Ana SayfaÇAND HUNERMEZAR TAŞLARI KANIYOR, KABUK TUTAN YARALARIN YANKISINDA

MEZAR TAŞLARI KANIYOR, KABUK TUTAN YARALARIN YANKISINDA

Mezar taşları kanıyor, zamanın saatlerinde büyüyen yaralar dolu hayat ırmağının akışında. Biriken acıların dilsiz sesi oluyor kırılan mezarın toprağından koparılmış çiçeklerin renkleri ve kokuları..

Rûmet Onur Kaya / Yazarın diğer makaleleri için tıklayın

Rüzgar savruluyor, yeli esiyor ve susuyor hayatın sokakları. Tüm dillerde var olan sözcükler yetersiz kalıyor yangının karanlığını anlatmaya. Yıldızlar düşüyor ve geceler gittikçe büyüyor. Korkunun dili geziniyor, bilinen sesi işitiliyor ve sisten gölgesi çığlıklar yığıyor açtığı acıların üstüne..

Acılar yangınında seslenen annelerin yüreğidir bu duyulan ağıt, asırlardır mevsimlere düşer kanayan gözyaşları ile. Dört duvar arasında büyüyor gerçeğin gündüzü, dünyanın yeryüzünün coğrafyasında evler oda oda kanıyor*, gerçeğin dili ile yazan bir şairin bir şiirinin dizelerinde geçen cümlenin anlattığı gibi. Çocuk gülüşleri yitip gidiyor yangınında karanlığın, toprağın örtüsüne sızmış acılar sayısız..

Kayıp bir yüzün fotoğrafıdır acının rengi, gazete haberlerinden seslenen bir çığlıktır sözcükleri, büyür cumartesinin gözleri..

Ölümü büyütür barut kokuları ve sessizlik. Feleğin çarkı binlerce yıllık bir anlaşma gibi sürer, taşır gecesini ve derin yaralar bırakır zamana yıkımın renksiz perdesi..

Sessizlik sonsuz değil tarihin derinliğinde. Sınır boyları gibi uzar gider ve sınırsızdır iklimi umudun, gecenin alacakaranlığında büyüyen en parlak ay gibidir doğan gününün ışığı…

*Orda evler oda oda kanarken / Şair Şükrü Erbaş’ın en çok bilinen ve bestelenen şiirlerinden birisi olan Canı Cehenneme isimli şiirinin dizelerinden.

 

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights