Dünya artık açık açık 3. Dünya savaşında ve maalesef aynı 1. Dünya savaşında olduğu gibi savaş sahasının çoğunluğunu Kürdistan coğrafyası oluşturmaktadır. Bu da Kürdistan’da yıkıcı etkiler oluşturmaktadır. Uluslararası ve bölgesel sömürgeciler farklı farklı hesaplarla Kürdistan topraklarına saldırmaktadırlar. En son cephe olan Rojava savaşında görüldüğü gibi sömürgeciler Kürdistan’da kendi çıkarları için yine Kürt kanı dökmektedirler. Bunlar içinde amacı en vahşi olan hiç kuşkusuz ki Türkiye’dir.
Hasan Işık / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
ABD bölgenin enerji kaynaklarının kontrolü için; Rusya ise
asırlık planı sıcak denizlere inmek ve Ortadoğu’da Batı bloğunu frenlemek için;
İran, ezeli düşmanı İsrail’e kadar bir Şii kemeri oluşturarak İsrail’i
baskılamak ve kendini Ortadoğu’da daha egemen bir güç haline getirmek için
bölgede politika yürütmektedir. Bölgedeki bütün bu güçler kendi çıkarları
doğrultusunda politikalar üretmektedirler. Ancak Türkiye’nin hiçbir stratejik
bir planı yoktur. Türkiye’nin uyguladığı tek politika Kürtleri öldürmektir. Sadece
bunu amaç edinmiştir. Sırf buna alan açabilmek için Erdoğan Rusya ve Amerika
arasında mekik dokumaktadır. Bu savaşta en büyük kaybedenin Türkiye olduğunu
bile bile savaşta ısrar etmesinin tek sebebi devletten sokağa kadar oluşturulan
Kürt nefretidir. Devlet kurulduğu günden itibaren Sevr korkusuyla bölünme
histerisini her geçen gün büyüterek toplumu ve onların seçtikleri iktidarları
günün sonunda Kürt düşmanı yapmıştır.
Toplumun iş, sağlık, hukuk gibi bütün insani kavramlardan
yoksun yaşayıp hala savaş çığırtkanlığı yapanları desteklemesinin altında bu
politikalar yatmaktadır.
Peki, tüm bu politikalar yürütülürken Kürtlerin kanı akarken
Kürt siyaseti ne yapmaktadır. Bu sorunun cevabı maalesef birkaç önemli duruş
dışında kocaman bir HİÇ.
Kuzey Kürdistan’da siyaseti temsil edenler hala Türkiye’yi demokratikleştireceğiz
sloganları ile sabah kapılarına gelecek kayyumları beklemektedirler. Güney
Kürdistan’da ailecilik ve ticari hırslarla işgal edilen onca alanı görmeyip
birbirlerini suçlayan siyasi irade bu ulusa en büyük ihaneti yapmaktadır.
Bu sorumsuz siyasetlerinin sonucu olarak her gün onlarca Kürt
toprağa düşmektedir.
Koca bir ulusun yıllardır haykırdığı ulusal birliğin
kurulmasını sağlayamayan basiretsiz Kürdistan siyasetçileri vicdanlarda ve
tarihte mahkum edileceklerdir. Ama her geçen gün her yaşanan acı Kürtlerin
yüreklerini birleştirmektedir. Siyasetçilerinin
ulusal birliğini sağlayamadığı bu halk “ulusal direnişe” geçtiği gün
kaç siyasetçi Kürt ulusunun yüzüne bakabilecek.