Ana SayfaGIŞTΑHASTA ADAM’

‘HASTA ADAM’

Tarih kitaplarında yıllarca okuduk, batı bize ‘hasta adam’ diyordu. Sonradan yeni bir devlet, yeni bir sistem kurulmuştu. Heyecanlanıyordum artık hasta değildik. Ama çok geçmeden anladım ki bu yeni adam da bir hastalığın pençesine düşmüştü, bu hastalıkta ölümcüldü, çok tehlikeliydi, nöbet geçirdiğinde saldırganlaşıyordu, karşısındakine zarar veriyordu. Teşhis konmuştu “tekçilik” hastalığına tutulmuştu.

Hasan Işık

Bu hastalığa yakalanan devletin resmi ideolojisiyle halklarının çıkarları çatışıyordu. Devletler zor zamanlarında halklarının ödediği trajik bedellerle kurulurlar ve halklar yaşamlarını ve geleceklerini devlete emanet ederler ancak devletin yakalandığı bu hastalık ne yaşam hakkına sahip çıkıyordu ne de halkların geleceğine dair umutlar veriyordu. Bütün halklarının bedel ödeyerek kurduğu bu devletin hastalığı daha kurulmadan bile nüksetmeye başlamış ‘tek’e benzemeyen Rum ve Ermenilerin sürgününde Kürt ve Alevilerin asimilasyonunda kendini göstermeye başlamıştı. Ortaya çıktığı ilk günden bu yana bu hastalığın aşısını geliştirmek isteyenler ölümle cezalandırıldı.

Koçgiri, Şeyh Sait, Ağrı, Zilan, Dersim, Maraş, Sivas ceza çektirilenlerdi. Bu hastalık bu günlerde yine nüksetmiştir. Tekçi hastalığın aşısı artık daha fazla geliştirildi ‘eşit ve adil öz yönetim’ ama hastalık aşıya karşı öyle bir refleks geliştirdi ki öyle acımasız oldu ki eline ne geçirdiyse saldırmaya başladı. Şehirlere girdi, binaları yıktı, sokak ortasında can çekişerek ölenleri günlerce bekletti, çırılçıplak kadın bedenlerini teşhir etmeye başladı, henüz kucaktaki bebekleri öldürülmeye, fetih nöbeti geçirmeye, bayraklar dikip fetih namazları kılmaya başladı, yetmedi yıktıklarını kendi mikrobunu taşıyanlara peşkeş çekmeye başladı.

Hastalık sadece bir bölgeye yayılmamıştı artık vücudun her yerini kontrol altına alıyordu. Akademisyenleri zindanlara tıkıyordu, tıkamadığına hakaretler yağdırıyordu, konuşana saldırıyor, mikroplu hırsızı ve tecavüzcüyü koruyordu. Gazetecileri vuruyor, tutukluyor, serbest kalanı da hesap kapanmadı diye tehdit ediyordu.

Hastalık vücutta yaralar çıkarıyordu bu yaralar iyileşme belirtilerine benzetiliyordu; bir gün ampule, bir gün oklara, bir gün hilale benziyordu ve vücudun çoğunu ele geçirmişlerdi. Ama aşıyı vuracak doktor çok iyi biliyordu bu şekillerin hiçbirisi iyileşme belirtileri değildi. Hastalığın tedavisi ancak ciğeriyle, kalbiyle bütün organların beraber geliştirecekleri dirence bağlıydı, dirençle yenilebilirdi. Her şeye rağmen umut vardı iyileşebilirdi. Çünkü biliyorduk ki: ‘İyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş.’ İşte gelen de panzehir vuracak olan da halkın demokratik, eşitlikçi yaşam pratiğinin ta kendisidir. Bu ülkenin özgür, eşitlikçi, demokratik yaşamı ve geleceği kurmak isteyen herkes doktorlaşmalı bu hastalığı tüm vücuttan söküp atmalıdır.

Yazarımızın bir önceki yazısını da okumak isterseniz…

http://rojnameyanewroz2.com/turkiyenin-ortadogu-politikasinin-tamami-kurt-dusmanligi-uzerinden-somutlasiyor-9346.html

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights