Ana SayfaGIŞTÎKADIN GAZETECİLER: HER DAİM TEHDİT ALTINDAYIZ

KADIN GAZETECİLER: HER DAİM TEHDİT ALTINDAYIZ

Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü… Gazetecilerin tutuklandığı, katledildiği, baskıya maruz bırakıldığı Türkiye’de basın özgürlüğünden bahsedilemeyeceğini belirten kadın gazeteciler, “Basının özgür olduğu yerde toplumda özgürleşir. Çünkü basın özgürlüğü ekmek kadar, su kadar elzem bir ihtiyaçtır. Ancak ne yazık ki Türkiye’de özgür koşullar altında çalışamıyoruz, tehdit altındayız her daim” dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 3 Mayıs 1993 yılında ilan edilen 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü, Türkiye için takvimlere işaretlenen bir günden farksız değil. Her geçen gün basın üzerindeki baskılar artarken, tarihten bu yana Türkiye’de basına yönelik saldırılar son bir yılda çıkarılan KHK’lerle had safhaya ulaştı. Özgür Gazeteciler İnisiyatifi (ÖGC) verilerine göre 168, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) verilerine göre de 159 gazeteci şu anda cezaevinde tutuluyor. Bütün bu baskıların gölgesinde kadın gazetecilerin karşılaştıkları sorunlar arasında; çalıştığı kurumun kapatılması, işsiz kalmak, tacize uğramak da var. Gazete şûjin’e konuşan kadın gazeteciler, Türkiye’de basın özgürlüğünü değerlendirdi.

‘Baskılarla susturacaklarını zannediyorlar’

Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Seyhan Avşar, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nün Türkiye’de kutlanmasının trajik komik olduğunu söylerken, gerekçesini de, “Bu günün Avrupa’da nasıl kutlandığını bilmiyorum. Ama ülkemizde ne kadar değersiz bir gün olduğunu çok iyi biliyorum. Yıllar geçti ama ülkemizdeki gazetecilerin kaderi değişmedi. Şu an 140’ın üzerinde gazeteci tutuklu. Katledemedikleri gazetecileri dört duvar arasına koyarak, baskı uygulayarak susturacaklarını zannediyorlar. İşte bu nedenden bu kadar çok meslektaşımız tutukluyken, Dünya Basın Özgürlüğü Günü trajikomik geliyor” diye belirtti.

‘Türkiye’de basın özgürlüğü son sıralarda’

“Türkiye’de basının özgür olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusunu yanıtlayan Seyhan, “İnsanların özgür olmadığı toplumlarda basının özgür olmasını beklemek saçmalık olur” dedi. Türkiye’nin basın özgürlüğü noktasında son sıralarda olduğunu aktaran Seyhan, Türkiye’de gazetecilerin de iki farklı guruba ayrıldığını bunun da, ‘yandaş basın’ ve ‘muhalif basın’ şeklinde olduğunu belirtti. ‘Yandaş medya’ çalışanlarının hükümet tarafından kollandığını ifade eden Seyhan, diğer muhalif basın çalışanlarının sorunlar yaşadığını belirterek, “İstanbul Üniversitesi Gazetecilik mezunu biri olarak, fakültede hocalarımız gazetecinin her yerde ve her koşulda eleştirel olması gerektiğini öğretti bizlere. Gelinen süreçte bunu öğreten hocalarımız da akademiden uzaklaştırıldı. İşte bu kadar özgürüz…” dedi.

‘Onlarca gazeteci cezaevinde’

Milliyet Gazetesi muhabiri Çiğdem Yılmaz, Türkiye’de kadın gazeteci olmanın zorluklarına değinerek, “Biz kadın gazetecilere ‘gecenin bir yarısı haber peşinde koşacağına farklı bir meslek seçseydin. Geceniz gündünüz belli değil. Kadınların yapabileceği bir iş değil’ gibi sözler sarfediliyor. Bunun yanı sıra onlarca gazeteci sırf düşüncelerinden dolayı şu an tutuklu, onlarcasının da yargılanması hala devam ediyor” ifadelerinde bulundu. Gazetecilerin karşılaştıkları sorunlara değinen Çiğdem, bundan birinin de sansür olduğunu söyledi. Çiğdem, gazetecilerin istedikleri haberi yapamadıklarını ve çeşitli endişelerden ötürü de kendi haberlerine otosansür uygulamak zorunda kaldıklarını söyleyerek, Türkiye’de gazetecilerin karşılaştıkları sorunlara dikkat çekti.

‘Basın özgürlüğü ekmek ve su kadar elzem bir ihtiyaçtır’

Evrensel Gazetesi muhabiri Cansu Pişkin ise, sahada karşılaştıkları zorlukları şu sözlerle anlattı: “Hem can güvenliği, hem özgürlüklerinin kısıtlanması nedeniyle bir şekilde tehdit ve abluka altında gazetecilik yapmak zorunda kalıyoruz. Dolayısıyla Türkiye’de basın özgürlüğünden bahsetmek mümkün değil. Kadın gazeteciler olarak alanda karşılaştığımız en büyük güçlük ise erkek gazetecilerin hışmı oluyor. Kocaman makineleri, kocaman gövdeleri ile sizi oradan oraya rahat ittirebiliyorlar.” Cansu, Dünya Basın Özgürlüğü Günü hakkında da, “Basının özgür olduğu yerde toplumda özgürleşir. Çünkü basın özgürlüğü ekmek kadar, su kadar elzem bir ihtiyaçtır. Ancak ne yazık ki Türkiye’de özgür koşullar altında çalışamıyoruz, tehdit altındayız her daim” şeklinde anlattı.

‘Sahada birçok sorun yaşıyoruz’

Dihaber muhabiri Sadiye Eser de, Türkiye’de basın özgürlüğünden söz etmenin mümkün olmadığını söyleyerek, tutuklu gazetecilere dikkat çekti. Sadiye, kadın gazetecilerin sahada karşılaştıkları zorlukları anlatırken, “Kadın gazeteciler olarak alanda birçok güçlükle karşılaşabiliyoruz. Hem polisler tarafından hem de alanda birlikte çalıştığımız erkek gazeteciler tarafından. Kadınları kameraman olarak görmüyorlar. ‘Kadınlar çekmese de olur’ diyerek çalışma alanımıza girebiliyor, bizleri itip kakabiliyorlar” sözlerini kullandı.

‘Baskılar biran önce son bulsun’

KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nda da muhabirlik yaptığını belirten Sadiye, “Şu an yüzlerce arkadaşımız, gerçek habercilik yaptıkları için cezaevlerinde tutuluyorlar, mevcut iktidarın gerçek yüzünü ortaya çıkardıklarından dolayı cezaevindeler. Biz arkadaşlarımızın biran önce dışarı çıkmasını ve onları aramızda görmek istiyoruz. Yine bununla beraber muhalif basın olarak görülen bizlerin üzerindeki baskının biran önce son bulmasını istiyoruz” diyerek konuşmasını noktaladı.

 

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights