Ana SayfaNIVÎSKARÊNTürk solunun Kürd / Kürdistan açmazı

Türk solunun Kürd / Kürdistan açmazı

Yasin Yetişgen / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Kürd / Kürdistan meselesinde işi sadece demokrasi meselesine indiren Türk sol parti ve hareketlerinde yer alan fazlasıyla Kürd / Kürdistanlı gençler var. Kürd / Kürdistan meselesinde ufku geniş olan Türk sol hareketleri tabii ki var, onları bu konunun dışında tutmak gerekir. Kürdistan’da komünist hareketi güçlendirme yerine sadece “sosyalist” olmaları nedeniyle Türk sol hareketlerini tercih etmek neyin sonucudur. Kürdistan’da sosyalist / komünist seçeneği güçlendirme olanağı varken, evet, Kürd ve Kürdistanlı gençlerin bir kısmı neden (TİP, Sol Parti, TKP, EMEP… gibi) Türk sol hareketlerini tercih ediyorlar? Tabii ki bu noktada kendisini sorgulaması gerekenin gençlerden çok Kürdistanlı komünistler, sosyalistler olduğu da diğer bir gerçektir.

Kürd / Kürdistanlı gençlerin kimi siyasi eğilimlerine dönük verilere ulaşabiliyoruz ama Türk sosyalist hareketleri içerisindeki varlığına ilişkin pek fazla veri yok. Bunu daha çok çevremizden, özellikle sosyal medyadan görebiliyoruz.

Türk solunun Kürd / Kürdistan meselesine bakışı?

Türk sol hareketleri Kürd ve Kürdistan meselesini, genel anlamda bir demokrasi sorunu olarak görmekteler. Yani meseleyi sadece anadilde eğitim, yerel yönetimler ve eşit yurttaşlık meselesi olarak görmekteler. Başta TİP, TKP, EMEP ve Sol Parti olmak üzere parti programları uzun uzun tahlillerle, tespitlerle doluyken Kürd ve Kürdistan sorununda ise ya hiçbir şey yok ya da bir kaç paragraftan oluşan görüşleri bulunmaktadır.

Son seçimlerde çok tartışılan Türkiye İşçi Partisi (TİP) programında yarım sayfalık “Kürd sorununda kardeşlik ve birlikte yaşam” başlığı altında partinin soruna bakışı ele alınmaktadır. TİP yoksul Kürd emekçisini Kürdistan işçi sınıfı olarak değil de Türkiye işçi sınıfının önemli bir bölmesi olarak görüyor. Kürd / Kürdistan sorununu ise “Kürd halkının eşit yurttaşlık mücadelesini destekler, anadilde eğitim ve anadilde yaşam hakkını benimser” diyerek meseleyi sadece demokrasi sorunu olarak görüyor.

Devamla, can alıcı nokta ise şurada “TİP, Kürd halkının kendi geleceğini ve kaderini belirleme hakkını kabul eder. Bununla birlikte, bu hakkın kullanımına dair tutumunu işçi sınıfı mücadelesinin çıkarları doğrultusunda oluşturur. Kürd halkının haklı taleplerinin savunulması ve desteklenmesi, Kürd siyasal hareketinin yönelim ve tercihlerinden bağımsız bir ilkedir.” Bu paragrafta ciddi bir çelişki bulunmaktadır. Paragrafta önce “TİP, Kürd halkının kendi geleceğini ve kaderini belirleme hakkını kabul eder.” diyor sonra “Bununla birlikte, bu hakkın kullanımına dair tutumunu işçi sınıfı mücadelesinin çıkarları doğrultusunda oluşturur.” denilen programda eğer ulusal mücadele işçi sınıfının çıkarlarını gözetmiyorsa TİP’in desteklemeyeceğini anlıyoruz. Daha sonra ise “Kürd halkının haklı taleplerinin savunulması ve desteklenmesi, Kürd siyasal hareketinin yönelim ve tercihlerinden bağımsız bir ilkedir” denilen programda TİP’in kafasının karışık olduğu anlaşılıyor. Halbuki Marksist/Leninist ilkeler çok nettir. Ulusal mücadelenin sınıf karakteri ne olursa olsun komünistler ezilen ulusun kendi kaderini tayin hakkını her koşulda destekler ve yanında yer alır. Bu ilkeyi görmezden gelen TİP veya başka bir ezen ulus komünisti Marksist/Leninist olabilir mi? Olamaz.

EMEP, Sol Parti ve TKP ise bu konuda daha sorunlu, sayfalarımız yeterli olmadığı için TİP üzerinden söylemek istediğimiz öz olarak yeterlidir.

Marksist / Leninist temel ilkeleri dahi ilke edinemeyen Türk sol örgütleri nasıl sosyalist / Komünist olabilirler. Biz komünistiz demekle de olunmuyor. Tıpkı Arap Baas partilerinin sosyalist olamadığı gibi veya şu an adında sosyalist, komünist kelimeleri bulunan Avrupa partilerinin sosyalist, komünist olamadığı gibi.

23 Nisan’da Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlarken bir gün sonra 24 Nisan Ermeni Soykırımını anıyorlar. Bunda ne var diyeceksiniz ama o kadar çok önemli mevzular var ki… Cumhuriyeti kuran kadroların Ermeni Soykırımına imza atan İttihat Terakki’nin üyeleriyken siz gerçek bir sosyalistseniz 23 Nisan’ı kutlayamazsınız. Sizin 23 Nisan’daki ulusal egemenliğiniz Anadolu ve Kürdistan coğrafyasındaki halkların ulusal esareti anlamına gelmektedir, anlamın da ötesinde bu bir gerçektir. “Kurtuluş Savaşı” hikayesinin var olmayan Türk uluslaşması için yaratıldığını çok iyi biliyorsunuz ama bunu teşhir etmek işinize gelmiyor, çünkü Kemalistlerle olan iç içeliğiniz size az da olsa taban sağlıyor. Tıpkı seçimlerde baraj sorununu halledebilmek için HDP’nin elini bırakamadığınız gibi. Bir taraftan baraj engelini aşmak için sıkıca ittifaka sarılıyorsunuz diğer taraftan ise (TİP milletvekillerinin demeçlerinde bunlar açıkça görüldü) seçimlere ortak liste ile girilirse Yeşil Sol’a oy vermeyecek bir tabandan söz etti Erkan Baş. “Devrimci” “Sosyalist” bir parti tabanına Kürdü, Kürdistan’ı nasıl anlatamaz ki? O zaman nerede kaldı sizin devrimciliğiniz, sosyalistliğiniz?

Türk Solu’nun Kürd / Kürdistan meselesine bakışındaki sakatlık şu günlerde Hamas’ın İsrail’e dönük başlattığı harekatta da ortaya çıktı. Tesadüfe bakın ki Türk devletinin Rojava’ya başlattığı hava harekatı ve bu harekatla sivil yaşam alanlarını vurması da Hamas İsrail savaşının hemen öncesine denk geldi. Türk solu Hamas’a selam çakarken Rojava ve Başur’a dönük Türk devletinin saldırılarını görmezden geldi. Filistin için bağımsız özgür bir Filistin devleti istediler ama Kürdlere yapılan saldırılar için çoğunluğu Türk devletine ses dahi çıkarmadı sadece bazı Türk sol partileri kardeş olduğumuzu dile getirdi. Tamam mazlum Filistin halkının devletinin olmasını istemeniz iyi, güzel peki, Kürdlerin devletleşmesine karşıtlığınız neden? Kürdlerin kendi kaderini belirlemesine neden karşısınız? Kürd halkının ulusal önderi Şeyh Said’i “gerici, yobaz, İngiliz işbirlikçisi” diyerek aşağılıyorsunuz diğer taraftan Hamas’ı kahraman olarak görüp selamlıyorsunuz. Ama biz de siz de biliyorsunuz ki Hamas’ın kuracağı devletin IŞİD’in kuracağı devletten hiçbir farkı olmayacak.

Türk Solu’nun Kürd / Kürdistan meselesine bakışını açıklamak için dergi sayfalarını bir kenara bırakalım kitaplar yetmez. Bu nedenle çok fazla ayrıntıya girmeden konun köklerine girmenin yerinde olduğunu düşünüyorum.

Türk devleti ile Türk solunun ortak zemini Kemalizm!

Türkiye’de en sağdan en sola (az sayıda sosyalist parti ve oluşum hariç) tüm parti ve hareketlerin ortak zemini Kemalist olmalarıdır. Tam da bu nedenle Türk sol hareketlerinin Kürd / Kürdistan meselesinde eli ayağı bağlanıyor. Çünkü Kemalizm’in ana felsefesi devletin kurucu unsurunun Türk etnik yapısı olmasıdır. Türklerin dışındaki halkları da vatandaşlık bağı nedeniyle Türk olarak kabul ederler, Türk olmaya zorlarlar. Böyle olmamış olsaydı Türk devletinde diğer halkların dilleri de resmi dil statüsünde görülür veya hiç yoktansa bilinmeyen dil statüsüne sokmazlardı. Yine eğitim dili de sadece Türkçe olmazdı. Sadece dil mi siyasi ve idari yönetimde de tekçilik anlayışı olmaz, yerel ve bölgesel yönetimlerde Türk etnik unsurunun dışındaki halklar da belirleyici olabilirdi. Kemalizm Osmanlı’dan kalan son toprak parçası üzerinde önce devleti kurdu sonra Türk milliyetçiliğini yerleştirdi. Bunun kanıtı da 1921 ve 1924 anayasaları. Yani birkaç yıllık bir sürede önce devleti kurdular, uluslararası garantileri ve kısmen iç asayişi sağladıktan sonra yani 1924 Anayasası ile Türk milliyetçiliğini kurumsallaştırmaya başladılar. Başladılar diyorum, çünkü Osmanlı’da ve son dönemlerinde Türk milliyetçiliği olsa da kurumsallaşamamıştı. Osmanlı’nın çok etnisite olması nedeniyle Türk milliyetçiliği zayıf kalmıştır. İttihat Terakki bunu geliştirmeye çalışsa da etnik yapının çeşitliliği buna engeldi. Türk milliyetçiliği olgusu İttihat Terakki ile başlamış, Kemalizm ile kurumsallaşmıştır. Bu yapılırken de başta Ermeni, Rum ve Kürtlere dönük etnik ve kültürel soykırım başlatıldı. Yani Kemalizm’in varlığı Ermenilerin, Rumların, Kürtlerin ve diğerlerinin inkarıdır.

Türk solu ise Cumhuriyetin kuruluşunu devrim olarak tanımlamakta, hatta tamamlanmamış eksik bir devrim olarak tanımlamaktadır. Bunu TİP’in Genel Başkanı Erkan Baş şöyle ifade ediyor: ““Bana soruyorlar, “Sen devrim olacağına inanıyor musun?” diye. Türkiye’de 1923 yılında bir devrim oldu zaten! Saray’ı devirdik, padişahı kulağından tutup gönderdik, Cumhuriyeti kurduk. Cumhuriyetin 2. yüzyılında hatalarımızı aşarak yeni bir cumhuriyeti var edebiliriz.”” Diğer Türk sol parti ve hareketleri de çok farklı değerlendirmiyor.

Tabii ki işin aslının bir devrimle yakından uzaktan ilgisi yok. Öncelikle devrimlerde bir sınıf başka bir sınıfa yerini bırakır. Oysa devrim dedikleri Cumhuriyeti kuran kadrolar yine İttihat Terakki kadrolarıydı. Yani devrimden ziyade bir dönüşüm tabiri daha uygundur. Diğer taraftan,  1. Dünya Savaşı’nda yedi düvele karşı savaşmış ve kazanmış İngilizler, henüz devletleşmemiş, silahları olmayan Türklerden kaçtı, yenildi demek sadece uyduruk destanlarla yeni bir ulus devlet yaratma çabasıdır. İngilizler o günlerde bu coğrafyada bir devlete ihtiyaç duyuyordu. O zamanlar buna en hazır olan Mustafa Kemal’di ve o da fırsatı kaçırmadı. Türk milliyetçiliğinin zayıflığını bir örnekle şöyle açıklayayım. AKP 2002’de iktidara geldi, yalandan da olsa hak ve özgürlükler dedi, barış, çözüm süreci dedi ve iktidarını güçlendirdi. Yani bildiğimiz Türk milliyetçiliği bu sürece kitlesel bir tepki göstermedi, hatta destekledi. Aynı kitle 2015 sonrası AKP’nin Türk milliyetçiliği söylemlerine de tav oldu. Aynı AKP yine bu kitleden (ekonomik nedenlerle oy vermeyenler hariç) yine oyunu aldı, alıyor. Buradan şu sonuca varabiliriz: Türk milliyetçiliği devlet nezdinde kurumsallaşmıştır ama Türk halkı nezdinde hala zayıftır. Türk toplumunun buradaki refleksleri tipik Ortadoğu halklarının refleksidir. Yani iktidar veya devlet ne derse o!

Lafı fazla uzatmadan Türk Solu Kemalizm ile bağını koparmadan sosyalist olamaz. Olduklarını söyleseler de olamazlar. Çünkü Kemalizm sosyalist ideolojinin ruhuna terstir.

KKP ile Kürdistan’ın güçlü sosyalist / komünist hareketini yaratalım

Reel sosyalizmin yıkılması sonrası tüm dünyada olduğu gibi Kürdistan’da da sosyalist / komünist harekette gerileme oldu. Oluşan iklimden olumsuz etkilenen onlarca sosyalist Kürd örgütü ya yok oldu ya da sosyalist ideolojiden uzaklaşıp ulusal, liberal demokratik parti ve oluşumlara dönüştüler. Bu dönüşüm halkta da bariz bir şekilde görüldü görülmeye de devam ediyor.

Son 20 yıldır da şöyle bir algı geliştirdiler. “Kürdistan’la sosyalizm ne alaka? Kürdistan’da işçi sınıfı mı var? Sosyalizm biz Kürdlere göre değil?, sosyalizm Türklerin işi?..” vb oluşturulan algılar Kürd halkı ve özellikle Kürd gençleri üzerinde etkili oldu/oluyor. Bu algıyı yaratan odakların bir kısmı Kürd milliyetçileri bir kısmı da Türk sol hareketleridir. Türk sol partileri bu coğrafyada sosyalizmi kendi varoluşlarıyla beraber başlattıkları için Kürd sosyalist hareketi tarihini pek bilmezler, aslında bilirler de işlerine gelmez.

Kuzey Kürdistan’da 65 – 85 yılları arası kurulan örgütlerin neredeyse tamamı Marksist-Leninist ve devrimci partilerdi. Kürdistan Komünist Partisi dışındaki tüm partiler reel sosyalizmin yıkılması sonrası hızla sosyalist fikriyattan uzaklaştılar. KKP ise bir taraftan 1986 operasyonunun etkilerini üzerinden atmaya çalışırken diğer taraftan ise ideolojik yenilenme ve duruşuyla Kürd sosyalist hareketinin bağrına giren liberalizm hastalığıyla mücadele etti. Lakin bu sorunlar tek başına KKP’nin altından kalkacağı sorunlar değildi. Bu nedenlerle KKP’nin tek başına Kürdistan sosyalist, komünist hareketini temsil etmediğini KKP’nin kendisi de farkında. Ama şu an, temsil etmek için tek adaydır. İşte bu yüzden halkımıza özellikle Kürd sosyalist gençlerine çağrımız var: Kürdistan’da sosyalist / komünist parti yoktur diye düşünmeyin. Gelin KKP ile birlikte Kürdistan’ın güçlü sosyalist / komünist hareketini yaratalım. KKP Marksist/Leninist ilkelerin kılavuzluğunda değişim ve dönüşüme açık bir partidir.

Başta Kürd gençleri olmak üzere tüm gençlerin Türk solunun Kemalizm ile olan bağlarını; Türk solunun Filistin halkı için istediklerini Kürd halkı için neden istemediklerini; Türk solunun “Yaşasın Bağımsız Türkiye” sloganı atarken “Yaşasın Bağımsız Kürdistan” sloganına neden saldırdığını sorgulamaya çağırıyoruz.

Özellikle TİP içinde yer alan Kürd gençleri şunu açıkça sorgulamalıdır: HDP ile ortak listede seçime girersek bunu tabanımıza anlatamıyoruz ve bize oy vermiyorlar diyen bir TİP, bir Erkan Baş var. Anlayışa bakar mısınız hem Kürdün kanıyla yarattığı değerden faydalanmak istiyorsunuz hem de bu değerden rahatsızsınız. Şimdi bu TİP sosyalist, devrimci oluyor biz Kürdler ise sosyalist / komünist olamıyoruz.

Tüm Kürdistanlı gençleri Kürdistan’ın tek komünist partisi olan KKP’ye çağırıyoruz. Gelin, özgür sosyalist Kürdistan mücadelesinde ortaklaşalım.

Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 14 / Kasım 2023 (PDF)

Tüm sayıların PDF’leri için buraya tıklayın

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights