Ne yazıktır ki Türkiye’de ‘Dünya Anadili Günü’ deyince akla gelen tek dil Türkçedir! Anadili olarak başka herhangi bir dilden bahsetmek zinhar yasaktır, “bölücülüktür, vatan hainliğidir”…

Sanatın gücü müthiş bir şeydir. Tam da bunun için muktedirler sanattan korkar, kontrolleri altına alıp, sanatı sanat olmaktan çıkartarak, iktidar sofrasındaki mezeye dönüştürürler.

Özelleştirme tekelci kapitalistler lehine bir sermaye transferidir. Kamuya ait varlıkların özel sektöre devredilmesidir. Daha yalın bir deyişle, halka ait değerlerin sermayeye aktarılmasıdır.

Daha yüksek duvarlar örülen yerküre, yerinden yurdundan edilen “Modern Köleler”in, yani göçmenlerin acılı toplama kampına dönüş(türül)dü.

Kolay mı? Sürdürülemez kapitalist yıkımın yarattığı felaketin ortasındayız. Her şey gibi tarım da “payına” düşeni “alıyor”; perişan ediliyor!

İktidara, iktidarın “reis”lerine eleştiri, itiraz maliyeti yüksek bir tavırdır ve çoğunlukla da ne olacağı meçhuldür!

2 Kasım 2024’te “Dibistana Marksîst Lı Amedê/ Amed’de Marksist Okul’un Amed’de düzenlediği Marksizm Günleri (2024) II. Oturum’una sunulan tebliğ...

Bebek katili Yeni Doğan Çetesi’nden Narin ve Şeyma çocuklara, Rojin’den kadın cinayetlerine; açlığın ve yoksulluğun Türkiye’si, “içe dönük patlamalar” ile sarsılırken, yolsuzluklarla, sıradanlaşan şiddetle bir cehenneme dönüşüyor.

Karl Marx, “Her şeyi sorgulayın,” uyarısıyla ekler: “Kapitalizm zorunlu olarak sosyalizme yol açmaz; acımasızca barbarlığa da yol açabilir.”