Ana SayfaGIŞTÎSOÇİ’DE GÜVENLİ BÖLGE ÇIKMADI!

SOÇİ’DE GÜVENLİ BÖLGE ÇIKMADI!

Sinan Çiftyürek / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Aynı gün Suriye-Rojava, Kürdistan-Ortadoğu konulu iki konferans yapıldı. Biri Soçi’de Astana üçlü garantör devletlerin diğeri ABD’nin Varşova’da iki gün sürecek “Ortadoğu’da Barış ve Güvenliğin Geleceğine Destek” başlıklı konferans. Soçi’nin gündemi; Suriye ve Rojava Kürdistan’ı, Varşova’nın gündemi ise daha geniş ve hedefinde İran’ı kuşatma, İsrail ile Arap ittifakını genişletme vb. bulunuyor. İkincisi daha yarın da devam edeceği için, sonuçlanan Soçi’ye bakalım.

Soçi’de, Astana sürecinin üçlü garantörü arasında yeni bir zirve yapıldı. Üç ülke başkanları basının karşısına çıkıp açıklama yapıp, soruları yanıtladılar. Yapılan açıklamalarda Soçi zirvesinin öne çıkan sonuçları olarak şunlar görünüyor!

Bir; Soçi’de üç ülke, masada bulunan, Rojava Kürdistan’ında Güvenli Bölge ve İdlib meselesi hakkında kendi önceliklerini dile getirdi. Açıklamaların özeti şudur;

Rusya, sadece Fırat’ın doğusu değil Rojava da Suriye egemenliğine; İran, Suriye’den davetsiz misafirler çıksın; Türkiye, kendi denetiminde ve ÖSO’cuları yerleştireceği Güvenli Bölge dedi! Sonuç bu denklemde Türkiye’nin Güvenli Bölge tezi karşılık bulmadı!

Üçlü garantör ülkenin “Suriye’nin toprak birliği ve siyasi çözüme” ortak vurgunun yapılması dikkat çekti. Üçlü devletin özellikle Türkiye’nin savaş ısrarından  ortak siyasi çözüme evirilmesinde Rusya ve İran’ın, Suriye-Rojava üzerinde yakın pozisyonlarının etkili olduğu görülüyor. Türkiye “benim denetiminde Fırat doğusunda Güvenli Bölge” diye diye sonuçta mecburen Suriye Anayasa Komitesi’nin oluşturulup siyasi çözüm sürecinin başlatılmasını önermek durumunda kaldı. Denilebilir ki Türkiye’nin geldiği yer masanın kenarında etkisiz oyuncu durumuna düşmek oldu! 

İki;  Rusya’nın tutumuna gelince; Soçi başlamadan bir gün önce Rus Dışişleri Sözcüsü Zaharova’nın basın açıklamasında “Fırat’ın doğusunda Güvenli Bölgeye nasıl bakıyorsunuz” ilişkin gelen bir soru üzerine:

“Üçüncü bir ülkenin otoritesiyle hareket eden askeri bir birliğin, egemen bir ülkenin, yani Suriye’nin topraklarındaki varlığına, doğrudan Şam karar vermeli. Bizim temel görüşümüz budur” demesi Türkiye’nin kendi denetiminde Güvenli Bölge tezine kapıları kapattığını net olarak ortaya koymuştu.

Zaten Putin’de zirvede yaptığı açıklamada, “İdlip’ten terörist grupların varlığına artık katlanamayız” deyip Türkiye’ye kendi önceliğinin Fırat’ın doğusu değil İdlib olduğu mesajını net vermiş oldu! Rojava’ya ilişkin ise bir kez daha “Adana Mutabakatı’na” vurgu yaptı ki Erdoğan’da, Putin’in attığı topa daha ilk günden girmekte gecikmemişti. Böylece, Türkiye’nin beklentisi olan Fırat’ın doğusuna Güvenli Bölge için Rusya’nın yeşil ışık yakıp hava sahasını Türk savaş uçaklarına açacağı plan ve beklentisi de suya düşmüş oldu!

Üç; İran’da Güvenli Bölge meselesinde Rusya benzeri net mesajlar verdi. Ruhani “Suriye’nin birliği” vurgusuyla “yabancı güçlerin özellikle Suriye’den izin almadan bulunanlar geri çekilmeli” derken çok net olarak ABD ve Batı koalisyonu ile birlikte Türkiye’ye “Suriye’den çıkın” açık mesajını vermiş oldu.  Ve Ruhani “İster İdlip ister Fırat’ın doğusu olsun tamamıyla Suriye hükümeti denetimine alınsın” beyanı ile “Suriye’de Kürtlerin hakları verilmeli” açıklaması da Rojava meselesinde Suriye’yi adres göstererek Türkiye ile yollarını yine ayırmış oldu!

Dört; Erdoğan, “Anayasa komitesi oluşturulup siyasi çözüme başlanmalı” diyerek ilk kez askeri seçenek yerine siyasi çözümü öne çıkardı. Aylardır meydanlarda, grup toplantılarında “Güvenli Bölge” ısrarını ilk kez bir zirvede teğet geçti yani usulen değindi ama siyasi çözümü öne çıkardı. Erdoğan, “sınırımızda terör koridoruna asla izin vermeyiz” ya da  “900 km sınırımız var. Birincisi, bu sınırda terör koridoru oluşturmasını engelledik. Şimdi malum Fırat doğusu gündemde” dese de devamında “Temennimiz Suriye toprak birliği ile anayasa komitesi kurularak siyasi çözüm süreci başlatılmalı” diyerek nihayet askeri seçenek değil de Suriye’de barış ve istikrar vurgusuyla Anayasa Komitesi’nin oluşturulması ve siyasi çözüme vurgu yaptı!

Özetle Erdoğan, Trump’ın onca zikzakına karşın sonuçta ABD “Batı Koalisyonu denetiminde Güvenli Bölge” deyince ABD’den umudu kesti ve daha çok Astana sürecine sarıldı ama orada da Güvenli Bölge çıkmadı. 14.02.2019

[email protected]

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights