Haziran seçimlerinin propaganda sürecine girildi. Tam anlamıyla iç içe geçmiş ikili bir seçim propagandası ile yüz yüzeyiz. Bir yandan milletvekili genel seçimleri diğer yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından aynı süreçte referanduma sunulan başkanlık sistemi söz konusudur. Cumhurbaşkanı başkanlık sisteminin propagandasını kent kent dolaşıp sürdürürken aynı süreçte Başbakan Davutoğlu’nun bıraktığını düşündüğü boşluğu da bu yolla doldurmuş oluyor. Görünen odur ki 7 Haziran’da seçim içerisinde seçim, hesap içerisinde hesap var.
Yaklaşan 7 Haziran seçimlerinde ÖSP, yer aldığı Kürdistani Seçim İttifakı (KSİ) üzerinden HDP’yi destekleme kararını aldı. Bu kararı alırken önce; Ocak 2015 Parti Meclisi toplantısında genel bir yönelim olarak; “Ulusal demokratik ittifakın yaratılmasına ilişkin izlenen politika Parti Meclisince doğru bulunmuştur. Yaklaşan genel seçimler de dikkate alınarak sürdürülen Kürtler arası ittifak politikası devam ettirilmelidir” denilmiş ve “seçime katılım ya da boykot her iki durumda da Kürt siyaseti ittifak yapmalıdır” şeklinde genel bir yönelim belirlenmişti.
Ardından 6 Şubat’ta DTK, DBP ve HDP’yi temsilen bir heyet ÖSP Diyarbakır il binasında partimizi ziyaret etti. Seçimler ve Kürtler arası ittifak arayışları görüşüldü. 11 Şubat’ta ÖSP’nin içerisinde yer aldığı Kürdistani parti ve örgütler bir araya geldi, gündem yine seçimler ve Kürtler arası ittifak oldu. Ardından ÖSP MYK’nın Malatya toplantısı gerçekleşti. MYK, ÖSP Parti Meclisi Ocak toplantısı yönelimine dayanarak ve teşkilatların tutum ile önerilerini alarak KSİ üzerinden HDP’yi desteklemeye dönük politika belirledi. 22 Şubat’ta ÖSP heyeti, Eş Başkan Selahattin Demirtaş’ın da içerisinde yer aldığı HDP heyetiyle HDP Amed il binasında bir görüşme gerçekleştirdi, görüşme konusu yine seçim ve işbirliği meselesiydi. Tüm bunların ardından 14 Mart’ta ÖSP genişletilmiş Parti Meclisi toplantısı yapıldı ve KSİ üzerinden HDP’nin desteklenmesi politikası doğru bulunup somut pratik-politik yönelişler kararlaştırıldı.
Şimdi artık tartışma değil iş yapma zamanıdır. İşe, pratiğe odaklanalım; 7 Haziran sonrası değerlendirelim, sorgulayalım, eleştirelim! Şimdi iş yapalım, çalışalım ve ÖSP’yi bu seçimlerde geniş kitlelerle buluşturalım.
Politik propagandanın ana hatları olarak;
Öncelikle; gerek teşkilat olarak bulunduğumuz yerlerde gerekse tekil kadrolar olarak var olduğumuz her yerde HDP seçim organizasyonlarında yer almalıyız. Merkezi, bölgesel, iller, ilçeler yani her düzeyde seçim komisyonlarında ÖSP adına yer almalıyız. Her yer alış mutlaka ÖSP olarak siyasal kimlik beyanını içermelidir.
İkincisi, ÖSP adına komisyonlarda yer alan, alacak olan yoldaşlarımız; “yapacağız, yapmalıyız” şeklinde önerdikleri her önerinin arkasında mutlaka durmalıdır. Önerdiklerinin arkasında kararlılıkla durmalı ve yapmayacakları şeyleri ise önermemelidirler. Özetle teşkilat ve kadrolarımız söz ile davranışın uyumuna özen göstermeliler. Unutmayalım ki ister teşkilat ister tekil kadro olsun hepimizin artı veya eksileri ÖSP hanesine yazılacaktır.
Üçüncüsü; halkı HDP’ye destek vermeye çağırırken diğer parti ve örgütlerle birlikte çalışacağız. Yine ister teşkilatlarımız olsun ister tekil kadrolarımız olsun çalışmalarında ve propaganda faaliyetinde partinin bağlayıcı görüş ve politikalarını esas alacağız. Kitlelere dönük ve farklı siyasal yapılarla işbirliği içerisinde sürdüreceğimiz politik propaganda faaliyetinde; “partim şunu söylüyor ama benim şahsi görüşüm ise şudur” şeklinde başlayan cümleleri kullanmak yanlıştır, kafa karıştırır. Yapılacak olan partinin bağlayıcı belgeleri ve propaganda çizgileri üzerinden çalışmayı sürdürmek, tartışmalı konuları ayrıca parti platformlarında tartışmak olmalıdır.
Kürdistan’da, metropollerde ve yurtdışında politik propagandada dil birliğini sağlamamız gerekiyor. Tabir uygunsa aynı yoğurdu yiyeceğiz ama yoğurt yiyişimiz farklı olacaktır. Ana hatlarıyla aynı propagandayı sürdüreceğiz ama bulunduğumuz ülke, il, ilçe ve hatta mahallenin özgün sorunlarını dikkate alarak propagandamızı geliştirmeliyiz.
Dördüncüsü; Propaganda açısından elimizde birden fazla belge-malzeme olacak. HDP’nin seçim deklarasyonunun yanı sıra, KSİ deklarasyonu ve ÖSP’nin özgün deklarasyon ile ajitasyon yüklü bildiri vb. olacaktır. Biz bileşeni olduğumuz KSİ’nin deklarasyonundan hareketle HDP’yi desteklediğimizi bir an olsun unutmayalım. Özellikle deklarasyonun şu ilk iki maddesi ÖSP’li propagandistler için önemlidir:
“1- Kürtlerin bir halk olmaktan kaynaklanan temel hak ve özgürlüklerinin temin ve tesis edilmesi konusunda öncelikli politika ve söylem üretmekte kararlıdır. Bu amaçla; Kürdistan’a statü, anadilde eğitim, Kürtçenin de resmi dil olması ve Kürt kimliğinin, anayasal güvence altına alınmasını en temel talebi olarak belirtir.
2- Coğrafyamızda yaşayan Kürt, Ermeni, Asuri-Süryani, Arap, Mıhellemi ve Türkmen gibi birçok halk ile Alevi-Sünni, Hıristiyan, Musevi, Êzidî gibi din ve inanç grupları devletin baskıcı politikaları nedeniyle geçmişte büyük zorluklar yaşadılar. Geçmişte yaşanılan tüm bu zorluklarla yüzleşerek, yeni ve eşit bir yaşam kurmak gerektiğine inanır, bunun için mücadele eder.”
Beşincisi; sokakta, fabrikada, mahallede emekçi kitlelerden HDP’ye oy isterken HDP’yi eleştirmek doğru değil. Propaganda yaparken hem destek istemek hem de eleştirmek amaca hizmet etmez. HDP’ye proje olarak eleştirilerimiz var ve bunlar bakidir. Propaganda süreci sonrası daha rahat, daha somut konuşabiliriz, eleştirebiliriz. Şimdilik yapacağımız, ÖSP’nin deklarasyonu üzerinden farklılıklarımızı anlatmak (ki yerine ve zamana göre anlatmalıyız) propaganda yapmaktır. Kürdistan’da kapitalizmin ve sömürünün eleştirisi, işçilerin, yoksulların, işsizlerin yaşamsal taleplerinin propagandasını yapabildiğimiz oranda, emekçi kitlelerin sessiz çığlığının sesleri olmaya aday olduğumuz oranda, bununla sadece farklılığımızı ortaya koymuş olmayız, aynı zamanda dolaylı eleştiri de yapmış oluruz.
Önce seçim ittifakı sonra kalıcı ulusal demokratik birlik arayışı
ÖSP heyeti adına bu çalışmaları yürüten yoldaşlar, belirlenen parti yönelimi doğrultusunda Kürdistanlı parti ve örgütler arası ilk adım olarak seçim işbirliğinde ısrar ettik. Görüşmelerde, “Kürdistan’da kalıcı stratejik ulusal demokratik ittifakı yaratalım” önerilerine, “doğru ama bunu birkaç kez denedik hatta kararlaştırdık yürütemedik bu kez daha basit daha sade daha küçük olandan başlayalım” şeklinde hep temkinli yaklaşarak; “önce seçimler ile sınırlı ittifak yapalım, yol alabilirsek seçim sonrası kalıcı ulusal demokratik ittifakı hedefleyelim” dedik, bunu her platform ve görüşmede dile getirdik. ÖSP olarak bu tutumumuzu korumalıyız.
20-03-2015