Ana SayfaNIVÎSKARÊNUkrayna-Kırım krizi…

Ukrayna-Kırım krizi…

UKRAYNA/KIRIM KRİZİ VE MUHTEMEL BÖLGESEL SONUÇLARI

 

Batı ile Rusya arasında bir kez daha patlak veren Ukrayna-Kırım krizi nereye evirilir diye herkes kaygı ve merakla bekliyor. Çünkü eğer kriz bir biçimiyle aşılamazsa, savaş Gürcistan başta olmak üzere Karadeniz havzası, Ortadoğu ve özellikle Suriye üzerinde ki kamplaşmaya yeni boyut katabilir. Daha yakından bakılırsa şunları görürüz:

I – Son 20 yılda küresel güçlerinde doğrudan taraf olduğu bölgesel savaşlara harita üzerinde bakın, Yugoslavya hariç ezici çoğunluğunun sözünü ettiğim Mısır-Ukrayna-Çin üçgeninde yaşandığını göreceksiniz. Örneğin son yıllarda kanlı çatışmaların yaşandığı Afganistan, Irak, Gürcistan, Suriye, Ukrayna, Ermenistan- Azerbaycan… vb aynı üçgende. Başka bir belirleme ile küresel emperyal merkezlerin 21. yüzyılda hegemonya için kavga alanları, Ukrayna-Suriye-Mısır hattının doğusu oluşturuyor. Yani 1990’lı yıllardan bu yana yaşanan savaşlar, Balkanları saymazsak esas Doğu Avrupa ve Batı-Orta Asya diyebileceğimiz Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu üzerinde yaşanıyor. Ancak Güneydoğu Asya yani Pasifikte de başta ABD ile Çin arasında olmak üzere suların bir süreden beri ısındığı, el ense çekilerek karşılıklı güç yığınağının yapıldığı biliniyor. Neden Asya ya da Avrasya üzerinde birden fazla alanda mevzi savaşlar devam ediyor? ABD küresel egemenlik yarışında neden Afganistan, Irak, Libya, Ukrayna’yı da içeren harita üzerinde askeri ve siyasi denetim hedefliyor? ABD ve AB Gürcistan, Irak, Afganistan’da mevzi kaybetmesine rağmen neden dönüp dolaşıp buralarda ısrar ediyor? Soruları çoğaltmak mümkün.

Çünkü dünya enerji kaynaklarının %70’i ve dünya nüfusunun da yarıdan çoğunluğunu kapsıyor Avrasya! Dikkat edilirse, ABD ve Almanya-Fransa ağırlıklı AB esas bu alanlarda egemenlik peşinde koşuyorlar. Hatta işbirlikçileri eliyle bunu başaramadıkları yerlerde ise, Afganistan, Irak ve Libya olduğu gibi doğrudan askeri işgallerle egemenlik kurmak istiyorlar.

Çünkü “Avrasya üzerinde egemenlik kurmayı içeren stratejik plan; ABD için 1945-1990’lı yılları içeren ‘soğuk savaş’ döneminden daha önemlidir. Pentagon, kapsayacağı zaman süresinin ve mali boyutun ‘soğuk savaş’ yıllarından daha fazlasını içereceğini bilerek planı oluşturdu. Çünkü ABD emperyalizmi için Avrasya üzerinde egemenlik kurabilmek ‘soğuk savaş’ döneminden ‘başarılı çıkmak’tan daha önemlidir.” (Emperyalizmin Avrasya Stratejisi Ortadoğu ve Kürdistan sf; 34, S. Çiftyürek, Gün yay.)

ABD’nin 21. yüzyılda küresel egemenlik hesapları Asya üzerindeydi ancak evdeki hesap çarşıya uymadı, yani Asya üzerinde egemenlik kurma stratejisi ölü doğacaktı, doğdu da! Daha ilk günden ölü doğacağını şöyle belirtmiştim: “ABD stratejisi ölü doğmuştur. Öncelikle düşünsel ya da planlama aşamasında ölü doğmuştur. Sonra pratikte bunun kanıtlanmasına geldi” Afganistan, Irak ve Kafkasya’da! (a.g.e sf; 93)

 

II – Ukrayna Avrupa ile Asya’yı buluşturan alanlardan biri olmanın yanı sıra Karadeniz’in önemli ülkelerinden biridir. Rus dilinde sınır ülkesi olarak da anılan Ukrayna, Batılılar Rusya’yı istikrarsızlaştırma alanlarının başında gördüklerinden Ukrayna üzerinde kavga hep var olagelmiştir. Öyle ki Ukrayna bugün, Batı (ABD ve AB) için Rusya’yı önce durdurmak sonra parçalamanın ilk alanlarından biriyken, Rus emperyalizmi için ise, Batıya açılım kapısı olmasının yanı sıra stratejik derinliğinin Batı boyutunu oluşturur. Özellikle Ukrayna ve Kırım’sız bir Rusya, Karadeniz’de etkisiz bir Rusya demektir. Tam da bu nedenle, ABD ve AB, Ukrayna’yı düşürürlerse yani Rus hegemonyasının dışına çıkartılırsa Rusya’nın “çözülüşünü hızlandırırız” diye hesaplıyorlar. Dolaysıyla Batı bloğu, dün Afganistan, Tacikistan, Gürcistan, Irak üzerinden yapmak istediğini bugün Suriye, Ukrayna’da yapmak istiyor. Yani hesap aynı, strateji aynı strateji!

Rusya’yı, Batı ve Güney’den çevreleyip parçalamak, ABD’nin Avrasya üzerinde egemenlik kurma stratejisinin temel ayaklarından biridir. Ancak ABD ne zaman ki Rusya’yı kuşatmaya yöneldi ve ne zamanki bunu Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan, Tacikistan, Afganistan üzerinden denedi, Rusya’nın yanıtı gecikmedi, ABD bir biçimiyle geri püskürtüldü.

 

III – Ukrayna’da neler oldu, oluyor? Hatırlanacaktır SSCB yıkıldıktan sonra diğer cumhuriyetler gibi Ukrayna’da bağımsızlığını ilan etti. Batı’nın hedefinde öncelikle Doğu Avrupa ve Baltık ülkeleri bulunurken, ikinci sırada ise, Ukrayna, Gürcistan ve Orta Asya cumhuriyetleri bulunuyordu ki buralarda da “turuncu”, “gül” devrimleriyle ABD ve AB’nin arkasında durduğu muhalefet örgütlenecekti.

“Turuncu devrimi” ile 2005 yılında Ukrayna’da Batı yanlısı iktidar kuruldu. Rusya’nın desteklediği güçler muhalefete düşmüştü ama pes etmediler ve ilk genel seçimlerde (2010’da) Rus yanlısı blok seçimin galibi oldu. Yanukoviç devlet başkanı olmuş ve Rus yanlısı hükümet kurulmuştu. Devlet başkanı Yanukoviç’in liderliğindeki hükümet, AB ile müzakereye zaten istekli değil ki AB’nin ortaklık müzakereleri için öne sürdüğü Yula Timoşenko’nun “hapisten çıkartılmasını” reddedip Rusya ile gümrük birliğine yönelince ABD, AB ve destekledikleri muhalefet harekete geçti, daha doğrusu harekete geçirildi, sokakta kan döküldü.

Patlak veren siyasi krizi çözmek için Polonya, Fransa, Almanya ve Rusya temsilcilerinin gözetiminde; “Yanukoviç yönetimi ile muhalefet arasında anlaşma imzalandı. Anlaşma uyarınca Mayıs ayında yapılacak genel seçime kadar muhalefetinde katılacağı geçiş hükümeti kurulmasına karar verildi. Bunun üzerine Yanukoviç, Berkut birliklerini (özel polis birlikleri) Kiev’den çekti”. Ancak arabulucu olan Batı ve destelediği muhalefet sözünde durmadı, geçiş hükümeti denetiminde seçimle yeni iktidarı belirlemek yerine darbe ile iktidarı aldı. Bunun üzerene devlet başkanı Yanukoviç Ukrayna’dan kaçınca, AB çokça lafını ettiği seçimle gelme meşrutiyetini aramadan alelacele yeni hükümete 20 milyar avroluk bir “yardım paketi” açarak destek vermesi ikiyüzlülüğü açısından ilginç olacaktı.

 

IV – AB, ABD ve destekledikleri Ukrayna muhalefeti imza koydukları anlaşmaya sadık kalmayıp darbeye yönelince ve önemlisi darbe ile iktidara gelen yeni Ukrayna hükümeti ilk elden; Rusların dil ve kültürlerine dönük kısıtlamalar getirmesi, “Rusçayı yasaklayacağız” beyanları, Putin’e kullanabileceği iyi bir kartı kendi elleriyle sundular. Putin’de sunulan altın fırsatı kullanmakta gecikmedi ve hamle yaparak Kırım ilhakıyla yanıt verdi. Batı’yı da oynadığı oyunu gözden geçirmeye çağırdı ve bekliyor!

Hatırlanacaktır, ABD 11 Eylül 2001 saldırısını bahane ederek “önleyici vuruş” ya da “ABD çıkarları için meşruluk aranmayacak” yaklaşımıyla nasıl ki binlerce km uzaklarda askeri işgallere giriştiyse; Rus emperyalizmi de “Rus vatandaşlarını koruyorum” bahanesi ile eski Sovyet coğrafyasında egemenliğini sürdürmede ısrar ediyor. Dahası Rusya sıcak denizlere Suriye, Irak, Mısır, Kıbrıs, Hindistan ve hatta İsrail üzerinden inme hesabını yaparken; ABD ve AB’nin, Rusya’yı Karadeniz’de bile küçük bir alana sıkıştırarak Kuzey’e çekilmeye ve yeni bir parçalanmayla yüz yüze bırakmaya dönük adımlarını kabul etmedi, etmiyor da! Çünkü Kırım dâhil Ukrayna’nın Batı denetimine geçmesi demek, Rusya’nın Karadeniz’de de küçük bir alana sıkıştırılması demektir ki Rus emperyalizmi uzak diyarlarda sıcak denizlere inmeyi planlarken Karadeniz’de küçücük bir kıyı şeridine sıkıştırılmaya hayır dedi ve Kırım ilhakıyla da pratikte yanıt verdi. Rusya, Karadeniz’de daha öncede Gürcistan’dan ayrılmaya yönlendirdiği Abhazya’nın bağımsızlığını tanımakla Karadeniz’de manevra alanını genişletmişti, şimdi bunu Kırım adımı ile pekiştiriyor.

AB ve ABD’nin nasıl ki her derde deva “insan hakları, demokrasi” ya da “önleyici vuruş” gerekçeleri varsa; Rusya’nın kendine göre gerekçesi hazır: Eski SSCB topraklarındaki Rus kökenli 30 milyon “soydaşlarımın hakları” kartını elinde tutuyor ve “soydaşlarının” bulunduğu yerlerde Rus pasaportu dağıtarak da kendince “önleyici tedbir” aldığı biliniyor.

Rusya “vatandaşlarımı koruyorum” gerekçesiyle Baltık, Orta Asya ve Kafkasya’da birçok eski Sovyet cumhuriyetine askeri müdahale de bulunmuştu. Rusya 2006 yılında Moldova’dan ayrılmak isteyen Transdinyester’in yanında yer almış ve askeri müdahalede bulunmuştu. 2008 yılında ise bu kez Gürcistan’dan ayrılmalarını teşvik ettiği Abhazya ve Güney Osetya’yı desteklemiş ve hatta Gürcistan’a askeri müdahalede bulunmuştu. Son olarak Kırım buna eklendi ve Kırım ile birlikte Karadeniz havzasında şimdi Rusya’nın denetiminde üç yeni cumhuriyet bulunmakta! Bu arada ekleyelim: Rusya’nın önünde Batı’ya karşı kullanabileceği örnekleri de hazır: Karadağ ve Kosova!

V – Kırım Meclisi’nin; Rusya’ya katılma (Rus iktidarının da bunu anında onaylaması), Rus para birimi Rubleye geçiş ve Ukrayna savunma gücünün feshedilmesi gibi kararlarıyla Kırım’da ok yaydan çıktı mı yani artık geriye dönüş yok mu? Yoksa Rus emperyalizmi Ukrayna’nın önemi nedeniyle öncelikle Kırım’ı ilhak etti ama eğer Batı, Ukrayna’da Rus çıkarlarını gözeten adımlar atarsa, Rusya geri adım atar mı? Yanıtı birçok açıdan zor olmakla birlikte ben atabileceği kanaatindeyim!

ABD ve AB, Kırımı vermekle Ukrayna’yı “kurtarırsa buna razı olabilir ama Rusya, Kırım’ı almakla yetinemez, ilk elden Kırım’ı ilhak etmesi Rusya’nın sadece “önleyici vuruşu” gibi duruyor. Kırım ilhakını, Rusya hem Karadeniz’de sıkıştırılmayı kabul etmeyeceğini gösterdi ve hem de Ukrayna’nın tümüne karşı elinde sağlam bir kart olarak tutacak. Ayrıca şunu da ekleyelim; Rusya’nın Kırım adımına rağmen Batı uzlaşmaya yanaşmayıp Ukrayna’nın Rus ekseninden kopartılmasında ısrar ederse, Rusya sadece Kafkasya’da değil özellikle de İran üzerinden Ortadoğu başta olmak üzere Batıya yeni faturalar çıkartabilir.

 

VI – Ukrayna/Kırım Krizinin Muhtemel Bölgesel sonuçları

 

* 21. yüzyılda Asya üzerinde devam eden kavganın esas olarak enerji kavgası olması nedeniyle, Ukrayna krizi Kafkasya, Ortadoğu ve özelde de Güney Kürdistan hükümetini ilgilendiriyor, çünkü sonuçları kendisini olumlu ya da olumsuz etkileyebilir. Etkiler çünkü AB, bir biçimiyle Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmak istiyor ve Ukrayna meselesi bu açıdan önemli. Eğer Ukrayna Batı eksenine çekilirse yani Rusya’nın Ukrayna üzerinden AB’ye açılan enerji koridoru tıkanırsa, bu hem AB’yi ve hem de Rusya’yı yeni arayışlara iter. Örneğin AB ve özellikle ABD Güney Kürdistan petrol ve doğalgazının Türkiye üzerinden Batıya taşınmasına yeşil ışık yakar mı? Yakarsa Rusya buna hangi adımla yanıt verir? Rusya ve İran ikilisinin Kürtlere çıkaracağı fatura neler olabilir? Yanıtı şimdiden belli olmayan sorular!

 

*Aynı gelişme Azerbaycan enerji kaynaklarının küresel piyasalara taşınması ve iktidar yapısını nasıl etkiler? Dahası bu gelişmeler Dağlık Karabağ merkezli Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerini nasıl etkileyecek? Eğer Azerbaycan, Rusya politikasından ayrı yönelimlere girerse, Karadağ üzerinden Ermenistan-Azerbaycan savaşın yeniden alevlenmesine yol açar mı?

 

* Ukrayna ve Kırım krizi derinleşirse, Ortadoğu’yu özellikle Suriye rejimine yansıması ne olur?

ABD ve AB, Ukrayna’ya yoğunlaşırken, Suriye’de BAAS rejimi nefes mi alır yoksa Ukrayna’dan Suriye’ye farklı cephelerden bölgesel hesaplaşmalar daha da derinleşir mi? Tarafların pozisyonunu belirleyen veriler bölgesel çatışmaların derinleşeceğine işaret ediyor! Kısacası yerinden oynatılan bir taş, Karadeniz havzasında hatta Ortadoğu’da yeni gelişmeleri tetikleyebilir.

 

* Mısır, İsrail, Suriye başta olmak üzere izlediği bölge politikaları nedeniyle ABD ile ilişkileri gerilen Erdoğan ve AKP hükümetinin Ukrayna/Kırım krizi sayesinde bozulan ilişkileri düzeltme fırsatı verir mi? Ukrayna krizinde, Türkiye’nin Karadeniz’deki pozisyonu nedeniyle ABD ve Batı nezdinde öneminin artacağı ve bunun Erdoğan’ın elini güçlendireceği söylenebilir. Fakat enerji bağımlılığı başta olmak üzere birçok nedenle AKP hükümeti Suriye benzeri bir politikayı Ukrayna ve Kırım meselesinde Ruslara karşı izlemeyecektir. Ayrıca, Türk devletinin Kürdistan meselesi gibi dev bir meselesi varken ve Ruslar da Kürt kartını Batı Kürdistan üzerinden açmışken, Türk hükümeti “ne şiş yansın ne kebap” misali bir politika izleyecektir, şu ana kadar yaptığı da bu.

 

Sonuç olarak;

Rusya, Kırım meselesinde Batı’nın tüm basıncına rağmen geri adım atmazsa bu savaşa yol açar mı? Hayır! Bölgesel savaşlar sürecek ama küresel bir savaşa bürünmez. Bunu ne ABD ve AB göze alır çünkü karşılarında Libya, Irak değil dünyanın ikinci nükleer gücü Rusya bulunuyor ne de Rusya küresel bir savaşı göze alamaz.

ABD ve özellikle AB’nin Rusya’ya karşı kullanabileceği “uluslar arası hukuk, demokrasi” kartı da Ukrayna ve Kırım meselesinde pek işe yaramayacak. Yaramaz çünkü birincisi; Ukrayna’da seçimle gelmiş hükümetin darbe ile devrilmesinin arkasında AB ülkeleri durdu, anlaşmaya uymayan onlardı ve bu biliniyor. İkincisi; binlerce km uzaklardan gelip Afganistan, Irak, Libya’da askeri işgallere girişen ABD ve bunu destekleyen AB kalkıp bugün Rusya’ya karşı “uluslar arası hukuk ve Ukrayna’nın bağımsızlığından” dem vuramaz, vururlarsa da etkili karşılık bulamazlar.

Bitirirken şunu ekleyim; Ukrayna’da ne Rus yanlısı hükümet ne de Batı yanlısı muhalefet demokrat, ilerici değil! Biri Doğu diğeri Batı emperyalizmin işbirlikçileridir. Dolaysıyla komünistler için birine karşı diğerini desteklemek söz konusu olamaz. Nasıl ki ABD ve Fransa merkezli AB’nin askeri işgallerine hayır diyorsak, Rusya’nın “arka bahçem” dediği coğrafyalarda ki askeri işgallerine de “hayır” diyelim.

24.03.2014

[email protected]

 

 

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights