Diyanet İşleri başkanlığının son süreçte hayatın her alanına müdahil olması ile ilgili yapılan konuşma sonucunda belediye başkanı tarafından susturulmak istendik. Ancak biz kürsüden sözümüzü söyledik.
rtimiz; açık, meşru alanlarda siyasal faaliyet yönünde adım atma ve bu yönde yoğun tartışmalar sonrasında kararlılıkla kurulmuşsa konferans sürecinde de kararlı bir adım atmak zorundadır.
İşçilerin vazgeçilmezi olan ihbar, kıdem tazminatları ile emeklilik haklarına yönelik son saldırıyla ilgili olarak deneyimli bir sendikacı olan Disk Sosyal-İş Sendikası eski genel Başkanı Sayın Metin Ebetürk’le YSİ adına bir röportaj yaptık.
“Nasıl bir toplumsal yapı istiyoruz” sorusu çocukluk dönemiyle başlar. Sahip olunan üretim ilişkilerine bağlı olarak çocukluk döneminde başlayan eğitim ve uygulamalar sonucunda istenen toplum yapısına varmak mümkündür.
19 Ocak 2007'de Hrant Dink’in Ogün Samast tarafından katledilmesinde Rakel Dink “Bir bebekten nasıl katil yarattınız?” diye haykırmaktaydı. Peşi sıra “Biz size güvendik de kaldık bu ülkede! Böyle mi olacaktı, söylesenize?” sorusuna bu güne kadar doğru dürüst cevap alamadı. Alamayacakta! Sadece Rakel ve Ermeni halkı değil, yeni bir ulus devlet yaratma yolunda katliam, asimilasyon, sindirme politikasında tereddüt göstermediği Kürtlere, Rumlara, Yahudilere yönelik uygulamalarda da buna benzer sorular, haykırışlar cevapsız kaldı, kalmaya da devam edecek.
Her yıl polisin engelleme çabalarına rağmen yine de yapılan 10 Ekim Gar Katliamı’nın anma yıldönümünde yine aynı şeyler yaşandı. 10 Ekim Gar Katliamı’nın 5. yıl dönümü anması alanın 500 metre uzağında ve gözaltılara rağmen gerçekleştirildi.
Sıradan bir otel işçisi olarak adımını attığı iş yaşamında; kendisinin de içinde bulunduğu zorluklar ve karşılaştığı sorunlar üzerinden işçi sınıfının sorunlarına karşı da giderek artan duyarlığı nedeniyle Metin Ebetürk kendini bir anda sendikal mücadele içerisinde bulur.
“Osmanlı da oyun çoktur” derler ya, doğrudur! Dahası, Osmanlı bakiyesi Türkiye bu ‘oyunları’ neredeyse devralmış gibi! Birbiriyle alakasızmış gibi bu ‘oyunlar’ın birbiriyle ilintisini kurmada, bu aynı oyunların değişik versiyonlarını yaratmada da pek de mahirler doğrusu!
Elbette ki ABD başta olmak üzere tüm emperyalist ülkelerin kendi çıkarları söz konusu olduğunda (ki öyledir) yeryüzünde var olan yer altı ve yer üstündeki bütün zenginlik kaynağını gasp etmek ve gözleri dönmüş halde bunları elde etmek için başvurmayacakları alavere yok değildir.