Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılara başlamasından bu yana birçok Rus, riskli olmasına rağmen sokağa çıkıp protesto gösterilerine katılıyor. Bu kişiler arasında St. Petersburg’da yaşayan (adını değiştirdiğimiz) illüstratör Svetlena da bulunuyor. Rusya’nın saldırıları öncesinde sosyal medya hesaplarında yaptığı yaratıcı işlerini, pastel tonlardaki güzel fotoğrafları paylaşan Svetlena, artık sadece çaresizliğini yansıtan, siyah fon üzerinde siyasi paylaşımlar yapıyor.
Kendisini aktivist olarak nitelendirmeyen Svetlena, ama örneğin cezaevinde bulunan muhalif Aleksey Navalni’ye destek için düzenlenen protesto gösterilerine katıldığını anlatıyor. Bu gösterilerde, Ulusal Muhafızların protestoculara yönelik şiddetine tanık oluyor. Svetlena, duyduğu endişeye rağmen, yine de Ukrayna savaşına karşı düzenlenen gösterilere de katılıyor.
Svetlena “Rusya’da bir gösteriye veya kitlesel bir protestoya katılmak normal karşılanmıyor” diyor. Bunun “kurbana” dönüşülen bir “av” olduğunu belirten genç kadın durumu “Sokağa dökülüyorsun ve sonra da bütün kentte polisten kaçıyorsun” sözleriyle aktarıyor. Gösteriler sırasında gözaltına alınmamak için bazı kurallara uyduğunu söyleyen Svetlena, insan kalabalığının ortasında durmaya çalıştığını, polisin genellikle kortejin en önündeki veya sonundakileri gözaltına aldığını anlatıyor. Ayrıca polisten saklanmaya çalışmak için ara sokaklara veya kafelere girdiğini söylüyor.
Yüksek para cezası ve suç duyurusu
Rusya’daki siyasi gözaltı ve tutuklamaları takip eden insan hakları örgütü OVD-Info’nun verdiği bilgilere göre, Ukrayna’ya yönelik saldırıların başlatıldığı 24 Şubat’tan bu yana Rusya’nın 140 kentinde 13 bin civarında kişi gözaltına alındı. Gösteriler sırasında güvenlik güçlerinin şiddete başvurduğu da haber veriliyor. Buna göre, polislerin göstericilere cop ve hatta elektroşok silahı ile müdahale ettiği belirtiliyor. Şimdi göstericilerin yüksek para cezası ve haklarında suç duyurusunu da göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Örneğin kamuya ait bir alanda elinde pankartla tek başına bir protesto eylemi yapan kişiler de takibata uğruyor.
Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’da 4 Mart’ta kabul edilen yasa, “Rusya Federasyonu’nun silahlı kuvvetlerinin faaliyetleri hakkında kasten sahte bilgi yayanlar” hakkında cezai işlem yapılmasını içeriyor. Neyin “yalan haber” olduğuna ve “Rus birliklerinin itibarsızlaştırılması” olduğuna ise ilgili kurumlar karar veriyor. Bu yasa ile yaklaşık 1,5 milyon ruble (yaklaşık 10 bin euro) para cezasının yanı sıra üç yıla kadar hapis cezası, hatta daha ağır durumlarda 15 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Bu yasa, savaş karşıtı protestolar ve “Savaşa hayır” gibi sloganların, “Rus silahlı kuvvetlerinin operasyonlarını itibarsızlaştıran” kamusal eylemler olarak değerlendirilmesini mümkün kılıyor.
Rus sosyolog Grigoriy Yudin, Rusya’nın otoriter bir ülkeden totaliter bir ülkeye dönüşmekte olduğu görüşünde. Kitlesel baskıların yaşanabileceğini belirten Yudin, “yalan haber yasasının” protesto yanlılarının merkezini ülke dışına kaydırmaya yarayabileceğini kaydediyor. Yudin, 24 Şubat’taki savaş karşıtı gösteride polisin darp etmesi sonucu beyin sarsıntısı geçirdiği için hastanede tedavi gördüğünü de aktarıyor.
Rus sosyolog, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri saldırganlığının Rus toplumunu böldüğü görüşünü savunuyor. Yudin, protesto gösterilerine katılan insanların sayısının, Rus toplumunun bir bölümünün bu savaşa karşı olduğunu gösterdiğini belirtiyor. Ancak bunun mevcut durumu değiştirmeye yetmeyeceğini düşünen Yudin, yıllardır düzenlenen bu tür protesto gösterilerinin hiçbir sonuç getirmediğini, bu nedenle de insanların kendi güçlerine artık inanmadığını söylüyor. Yudin, ayrıca son protesto gösterilerinde bir liderin veya belirgin bir örgütlenmenin eksik olduğuna da dikkat çekiyor.
“Bu Putin’in çöküşü”
Moskova’da yaşayan (adını değiştirdiğimiz) vatandaş hakları savunucusu Anastasia da sıklıkla protesto eylemlerine katılıyor. Anastasia, Puşkin Meydanı’nda düzenlenen savaş karşıtı son gösterinin ise kendisini hayal kırıklığına uğrattığını söylüyor: “Benim için tam bir felaketti. Moskova’da bu kadar zayıf bir protesto eylemi daha önce hiç görmedim.” Korku dolu bir grup insanın dağıldığını, polisin de herkesi ya gözaltına aldığını ya da kovaladığını anlatıyor.
Anastasia, protesto eylemlerine katılmaktan korkan kişileri yargılamadığını vurguluyor. “Moskova’daki güvenlik yetkilileri güçlü ve insanlar yaptırımlar yürürlüğe girdiğinden beri işleri için de büyük korku duyuyor. Çoğunun çocuğu, sorumlulukları var, bu nedenle de sokağa çıkamıyorlar” diyen Anastasia sözlerini şöyle sürdürüyor: “Artık hiçbir hakkımız yok ve kimse de bunların garantisini veremez. Ben zaten her şeyi kaybettim ve risk alabiliyorum.” Anastasia gözyaşları içinde “Ama benim gibi olan çok az kişi var” diyor. Anastasia, bir gün bu dönemin sona ereceğini ve yeni kuşağın kendisine ‘ne yaptığını’ soracağını düşünüyor ve buna hazırlıklı olduğunu da sözlerine ekliyor.
Anastasia’nın en çok rahatsızlık duyduğu konu ise bütün dünyanın Rusya’ya karşı olduğu duygusu. “Sonunda sadece sıradan vatandaşları etkileyen yaptırımların yararı yok” diyen Anastasia, Rusya’daki insanların totaliter sistemde neden hiçbir şey yapamadığını dışarıdan bakınca anlamanın zor olduğunu düşünüyor. “Rusya’da şimdi savaşa karşı olduğunuzu bile söyleyemiyoruz” diyen Anastasia, Rus yönetiminin bu durumda kazanamayacağına inanıyor. Anastasia, “Bu ülkenin vatandaşlarının ödemesi gereken bedel ne olursa olsun, bu Putin yönetiminin çöküşü” diyor.
Yabancı bir ülkede oturma izni alma imkanı olan Anastisia bunu reddederek, Moskova’da kalmak istediğini söylüyor.
St. Petersburg’da yaşayan Svetlana ise para biriktirerek, Rusya’yı terk etmek istediğini dile getiriyor. Ancak bu kararın hiç de kolay olmadığını ifade eden Svetlana, “Rusya’da ya kendi geleceğinizi tehlikeye atma ya da sokağa çıkanlar tarafından bir korkak muamelesi görme riski gibi korkunç bir seçimle karşı karşıyasınız” diyor.
Olesja Kuznetsova
Deutsche Welle Türkçe