Uzun bir aradan sonra 14. sayımızı çıkarmanın mutluluğu içerisindeyiz. 6 Şubat 2023 depremleri ve sonuçları bu gecikmede etkili oldu.
– 6 Şubat depremleri nedeniyle ölü sayısı resmi rakamlarla 60 bini geçti ama felaketin boyutu devletin resmi rakamlarından çok daha fazla. Diyarbakır’dan Cinderes’e, onlarca ili kapsayan geniş coğrafyada halkımızın, halklarımızın başı sağ olsun, büyük geçmiş olsun! Depremi engelleyecek bir güç veya teknoloji yok fakat depremlerin yıkıcı sonuçlarını en aza indirmek mümkün! Ama iktidar bu konuda hiçbir şey yapmadı. Felaketin sonuçlarından deprem değil iktidar sorumludur.
– 7 Ekim’de Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, roket atışları eşliğinde Gazze Şeridi’nden İsrail’e karşı “Aksa Tufanı” saldırılarını başlattı. IŞİD taktiğini aratmayan saldırıda yüzlerce İsrail vatandaşı öldürüldü yüzlercesi de rehin alındı. “Savaş durumu alarmı” ilan eden İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla abluka altındaki Gazze’ye hava saldırıları düzenledi. İsrail 7 Ekim’den bu yana havadan ve karadan tüm güçleriyle sivil gözetmeksizin Gazze’ye saldırıyor, ölü sayısı 10 bine yaklaştı. Bunların büyük çoğunluğu kadın ve çocuklar. Filistin halkının haklı özgürlük savaşını kendi savaşına dönüştüren Hamas’ın İsrailli sivillere dönük bu saldırısını kınıyoruz. Yine aynı şekilde İsrail’in de Hamas saldırısını bahane ederek Gazze’yi insansızlaştırma ve yok etme savaşına hayır diyoruz, kınıyoruz. İran’ın bölgedeki vurucu gücü haline gelen cihadist örgüt Hamas’ın bu saldırısı iç siyasette sıkışan İsrail Başbakanı Netanyahu’ya can simidi olmuştur. Deyim yerindeyse Netanyahu bir göz ararken Hamas verdi iki göz! Ne İsrail devleti ne de Hamas faydalandıkları bu savaşa son vermeyecektir. Bu savaş ancak, bir tarafta Filistin halkının özelde de Gazzelilerin Hamas’a karşı; diğer tarafta ise Yahudi halkının İsrail devletinin Siyonist politikalarına karşı açacağı sivil direnişle son bulabilir.
– İsrail’in Gazze’yi sivil gözetmeksizin hedef almasını ise AKP’sinden CHP’sine, sağcısından Türk solcularına varana kadar herkes kınadı, mitingler ve yürüyüşler yaptılar. Bu yapılanların hiçbirini samimi bulmuyoruz, tam bir riyakarlık olarak görüyoruz. İsrail-Hamas çatışmasının başladığı anlarda Türk devleti de Rojava ve Başur’da sivilleri, alt yapı gibi yaşam alanlarını hedef gözetmeksizin vuruyordu. Su şebekeleri, elektrik ve petrol santralleri, barajlar, hastaneler, camiler bombalandı. Başta çocuklar olmak üzere yüzlerce sivil katledildi, iç güvenlikten sorumlu 29 görevli katledildi. İsrail saldırılarını kınayan iktidar ve muhalefet ise Rojava ve Başur’a dönük yapılan bu saldırılara ses çıkarmadılar aksine tezkereye oy verdiler. Başta Türk halkını olmak üzere tüm dünya halklarını Kürtlerin kazanımlarına karşı yapılan bu saldırılara karşı durmaya çağırıyoruz.
– Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıl kutlamalarına da kısaca değinmekte fayda var. Tek ulusa dayalı Türk Devletinin kuruluşu başta Kürtler olmak üzere Anadolu ve Mezopotamya’da yaşayan diğer halkların inkarı ve yokluğu üzerine kurulmuştur. Bu anlamda devletine sahip çıkan Kemalist ve Türk İslamcılarını bir nebze anlıyoruz ama kutlamalara katılan Türkiye “sosyalist” hareketini anlamakta zorlanıyoruz çünkü Cumhuriyet’e sahip çıkmak diğer halkların inkarını, yok oluşunu desteklemek anlamına gelmektedir.
– Dergimizin bu sayısında yine birbirinden değerli onun üzerinde makale bulunmaktadır. Muhalefeti, iktidarı ve Türk solu Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını ihtişamla kutlarken biz de dergimizde Kürt halkı ve halkların inkarının belgesi olan Lozan Antlaşmasının 100. yılında Lozan’ı dosya konusu yaparak 100 yıllık adaletsizliği gündeme getirmeye çalıştık. Lozan Antlaşmasının 100. yılında enine boyuna Kürtler ve Kürdistan’nı konu edinen dosyada birbirinden değerli 4 makaleyi ve Kürdistani partilerin Diyarbakır’da düzenlediği “Lozan Antlaşmasının 100. yılında Kürtler ve Kürdistan Konferansı”nın sonuçlarını sayfalarımıza taşıdık.
Yeni bir sayıda buluşmak dileğiyle…
Kasım 2023