Milli gelir dağılım verilerini bölgesel bazında değerlendiren ve ayrışmanın büyüklüğüne dikkati çeken ekonomi-politikçi Mustafa Durmuş, “refahın temel göstergesi kabul edilen tüketim harcamalarından ülkenin Doğu ve Güneydoğu’su payını yeterince alamıyor” dedi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2019 yılı İl Bazında Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) verilerine göre, 86 bin 798 TL ile ilk sırada yer alan İstanbul’u 81 bin 228 TL ile Kocaeli ve 71 bin 27 TL ile Ankara izledi. Kürt illeri ise son sıralarda yer aldı. Kişi başına düşen gelirin dağılımına göre 18 bin 708 TL ile Van, 17 bin 465 TL ile Urfa ve 16 bin 727 TL ile Ağrı son üç sırada yer aldı.
GELİRİN YÜZDE 54’Ü BEŞ İLDE
Ülkelerin ekonomik refahının en önemli göstergesi olarak kabul edilen GSYİH verileri, Türkiye genelinde milli gelirin ya da toplumsal refahın belli kentlere toplandığını gösterdi. Verilere göre, Türkiye’nin en büyük beş ili toplam gelirin yüzde 53,7’sini almış durumda. Yüzde 30,7 ile en yüksek payı alan İstanbul’u yüzde 9,2 ile Ankara ve yüzde 6,1 ile İzmir takip etti. İllere göre gelir payının son üç sırasında yer alan iller ise Dersim, Ardahan ve Bayburt.
‘EŞİT DAĞITILMIYOR
Gelir dağılımındaki eşitsizliği Mezopotamya Ajansına değerlendiren ekonomi-politikçi Prof. Dr. Mustafa Durmuş, öncelikle milli gelirin Türkiye çapında olduğu gibi illerin kendi içinde de eşit dağıtılmadığının netleştirilmesi gereken bir konu olduğunu söyledi. Durmuş, “Buna rağmen sanki eşit dağılıyormuş gibi sunuluyor ve dolayısıyla da bizi yanıltıyor. Bunun sonucunda böyle büyük boyuttaki gelir eşitsizlikleri gizlenmiş oluyor” dedi.
‘GELİRİ BEŞTE BİRİNDEN AZ’
Durmuş, geçen yıl Ağrı’da yaşayan bir yurttaşın gelirinin İstanbul’da yaşayan bir yurttaşın gelirinin beşte birinden az olduğuna dikkati çekti. Durmuş, “İstanbul’da yaşayan bir yurttaş, elde ettiği gelirin beşte birinden az bir geliri elde edebildi (yüzde 19). Buna uygun olarak hayatını sürdürmeye çalıştı. Bu noktada şöyle bir itiraz gelebilir: Sözü edilen Doğu ve Güney Doğu’daki bu illerde yaşam İstanbul’a göre daha ucuzdur (örneğin ev kiraları ve gıda gibi). Bundan emin olamayız. Buna rağmen yaşamın bu bölgelerde daha ucuz olduğunu kabul etsek dahi eşitsizlikler azalmıyor” dedi.
13 KAT DAHA FAZLA
TÜİK’in 4 Kasım 2015 tarihinde yayımladığı bir bültende, bölgelere ve illere göre tüketim harcamalarının dağılımını içeren araştırmayı paylaştı. Durmuş, “Buna göre, (2012-2014) yılları arasında yapılmış olan toplam hane halkı tüketim harcamalarının yaklaşık yüzde 25’i tek başına İstanbul’da, yüzde 14,6’sı Ege Bölgesi’nde, yüzde 12’si Akdeniz Bölgesi’nde. Buna karşılık sadece yüzde 1,9’u Erzurum, Ağrı, Kars ve Iğdır’ın aralarında bulunduğu Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinde gerçekleşti. Buna Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri de katıldığında bu oran ancak yüzde 10,7’ ye çıkabiliyor. Bu bölgelerde tüketim harcamalarının çok önemli bir kısmı kira ve gıda gibi kalemlere ayrıldığından eğitim, eğlence ve kültür gibi harcamalar için geriye para kalmıyor. Yani hem ekonomik büyümenin temel sürükleyicisi olduğu hem de refahın temel göstergesi olduğu kabul edilen tüketim harcamalarından ülkenin Doğu ve Güneydoğusu payını yeterince alamıyor” diye belirtti.
EĞİTİME AYRILAN PAY YÜZDE 1
Bölgede eğitime ayrılan paya ilişkin verileri de paylaşan Durmuş, “Örneğin, eğitim için Kuzeydoğu Anadolu’da ayrılan pay sadece binde 4. Tüm bölgedeki pay sadece yüzde 1,1. Eğlence ve kültüre ayrılan pay Kuzeydoğu Anadolu’da yüzde 1, 9. Tüm Bölge ortalaması ise sadece yüzde 2,3” dedi. Türkiye’deki ekonomik düzey farklılaşmasının batıdan doğuya doğru arttığını da ekleyen Durmuş, “Sadece kişi başı gelirde beş katı aşan farklılık değil, tüketimde de buna yakın oranda ortaya çıkan farklılık ülkenin batısından doğusuna ne kadar büyük bir ekonomik düzey farklılaşması ya da yoksulluk içinde olduğunu gösteriyor. Bunlara demokratik hak ve özgürlüklerin kullanımı konusundaki farklılıklar da dâhil edildiğinde ayrışmanın daha da büyük olduğu ortaya çıkıyor” diye konuştu.
‘BÖLGESEL KALKINMA FARKLILIĞI’
Durmuş, gelir düzeyi farklılığını “bölgesel kalkınma ve gelişme farklılıkları” ile açıklamanın mümkün olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi: “Bu noktada farklılıkları azaltmak için ‘bölgeye daha fazla yatırım yapmak’ gibi öneriler yeterli mi? Bölgesel kalkınma farklılığının bazı çevreler tarafından çok başvurulan bir açıklama ancak sadece bir sonuç. Bu sonuca yol açan daha derindeki temel ekonomik, politik ve sosyal nedenlerin neler oldukları ortaya konulmalı ve bunlara uygun çözümler önerilmeli.”
Mezopotamya Ajansı / Selman Güzelyüz
Yurtsever Sosyalist İşçi – Tüm sayıların PDF’leri aşağıdadır