Ana SayfaGIŞTÎHER YERDE BAŞKALDIRI, DİRENİŞ, İSYAN!

HER YERDE BAŞKALDIRI, DİRENİŞ, İSYAN!

“Gözlerimiz umut dolu, yakışmaz bize kaygı” diye haykırıyor Baldur’daki grevci işçinin eşi. Grevcilere olan desteğini yürekten gelen dizelerle selamlıyor.

Mustafa Korkmaz / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Yurtsever Sosyalist İşçi – 14

“Baş eğmeyeceğiz, aşağı bakmayacağız, itaat etmeyeceğiz” diye isyan ediyor, direniyor Boğaziçi öğrencileri.

“-Sanki suçlu bizmişiz gibi, sanki hırsızlığı namussuzluğu arsızlığı biz işlemişiz gibi, biz yapmışız gibi hesabı bizden sormaya çalışıyorlar.

-Yani hesabı sorması gerekenler, gidip hesap sormayanlar, soramayanlar bizden hesap sormaya çalışıyorlar.

-Oysa bizim haklılığımızı herkes biliyor.

-Bir işverene, bir tek adama gücü yetmeyen devlet, şimdi gücünü bizde sınıyor.

-Biz bir kere daha bağırıyoruz buradan.

-Devletin gücünü bizde sınamayın.

-Yerin yedi kat altında alın teriyle, yaşamını devam ettirmek durumunda kalıp, kör edilenlerin, sakat bırakılanların, ciğerleri çürütülenlerden, hesap sormasın devlet.

-Devlet bunları yapanlardan hesap sorsun gücü yetiyorsa!

-Bir tane kıçıkırık patrondan hesap sormayı beceremeyen devlet, gücünü bizde sınayacak öylemi?

– Öylemi Alay komutanı!

-Buradayız biz.

-Yıllarca arkadaşlarımızın bedenlerinden parçalar kopartıldı o madende parçalar!

-Şimdi bize güç göstereceksiniz ha!

-Ve biz bu güçten korkacağız öylemi?

– Vallahi de korkmuyoruz, billahi de korkmuyoruz sizden.”

Soma’lı madencilerin haykırışıydı yukarıdaki satırlar.

ADIYAMAN’DAKİ MÜLTECİLER İLE İLGİLİ BİRKAÇ GÖZLEM

Kentteki mahallelere haftanın değişik günlerinde kurulan semt pazarlarının bitimine yakın saatlerde birden bire bitiveren insan grupları gün boyu yerlere atılan, çürüğe ayrılan meyve ve sebzeler kısa süre içinde toplanıp poşetlere dolduruluyor. Bir nevi belediye temizlik birimlerinin işini hafifletiyorlar. Kimisi göçmen-mülteci, kimisi buranın yoksulları. Koca koca adamların bir kısmı ise, gururlarından utançlarından sebze meyve toplayan eş ve çocuklarını uzaktan takip ederek onlara göz kulak olup bir nevi güvenliklerini sağlıyorlar. Yaşadıkları güne lanet okuyarak. Kendini varlıklı sayan pazar sakinleri, tezgah sahipleri, küçümseyen aşağılayan davranışlarla, acıyan gözlerle izliyorlar olanı biteni. Bir de şu akıl vermeye çalışmaları yok mu beni çileden çıkarıp insanlığımdan utandırıyor. “Yok efendim ülkelerini terk etmeyip savaşsalarmış, aslında bunların hepsini hak ediyorlarmış, Allah bunları cezalandırıyormuş.” Göz ile söz ile tacizin haddi hesabı yok. Türkçeyi öğrenmişler ama duymamazlıktan geliyorlar söylenenleri. Utanarak ezilerek insanlardan gözlerini kaçırarak topluyorlar yerlere atılanları. Yüksek sesle konuşanı, güleni, kahkaha atanı nadiren görmek mümkün.

Süper market işletmecileri daha da uyanık. Tarihi geçen ürünleri, çürüyen meyve ve sebzeleri ayırıp daha ucuza satıyorlar akşamları mültecilere. Birde iyilik yaptıklarını zannedip cennet hayali kuruyorlar öbür tarafta utanmazca. Böbürlenerek anlatıyorlar etrafındakilere yaptıklarını. Hiç unutamıyorum mülteci bir kadının, marketin çürük sebze ve meyvelerinin atıldığı açık alandan aldığı bir bölümü çürük, yuvarlak ve büyük sadece bir adet kemer patlıcanının fiyatını sorup aldığını.

Kent merkezindeki bir somun fırını cadde üzerine bir dolap yerleştirmiş, üzerine de yazmış bayat ekmek konulur diye. Her zaman altı yedi kişi, bazen on kişi sırada bekliyor. Her yaştan insanı görmek mümkün. Kimi çocuk, kimi yaşlı, kimi genç, kimi kadın, bekliyorlar birisinin ekmek bırakmasını ya da fırından bir kaç ekmek alıp vermesini. Ekmek için sıra bekleyenlerin çoğu kendi ülkemizin vatandaşı.

Kağıt, metal, plastik toplayıcıları olarak kendi aralarında iş bölümü yapmışlar, mahalleleri paylaşmışlar. Çoğunlukla elektrikli arabalarıyla ve belirli aralıklarla çöp konteynırlarını kontrol edip işlerine yarayan satabilecekleri atıkları topluyorlar. Genellikle iki kişi oluyor bu çöp toplayıcıları. Biri çocuk biri yetişkin. Caddede yürürken çöp konteynırından özellikle bir çocuğun aniden çıkıvermesi ve şaşırmamak işten bile değil. Bunun nedeni çocukların çöp konteynırlarına daha rahat girip çıkmaları. Her yerde ve her koşulda çocuk emeği ve sömürüsü kendini hissettiriyor ve görmek mümkün ne yazık ki.

Şehrin en zor, en ağır ve inşaat işlerinde göçmenleri her zaman görmek mümkün. Ve bunlar şanslı olanları. Yaşam koşullarını, çalışma şartlarını, iş güvenliğini, sosyal güvencelerini takip etmek veya sormak çok zor. Ben Suriyeliyim diyerek işin içinden çıkıyorlar ve konuşmuyorlar. Patronlar ise hem işi ucuza yaptırdığından, hem de mültecilere iş ve ekmek verdiği için çok mutlu ve huzurlu hissediyor kendisini ne hikmetse. Aldıklarını çaldıklarını ve sömürdüklerini hesaba katmadan düşünmeden sistemin kurallarına göre oyununu oynuyor.

Sokaklar mülteci çocuklarla dolu. Gelecekleri belirsiz. Her türlü istismara açık. Eğitim, sağlık ve gelecekteki yaşamları nasıl olacak? Kimsenin söylediği veya öngördüğü bir çözüm, bir çıkış yolu yok. Çocuk her yerde çocuk kuralı onlar için de geçerli, ancak bir sonrası için bir şeyler söylemek oldukça güç. Olası sonuçlarını kestirmek zor değil, hatta çok korkutucu.

Ezilen ulusların ve savaşların olduğu her yerde, dostun da düşmanın da hışmına uğrayan maalesef kadınlar. Mülteci kadınların yaşamlarını, neler ile karşı karşıya olduklarını anlamak veya kestirmek o kadar zor ki. İnsan sadece sokakta veya pazarda görebiliyor onları. Konuşmak, dertlerini acılarını dinlemek, sorunlarına çözüm üretmek mümkün mü? Kendilerine has gelenek kültür ve yasalarının içinde yok olup gidiyorlar. Kimseler farkında bile değil. Hepsi çocuk yaşta ve kucaklarında bir iki çocuk. Çocuk gelinler, çocuk anneler. Belki de büyük çoğunluğu ikinci eş. Ki zaten öyledir büyük bir olasılıkla.

Bir anlatabilsem onlara işgalcilerin, sömürgecilerin barış, demokrasi ve cennet vaatlerinin yalan, kendi egemenlerinin de işbirlikçi olduğunu. Bu hayatların büyük çoğunluğu kirli, bozuk düzenin devam etmesi için sistemin dişlileri arasında yok olup gidecekler. İnsanın değeri ne ki bu düzen için. 02.02.2021

Yurtsever Sosyalist İşçi – Tüm sayıların PDF’leri aşağıdadır

Sayı-1

Sayı-2

Sayı-3

Sayı-4

Sayı-5

Sayı-6

Sayı-7

Sayı-8

Sayı-9

Sayı-10

Sayı-11

Sayı-12

Sayı-13

Sayı-14

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights