Ana SayfaGIŞTÎGÖZLE GÖRÜLMEYEN KÜÇÜK BİR VİRÜSÜN ÖĞRETTİĞİ BÜYÜK GERÇEKLER VAR

GÖZLE GÖRÜLMEYEN KÜÇÜK BİR VİRÜSÜN ÖĞRETTİĞİ BÜYÜK GERÇEKLER VAR

Gözle görülmeyen bir virüs bütün dünyaya bir gerçeği yeniden gösterdi; bilimin gösterdiği yoldan gidilmeden gerçeğe ulaşılamaz. Yüzyıllar öncesinden Hace Bekaş’ın dediği gibi bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Bilimin dışına çıkıldığında, bilimle hareket edilmediğinde ağır bedel ödenir. Bilime ters davrandığınızda bedeli ölümdür.

Doğan Almasulu / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Şimdiye kadar bu gerçeklik dünya çapında birçok kez yaşandı ve hemen unutuldu. Şimdi artık hemen unutmak olanaksız. Ne olursa olsun uzun bir zaman daha bu gerçeklik yaşamımızda bedel ödeterek devam edecek. Bilim dışı söylem ve tutumlar doğrudan bir bedel ödetme ile hemen ortaya çıkmıyorsa kullanımı kolay ve getirisi yüksek yararlanma sağlar. Özellikle kitlelerin yönlendirilmesinde siyasal bir araç olarak kullanmada oldukça elverişlidir. Karşılığı olmayan, geçerli olmayan, hiçbir değeri olmayan sahte bir göz boyamadır. Bu sahtelik hemen görülmez, ortaya çıkmaz, yapanlar için getirisi yüksektir, üzerinde uygulanılan kitleler için zararı sonradan ortaya çıkar ve nedeni anlaşılmaz; uygulayanlar için bir bedel ödeme yoktur.

Covid 19 virüsü gerçekliği saklamaya izin vermiyor, yanlışın, sahtenin bedelini anında ödetiyor. Kim nerede ve nasıl bir yanlış yapmışsa anında onun karşılığını geri dönüşü olmayan bir cezayla, ölümle ödüyor. Dünyanın neresinde olursanız olun bu gerçekliği kabul etmek zorunda kalıyorsunuz. Modern dünya bilimin, deneyin global ölçüde yolunu açtı ve uyguladı. Modern dünyada bilimin global ölçekte uygulaması gerçekleşti. Bilimin ve yaşamın standartları oluştu ve uygulamasına geçildi. Modernizm sonrası bu çağda, dijital çağda yaşamı ve dünyayı tamamen sardı, bütün dünya, bütün uluslar tek bilimin ve standardın içine sığdı ve bütünüyle bu gerçeklik yaşanır oldu.

Metropoller, büyük kentler, büyük ülkeler, büyük coğrafyalar ile küçük kentler, küçük ülkeler, coğrafyalar arsında keskin ayrımlar ortadan kalktı; dünyanın her noktası merkez oldu. Değişen dünyayı göremeyenler gözlerini büyük yerlere dikmiş oradaki olayları izlemeye çalışıyor ama farklı bir şey göremiyor, herhangi bir köyde olanlardan, görülenlerden farklı bir şey yok. Dünya küçük bir köydür artık. Dünyanın küçük bir köy olduğunu kabul etmek, görmek istemeyenler yanlışlıklarının bedelini hemen ölümle ödemiyorlardı ama şimdi her yanlışın karşılığı ölüm olmaktadır. Dünyanın gerçeğine gözlerini kapatarak kendi keyfine göre siyaset yapmanın bedeli de varlıksal yok oluştur; yani yaşıyor olsan da siyasal varlık olarak ölürsün. Yok olursun, siyasal alandan silinirsin. Dünyanın hangi noktasında bulunursan bulun virüs hep aynı, ona karşı tepkin de aynı olmak zorundadır. Bütün insanlık gözle görülmeyen virüse karşı aynı yöntemle savaşacak, aynı korunma yöntemleriyle karşılık verecek. Küçük bir köyde yaşayan insanlar gibi bütün insanlık aynı şekilde davranacak. Olaylar büyük olan yerlere göre nitelik değiştirmiyor. Büyüklük nicel bir gösterge. Büyük bir kentte yaşamakla küçük bir köyde yaşamak aynı, virüs her ikisine de “adil” davranıyor, ne pozitif ne negatif “ayrımcılık” yapmıyor. Bulunulan her noktada yaşam eşit. Bu durumda büyük merkezlerdeki olayları gözlemleyerek yaşamın akışını belirleyeceğini düşünenler çağın en az iki yüz yıl gerisine düşmüşlerdir.

Bulunulan her noktada, her yerde dünya bütün olarak kavranabilir, görülebilir, oradan bütün dünyaya seslenilebilinir. Bütün görme, iletme araçlarına, olanaklarına her yerde sahibiz. Her nota dünyanın merkezidir. Dünyanın her noktasında aynı bilimsel yaklaşım, tavır ve yöntemle virüsle nasıl mücadele ediyorsak siyasal mücadele de aynı şekilde olmaktadır. Büyük insanlık alemine seslenmek için büyük bir metropolde yaşamak gerekmiyor, böyle bir zorunluluk yok. Bütün insanlığın geleceğine ilişkin çağrıyı herhangi bir köyden de yapabiliriz. Bu değersiz, önemsiz, yetersiz olmaz. Diğerleri kadar önemli ve değerlidir. Çağın gerçekliği bize şunu söylüyor; nerede olursan ol her yer aynı uzaklıkta, aynı bilimsel yöntemlerle, aynı bilimsel gerçeklikle davranmak zorundayız. Tek bir bilim var, onun diliyle konuşacağız ve yapacağız.

Çağımız proleter devrimlerin başladığı yüzyılın başı değil, çağımız ulusal kurtuluş mücadelelerinin başladığı yüzyılın başı değil. Her bölge, her ulus, her nokta kendi rengini, kendi farklılığını belirgin biçimde gösteriyordu. Özgün durumlar özgün yaklaşımlar, farklar yaratıyordu. Bu gerçekliği görmezlikten gelmek elbette olmaz. Farklar çok açıktı, farklılık yaklaşımlarda farklılık yaratıyordu. Özgül bileşenler oluşturmak gerekiyordu. Çağ henüz bir standarda oturmamıştı. Şu anda dünya görülmemiş bir standarda kavuştu. Bütün yaşam standartlarla belirlendi. Her şeyin bir standardı var. Yeme içme, giyim kuşam, yaşam yerleri, evler, yollar, aletler, teknolojik bütün ürünler… Her şey bir standart ile üretiliyor. Standarda girmemiş hiçbir şey yok. Dünyanın her yerinde aynı standartlar geçerli. Aksi bir durum dünyanın bir köy olduğu gerçeğine ters düşmek olur. Bütün dünyaya seslenmek isteyen bildirgelerin farklı renkleri öne çıkarması tuhaf olur. Kürdi, Türki, Hindistani vb. renkler taşıyan bildirgeler global köy olgusuna ters düşer. Çünkü böyle bir renk yoktur, her şeyin bir standardı oluşmuştur. Olduğumuz yerin farklılığı çok dikkate değer olmaktan çıkmıştır. Artık olduğumuz yerin farklılığı değil benzeşliği, bütünle bütünleşmişliği öndedir. Bütüne seslenen bildirge bütünün diliyle konuşur, yani bütünün dili olan bilimle konuşur. Virüsün dili de böyledir, o da bütündür, bir dil bilir, o dille bütün insanlıkla konuşur, bütün insanlar da onun dilinden aynı şekilde anlar. Günümüzde şuranın buranın rengiyle konuşmak ileri bir katkı olmadığı gibi anlaşılır bir şey de değildir. Bütünün diliyle, bütünsel standartla konuşmayan bir bildirge anlaşılmaz olacaktır. İki yüzyıl öce dünya çok farklıydı. Avrupa kapitalizmi yaşarken Asya daha geri bir üretim tarzını yaşıyordu. Birçok ülkede birden çok üretim tarzı vardı. Bu gerçeklik her ülkenin farklı rengini öne çıkartmayı gerektiriyordu. Gerçeklik bunu söylüyordu ama şimdi farklılıklar önemsiz derecededir, öne çıkarılacak önemli bir renk kalmamıştır. Her bildirge dünya standartlarının diliyle konuşursa anlaşılır olur. Virüsün tek dili vardır ve o dil bilimin dilidir. Bilimin dili standartlarla konuşur, bütün dünya o dille anlar, ayrı renkler katmaya kalkmak işi karmaşıklaştırır, geriletir, global dünyanın ruhuna ters düşer. Yani virüs yanlış yapana anında bir bedel ödetir.

Virüs dünyaya bütün olarak bakmaya zorluyor. Şurada veya burada virüsün tamamen yok edilmesi olanaksızdır. Virüs bütün dünyada vardır ve anacak bütün dünyada yenilirse yenilecektir. Yoksa bir bölgede temizlendiği için orası kurtulmuş olmayacaktır. Her bölge, her küçük yer bütün olarak dünyadaki virüsün ortadan yok olmasıyla veya yenilmesiyle huzura kavuşacaktır. Yalıtılmış bir alan kendi başına kurtulmuş değildir. Her parça bütündür, her bütün aynı zamanda parçadır. Virüsten bir parçayı yalıtırsak kurtulamayız, bir parçada virüs varsa dünyanın diğer tamamı kurtulmuş olsa bile yine de kurtulmuş olmaz çünkü dünya o küçük parçadır aynı zamanda. Büyük olan aynı anda hem büyük hem de küçüktür, küçük olan hem küçük aynı zamanda da büyüktür. Bu yaklaşımla baktığımızda yerel sorunlar, siyasal, kültürel, toplumsal, ulusal… yalıtılmışlık içinde çözülemez. Bütünden kopuk olarak hiçbir yerel sorunu çözemeyiz. Yerelde olan sorunlar bütüne tamamen bağlıdır, yerel güçler kendi başlarına orayı çözemezler. Yerelin sorunları bütünün sorunudur. Bütün içinde çözülemeyen yerelde de çözülemez. Yerelde çözülmemiş olan sorunlar artık yerel güçlerle çözülmekten çıkmıştır. Hiçbir yerel güç bütüne karışmış yerel sorunu kendi başına, kendine özgü çözemez. Çözülmeyen her yerel sorun çözülememişse o bütünün sorunu haline gelmiş olmasındandır. Bütünün sorunu haline gelmiş olan yerel artık bütünsel çözüm ister. Yani çözülemeyen yerel sorunları bütünsel güçle, tavırla, zamanla çözebiliriz. Yani küçük büyüktür büyük küçüktür. Bunun örneklendirilmesi nedir diyenler için olaylara ve dünyaya dışarıdan ve bütün olarak bakan biri olarak Filistin örneğini verebilirim. Filistin sorunu bütün dünyanın sorunudur, bütün içine karışmıştır. Çözümü dünya konjonktürü belirler. Aynı şekilde bunu Kürt sorununa da uyarlayabiliriz. Duygusal yaklaşımı bir kenara bırakıp gerçekçi olduğumuzda uluslararası konjonktürün yani bütün dünyanın sorunu olduğunu görürüz. Yerel olanın uluslararası, uluslararası olanın yerel olduğu bir dünyadayız. Bu gerçeklik çok öne çıkmış durumda. Bir yeri yalıtarak virüsten kurtulamayacağımız gibi bütünün bir yerinde bir virüs varsa bütünün kurtulmuş olmayacağı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Dünyanın en küçük parçası bütünün kendisi olmuştur. Aynı zamanda bütün hem kendisi hem parçadır.

Virüs bize bilimi öğretiyor. Virüs bize bedel ödeterek öğretiyor. Bütünsel, bilimsel olmadıkça karşılığını bütün dünyanın ödeyeceği bir gerçekliği yaşıyoruz.

Sosyalist Mezopotamya Sayı: 8

Tüm sayıların PDF formatları aşağıda

Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 1 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın

Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 2 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın

Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 3 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın

Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 4 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın

Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 5 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın

Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 6 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın

Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 7 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın

Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 8 – Derginin PDF formatı için buraya tıklayın

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights