Ana SayfaÇAND HUNERDR. MIKAYEL RESDEN (1774-1844) VE DOKUZ DİLDEKİ TIP SÖZLÜĞÜ

DR. MIKAYEL RESDEN (1774-1844) VE DOKUZ DİLDEKİ TIP SÖZLÜĞÜ

Bir süredir Ermeni sözlük yazarları ile ilgileniyorum. Dilci değilim, amacım bu dilcileri hatırlamak.  Diziye Sevan  Nişanyan’ın sözlük çalışmalarını  dile getirerek hatırlattığı değerli sözlük yazarı Dr. Mikayel Resden’i, değerli Ermeni araştırmacı Kevork Pamukciyan’ın kaleminden biyografisine diline hiç dokunmadan okurlarla paylaşıyoruz.

S. Çetinoğlu

Dr. Mikayel Resden (1774-1844) ve Dokuz Dildeki Tıp Sözlüğü

Büyük bir zevkle takip ettiğimiz “Tarih ve Toplum” dergisinin 1984 Aralık sayısında dercedilen, Sayın Prof. Dr. Hüsrev Hatemi’nin “Fransızca-Türkçe İlk Sözlükler” başlıklı yazısında, ikinci sözlük olarak, Artin Hindoğlu’nun lügatinden bahsedilerek, Fransızca önsözünün tercümesi de takdim edilmişti. Burada müellif, hazırladığı eserinde, Tıp ve Botanik terimleri için, Resden’in sözlüğünden istifade ettiğini bildirmişti. Sayın yazar bu meyanda şunları kaydetmişti:

“Türkiye’de varlığından hiç bahsedilmeyen ‘Ermenice-Latince-İtalyanca-Fransızca-Rumca-Farsça-Türkçe’ Resden sözlüğünü arayarak incelememiz, dilimizin bir asır öncesi bakımından önemli olsa gerektir.”

Kendilerini ve dil bilgisi ile uğraşanları memnun bırakmak gayesiyle, hem Resden’in hayatını, hem de lugatını tanıtmayı arzu ettik.

Dr. Resden’in ailesi, aslen Divriği’nin Zimara kasabasındandır.[i]  Bu soydan bilinen en eski şahıs, Bedros Minasipoğlu veya Minasipyan adlı bir papazdır ki, 1781 ‘de Diratzu, yani Muganni Pogas olarak ismi geçmektedir.[ii] Önce Katolik mezhebine mensup olup, sonradan Apostolik (Gregoryen) mezhebini kabul etmiştir. Ünlü müzikolog Kayserili Kirkor Kabasakalyan’ın (1740-1808) mühim iki talebesinden biri olarak bilinmektedir. Bilahare, ruhani hayata atılarak, Galata’daki Surp Kirkor Lusavoriç Kilisesi’ne başpapaz tayin edilmiştir. Bugün mevcut olmayan Pangaltı Ermeni Mezarlığı’nda tesadüf edilen mezartaşının kitabesine göre, 1817′ de vefat etmiştir.

Minasipyan’ın iki oğlu olmuştur. Birincisi Serovpe, Rusya’ya gittikten sonra, soyadını Ermeniceleştirerek Badganyan’a veya Patkanyan’a çevirmiştir. 1769’da İstanbul’da doğup, 1836’da Astrakan’da ölmüştür. Şehrimizde iken, ünlü musikişinas Masgalacı Artin’den musiki dersleri almıştır. 1783 ‘den itibaren Venedik’teki Mıkhitharist rahiplerinin manastırında, 1788’den itibaren de Trieste’deki Aziz Mardinos adlı mektepte tahsilde bulunmuştur. Burada musiki bilgisini de ikmal etmiştir. Flüt ve keman icra etmiştir. Dr. Arto Mezburyan’a (1879-1957) göre 1789’da,[iii] “Ermeni Ansiklopedisi”ne göre de 1792’de[iv] İstanbul’a dönerek, Beyoğlu’nda, ağırlığı musiki olan bir mektep tesis etmiştir. Burada musikiden maada, Ermenice, İtalyanca ve Tarih dersleri de vermiştir. 1793’de iftiraya uğrayarak Tiflis’e kaçmış ve orada ilk Ermeni mektebini açmıştır. Serovpe Badganyan’ın üç oğlundan birincisi Papaz Kapriel Badganyan (1802-1889) da, pederi gibi ünlü bir kültür adamıdır ve birçok eserler bırakmıştır. Oğlu Rapayel Badganyan (1830-1892) veya müstear adiyle Kamarkatiba, şöhretli bir şairdir. Serovpe Badganyan’ın ikinci oğlu Bedros Badganyan da papaz olmuştur. Meşhur müsteşrik ve tarihçi Kerovpe Patkanyan veya Patkanov’un (1833-1889) babasıdır. Serovpe Badganyan’ın üçüncü oğlu Mikayel Badganyan (1814-1895) ise tanınmış bir piyes müellifi, sahne sanatkarı ve mütercimdir.

Papaz Bedros Minasipyan’ın ikinci oğlu Dr. Mikayel Resden’dir. Kanatimizce Resden soyadının aslı Rasdyan’dır. Zira, onsekizinci yüzyılın ilk yarısından itibaren Kumkapı’ da yaşamış, işbu soyadını taşıyan ve Katolik mezhebine mensup bir aile mevcuttur. Hatta, ünlü İstanbul Patriği Hovannes Başpiskopos Golod (1678-1741), kendisini makamından indirmek gayesiyle, 1737’de düzenlenen bir komplo esnasında, zengin Ermeni ailelerinden Rasdyanlar’ın evine sığınmıştır.[v]

Pederinin ismi ile Der-Bedrosyan soyadını da taşıyan Dr. Mikayel Resden, Dr. A. Mezburyan’agöre 1774′ te,[vi]  “Ermeni Ansiklopedisi”ne göre de[vii] 1775’te İstanbul’da doğmuştur. İlk tahsilini ünlü müderris Takvor Aslanyan’dan (1746-1836) almıştır. Bu şahıs 1782’de, Beyoğlu’nda veya Galata’da bir mektep açmıştır. Zira eski Ermeni kaynaklarında, Beyoğlu ismi daha fazla Galata için kullanılmıştır. Aynı zamanda, Galata’da mukim bir Ermeni Mıkhitharist rahibinden de muhtemelen İtalyanca öğrenmiştir. Bu sıralarda pederi iki oğlunu, Mıkhitharist rahiplerinin mektebinde eğtim görmek üzere, Venedik’e göndermiştir. Serovpe İstanbul’a dönmüşse de, Mikayel orada kalarak bir İtalyan tacirin himayesinde, Piza şehri Üniversitesi’nin Tıp Fakültesi’ ne kabul olunmuştur. Dr. Mezburyan 1797-1799 yılları arasında, “Ermeni Ansiklopedisi” ise, 1799′ da mezun olduğunu kaydetmektedir. Bu sıralarda Dr. Mikayel, Minasipyan yerine Resden soyadını kullanmaya başlamıştır. Müteakiben İtalya’nın muhtelif şehirlerinde mesleğini i fa etmiştir. Bu meyanda, Trieste’de dahi bulunmuştur. Aynı zamanda araştırmalarla ve eserler hazırlamakla da meşgul olmuştur.

1818’de Mısır’a yerleşmiştir. Burada, Hıdiv Mehmed Ali Paşa’nın (1769-1849) tercümanı ve danışmanı Boğos Bey Yusufyan’ın (1768 veya 1775-1843) tavassudu ile, Hıdiv’in şahsi tabipliğine atanmıştır. Dr. Mezburyan’a göre 1830’da, “Ermeni Ansiklopedisi”ne göre de 1833’de Mısır’dan ayrılarak İstanbul’a avdet etmiştir. Kısa bir müddet sonra, Adapazarı’na ve İzmit’e gitmiştir. Bir sene sonra oradan Armaş Manastırı’na geçmiştir.

Buradaki ikameti hakkında  İstanbul Patriği, ünlü tarihçi ve ilahiyat bilgini Mağakya Başpiskopos Ormanyan (1841-1918), “Armaş Ruhhan Okulu Tarihi” adlı Ermenice eserinde şu bilgileri vermektedir:[viii]

“Armaş Manastırı’nın şöhretli misafirleri arasında, Dr. Mikayel Resden Der-Bedrosyantz-Badganyantz’ı zikretmek gerekir. O, çocukluğunda, Venedik’teki Mıkhitharist rahiplerin talebesi olmuş, sonra da, Piza’daki Üniversite’de tabiplik tahsilinde bulunmuştur. Bilahare, Mısır Hıdivi Mehmed Ali Paşa’nın Sarayı’nın tabibi olmuştur. Bir müddet hizmet ettikten sonra, şahsi bir sebeple Mısır’ dan ayrılmak mecburiyetinde kalmıştır. Müteakiben, şurada burada barınmaya çalıştıktan sonra, Adapazarı’na gelip, orada dahi mesleğini icra etmiştir. 1833’de, Mehmed Ali Paşa ile harp başladığı zaman, oğlu İbrahim Paşa başarı ile Anadolu’da ilerleyerek Bilecik’i zaptedip, Bursa’yı tehdit edince, Resden, Mısır ordusunun eline düşmemesi için Armaş’a (bugün Ermeşe, K.P.) sığındı. Manastırın başkan vekili rahip Agop Sinanyan, ona misafirperverlik ve her türlü kolaylık göstererek, Batı’da ve milli çevrelerde elde ettiği bilgilerden, mekteplerinin tedrisatında faydalanmaya gayret sarfetti. Bilhassa eğitim ıslahatları hususunda, Resden faydalı önerilerde bulundu. Başkan Vekili ve Mektep Müdürü bu telkinlerden istifade etmeye çalıştılar. Armaş’da İtalyanca lisanının öğretimi onun zamanında başladı. 12 Temmuz 1833’de Mehmed Ali Paşa ile akdedilen barış muahedesinden sonra, kendini tamamen emniyette hissedinceye kadar, bir müddet daha Manastır’da kaldı ve 1834’de İstanbul’a döndü. Manastırda hatıra olarak, bir miktar tıbbi kitaplarını ve bir miktar da mobilya bıraktı. Bunlar arasında, açılıp kapanan yuvarlak bir masa, 12 sandalye ve bir o kadar da bakır tabak, keza madeni çatal, kaşık ve bıçaklar zikredilebilir. Bu sonuncular o zaman için yenilik sayılmaktaydı. Bunlardan bazıları hala mevcuttur. Yuvarlak masa ise, hatırası için büyük salona yerleştirilmiştir.”

Dr. Resden, 1834 yılı Temmuz ayında Armaş’dan istanbul’a dönüp, Patrikhane’ye müracaat ederek, Ermeni Apostolik mezhebini kabul etmiştir. Az sonra, tekrar Anadolu’ya gitmişse de, çok kalmayarak nihai olarak İstanbul’a yerleşmiştir. On yıl kadar daha yaşayıp, 1844 yılı Ağustos ayında Kumkapı Yalnız Bakkal semtinde vefat ederek, Pangaltı Ermeni Mezarlığı’nda, muhtemelen babasının yanına defnedilmiştir.

Dr. Mikayel Resden iki defa evlenmiştir, zira ilk zevcesi erken ölmüştür. İlk izdivacından olan kızı, ünlü kasacı Bedros Ağa ile evlenmiştir. 1834’de tekrar evlenerek dört evladı dünyaya gelmiştir. Ancak adları bilinmemektedir.

Dr. Resden, tıp eserleri müellifi olarak, geçen asrın en ünlü Ermeni tabibidir. Neşrettiği kitaplara gelince, bunlardan birincisi “Pıjişgaganutyun” (Tabiplik) adını taşımaktadır ve iki ciltten ibarettir. Birincisi, 1822’de Venedik’te, Mıkhitharistlerin matbaasında kendi masrafı ile neşredilmiştir ve 20+400 sayfadır (dizgi: 7.5 x 14 cm). Muhteviyatında, o tarihlerde bilinen bütün hastalıkların tasviri, sebepleri, tedavisi, sıtmaların tasnifi, dahili uzuvların patholojisi, muhtelif organların iltihapları ve bilhassa, cinsel ve kadın hastalıkları mufassal surette izah olunmuştur.

İkinci cildi ise, yine aynı yerde, aynı yıl, şahsi masrafı ile neşredilmiştir ve 542 sayfadır. Dokuz dilde bir Tıp ve Botanik Sözlüğü olup, bütün lisanlardaki kelimeler, Ermeni harfleri ile yazılmıştır. Her iki cilt, 1832’de aynı matbaada tekrar basılmıştır. Birinci cilt 10+382 sayfa (dizgi: 7.50x 14.50 cm), ikincisi ise 502 sayfadır. İkinci cilt elimizin altında bulunduğu için, onu layıkiyle tanıtmaya çalışacağız.

İsim sayfası her ne kadar noksansa da, eski sahibi müteveffa gazeteci, matbaacı ve araştırmacı Hovnan Palakaşyan ( 1860-1951) tarafından, karşı sayfada elle ilave olunmuştur. İkinci cilt olduğu için, kitabın önsözü de yoktur. Ancak, birinci sayfasının üst kısmında, “Pararan” (Sözlük) başlığı vardır ve altında da şu izahat verilmiştir:

“Muhtelif hastalıkların, ilaçların, nebatların, madenlerin, mayi cisimlerin, havada, karada ve suda yaşayan bazı hayvanların ve vücudun muhtelif yerlerinde bulunan uzuvların, Latince, İtalyanca, Fransızca, İngilizce, Yunanca, Arapça, Farsça, Türkçe ve Ermenice adları ile birlikte izahları.

” İsimler, Ermeni alfabesinin sırası ile dizilmiştir. “Ermeni Ansiklopedisi”ne göre, sayıları 2500 kadardır.

Örnek olarak bunlardan birincisini takdim ediyoruz.

“Appetitus canis”: Latince bir kelimedir ki İtalyanlar “appetito canino” veya “fame canina”, Yunanlılar “bulimia”, Türkler “eynihan” veya halk dilinde “it işdahı”, Araplar “ekial” veya “aba-il batn” veyahut “nefs-il kelp”, Acemler “rugus” veya “rüs” yahut “jiret” veyahut “şaklül”, bizde ise “şınkağtz” (kökü, köpek manasına gelen “şun”‘ ve açlık anlamına gelen “kağtz” kelimeleridir, K.P.) derler. Kişinin doymadan, devamlı olarak açlık hissettiği bir nevi hastalıktır.

458-459 sayfalarda bulunan son isim de şudur:

“Forficula” veya “auricularia” yahut “mordella” veyahut “vellicula” (Latince); “forferia” (İtalyanca); “makas veya kulak böceği” (Türkçe); “ungnamud” (Ermenice), (“ungın” kulak, “mud” ise giriş demektir, K.P.). Bir çeşit böcekdir ki, karnı düz ve koyu kırmızı olup, altı bacağı vardır. Duvarların içinde ve ağaçların üzerinde yaşayıp, daima insanın kulağına girmeye çalışır. Bu sebeple “kulağa giren” denildi. Onu tutup, zeytinyağında bırakarak, kurtlar gibi pişirilince, sinir ve adale zaafiyetine müessir bir ilaç elde edilir. Keza, sağırlığa da faydalıdır, bilhassa tavşan idrarı ile karıştırıldığı zaman.

Bu kısmın sonunda, iki kıt’ alık Ermenice bir şiir vardır ki, tercümesi şudur:

“Hastalıkların isimleri ve onların ilaçları,

İşte senin için bir araya getirildi.

Ya hastalıklardan sakın,

Veyahut ilaçlara paranı akıt.

Tabiat veya meslek imkan verirse,

Her bir ağrının dermanı vardır.

Ancak ne tabiat, ne de tabip,

Hiçbir zaman ölümü sınırlayamadılar. ”

Kitabın ilk sayfasında her ne kadar sözlüğün dokuz lisanı kapsadığı kaydedilmişse de, umumiyetle Latince, İtalyanca, Türkçe ve Ermenice isimler kaydedilmiştir.

Müteakip 460-502 sayfalarda bir ilave bulunmaktadır. Baştaki izahata göre, ilaçların, nebatların, madenlerin, mayi maddelerin, hava, kara ve denizde yaşayan bazı hayvanların, keza bazı uzuvların ve hastalıkların, Farsça, Türkçe, Arapça adları ve Latince veya İtalyanca karşılıkları kaydedilmiştir. Her ne kadar baştaki isimlerin üç lisandan olduğu yazılı ise de, ekseriyeti Türkçedir. Numune olarak, ilk sayfadaki birinci sütundaki kelimeleri aşağıda sunuyoruz:

”Akarkarha: pipethrum; aktarçin: cortex vinteranus; akile: gangrena; akil-i nevsii: euphorbium; akci(ğ)er: pulmo; akciğer yarası veya çıbanı: vomica; akciğer mührükanı: peripneumonia; akçöpleme: veratrum; akbaba: vultur; akreb: scorpio; akraban: aurum; ayag: pié; ayag şişmesi: edema; ayag bileziği: poples; azak egiri: scorus verus; azm: osso; azuva: aloe; azzet: aurum; at: equus; ateş taşı: phosphorus.”

Dr. Resden’in basılı ikinci mühim eseri de “Gırtutyun Pıjışgagan Arvesdi” (Tabiplik Sanatı Eğitimi) adını taşıyor. Birinci cildi 1833’de Boğos Arabyan’ın (1742-1836) Ortaköy’deki matbaasında basılmıştır ve 414 sayfadır (dizgi: 7 + ı2 cm). Bu cilt sırf sıtmalara hasredilmiştir. Üçüncü ve dördüncü ciltleri birleşik olarak, 1838’de aynı matbaada basılmıştır. Sayfa adedi: 96 + 126 + 131′ dir. Beşinci ve altıncı ciltleri birleşik olarak 1839′ da yine aynı matbaada basılmıştır. Sayfa adedi: 184 + 159′ dur. İkinci cilt ise, iki kısım olarak 1841’de mezkür matbaada tabedilmiştir. Sayfa adedi: 210+ 131 +96’dır. Sonunda ilavesi de vardır.

“Ermeni Ansiklopedisi” işbu eserin muhteviyatı hakkında şu bilgileri vermektedir: “Dr. Resden, nazari, methodik ve genel patholoji mahiyetindeki sorunları aydınlatrnış, tabipliğin rolünü ve ehemrniyetini belirtmiş, pratisyen tabiplere telkinlerde bulunmuş, nabız ve hastaya ait sorunlar hakkında bilgiler vermiş, keza, zamanının ileri seviyede bulunan tabipliğinden ve kendi şahsi tecrübekarlığından istifade etmiştir.”

İş bu eserin müteakip cilderi neşredilmemiştir ve eskiden Armaş Manastırı  Kütüphanesi’nde bulunmakta idi. Dr. Hagop Topciyan (1876-1951) tarafından hazırlanan mezkür kitaplığın elyazmalarının kataloğunda, bunlar hakkında şu malümat verilmektedir:[ix]

No. 102a – Umumiyetle şişkin hastalıkları, sıskalığı, keza idrar hastalıklarını kapsamaktadır (tarih: 1841, cilt: ll, sayfa: 436).

No. 102b – Genel olarak deri hastalıklarından bahsedilmektedir (tarih: 1841, sayfa: 407).

No. 102c – Muhtelif hastalıklar. ve yaralar hakkındadır (tarih: 1841, cilt: 12).

No. 102d-e-f- İtalyanca kaynaklardan istifade edilerek hazırlanmış bir anatomidir (Üç cilt, 1784 sayfa). Üçüncü cildin sonunda, sırf İtalyanca isimleri kapsayan bir Tıp Sözlüğü de mevcuttur (sayfa: 1562-1784).

Dr. Mikayel Resden’in, Mısır’dan yazılmış ve hocası Venedik Mıkhitharist rahiplerinden Kapriel Avedikyan’a (1751-1827) muhatap, yüksek edebi lisanla yazılmış mektupları da mevcuttur ki, Venedik Mıkhitharistlerinin San Lazzara Adası’ndaki arşivinde bulunmaktadır.

Allah kısmet ederse, gelecek yazımızda, Ermeni harfli Türkçe elyazma sözlükleri tanıtacağız.

Kevork Pamukciyan

Kaynak:Tarih ve Toplum , sayı 17, Mayıs 1985

[i]  Simon Kapamacıyan (1863-1942), “Kamer pokrig camportı Averelkimeç” (Küçük Seyyah Kamer Şark’ta), İstanbul, 1911, s.153-154.

[ii]  Hrant Asadur (1862-1928), “Gosdantnubolso Hayerı yev irentz Badriarknerı” (Istanbul Ermenileri ve Patrikleri), Istanbul, 1901, s.l62

[iii]  “Hay yev dzakumov Hay Pıjişkner” (Ermeni ve Aslen Ermeni Tabipler), lstanbul, 1950, Birinci Kısım, s.29.

[iv] “Haykakan sovetakan Hanrakidaran” (Ermeni Sovyet Ansiklopedisi), Erivan, 1983, cilt IX, s.152b.

[v] Rahip Krikoris Kalemkaryan (1862-1917), “Gensakrutyun Sarkis Arkyebisgobosi Sarafyan – 1698-1773” (Sarkis Başpiskopos Sarrafyan’ın Biyografisi), Viyana, 1908, s.34-35.

[vi] Mezkür kaynak.

[vii] Cilt IX., s. 645b.

[viii] “Şoğagat” Yıllığı (Ermenice), Istanbul, 1971-1972, s.81.

[ix] “Tzutzak Tzerakratz Armaşi Vankin” (Armaş Manastırı Elyazmalar Kataloğu), Venedik, 1962, s.246.

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights