Kamu emekçilerinin “hakkımızı, maaşımızı istiyoruz” eylemleri ikinci gününde!
Halepçe, Süleymaniye, Köysancak, Ranya, Dukan vb kentlerde gerek hükümete ait resmi binalar gerekse Goran, PDK, YNK, Kürdistan İslami Birlik (Yekgırtu) ve Kürdistan İslami Topluluk (Komel) binalarının ateşe verildiği; eylemlere güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu göstericilerden “5 ölü ve 80 yaralı olduğu belirtiliyor!
Sinan Çiftyürek / Yazarın diğer makaleleri için tıklayın
Kürdistan Hükümeti adına yapılan açıklamada; “gösterileri her vatandaşın demokratik hakkı olarak görüyor ve haklarının korunmasını destekliyoruz. Ancak hükümet bazı yerlerde özellikle Süleymaniye sınırında gerçekleşen gösterilerde kirli yollara başvurulmasını onaylamıyor. Kürdistan Bölgesi’nin içerisinde bulunduğu durumdan istifade edilerek düzenlenen gösterilerin, Kürdistan Bölgesi’nin elde ettiği siyasi statünün yıkılması için gerçekleştirilen planlara hizmet edeceğinin altını çizmek istiyor” deniyor.
Ne oluyor?
Öncelikle; eğer bazı kentlerde tüm partilerin binalarının ateşe verildiği haberleri doğruysa demek ki tüm partiler ile hükümete bir tepki var. Bu mesajı hükümet ve tüm partiler almalıdır. Eylemler esas olarak Süleymaniye ve Halepçe ilçelerinde yaşanmış olması yani PDK’nin etkin olduğu Duhok, Hewlêr bölgelerinde yaşanmaması bu işte “yabancı eller var” yaklaşımıyla emekçilerin üstüne gidilmemelidir. “Hakkımızı, maaşımızı istiyoruz” diyerek eylem yapan emekçiler haklı.
İkincisi; büyük fitne-fesat İran bu tür eylemlerle Kürdistan siyasetini/iktidarını güçten düşünülmesini elbette ister ve bunun için elinden ne gelirse de yapar. Burada da Kürdistan hükümeti “işin içinde yabancı parmağı var, Kürdistan Bölgesi’nin elde ettiği siyasi statünün yıkılması için gerçekleştirilen planlara hizmet edeceğini” söyleyeceğine yine başta maaşların ödenmesi olmak üzere var olan iç sorunların aşılmasına odaklanmalı. Amiyane tabirle sen iç sorunlarını çözmedikçe karıştıracak düşmanların her daim olur.
Üçüncüsü; polise her yerdeki polistir! Eylemcilere müdahale eden polisin plastik mermi kullanması kabul edilemez. Polisin yapacağı, parti ve kurumların muhtemel saldırılara karşı güvenliğini almaktan ibaret olmalıdır. Göstericilere müdahale etmek dahası silah kullanmak değil. Elbette Güney Kürdistan hükümeti, daha 16 Ekim darbesinin ağır sonuçları altındayken, kamu çalışanlarının eylemiyle yüzleşmeleri iç sorunları ağırlaştırıyor. Buna rağmen çağrımız, nedeni ne olursa olsun Kürdistan güvenlik güçleri sivil göstericilere silah kullanmamalıdır.
Dördüncüsü; “Eylemcileri kışkırttığı” gerekçesiyle Goran televizyon kanalı NRT’nin “bir haftalığına” da olsa kapatılması doğru değildir. İster yanlı ister yansız yayın yapmış olsun, somutta NRT var olan bir sorunu dile getiriyor. Hükümet NRT’yi kapatacağına çalışanların maaşlarını ödemenin çözüm yolunu bulmalıdır yoksa kapatılacak çok televizyon ile yüzleşir!
*Ee Olanlara bakıp ellerini ovuşturan Irak Başbakan’ı Abadi’nin açıklaması da dikkat çekicidir. “Kürdistan Bölgesi’ndeki memurların maaşlarını ödeyemeyeceklerini” söyleyen Abadi, “barışçıl protesto gösterilerine saygı duysunlar” diye de Kürdistan Hükümeti’ne çağrıda bulunur! İlginç, Irak başbakanından barışçıl gösterilere “saygı duyun” çağrısı var! IŞİD’in Şii versiyonu olan Haşdi Şabi gibi terör çetelerini Kürt halkının üstüne süren Abadi’ye bak! Akıl verene bak!
19.12.2017