Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Türkiye’de her bireyin her grubun her siyasi partinin, her iktidarın kendine münhasır güvenlik anlayışı vardır.
Birleştikleri ortak payda “söz konusu vatansa gerisi teferruat”tır. Söz konusu vatansa Roma’yı da Viyana’yı da yakarlar. Başka ülkelerin güvenliği bir şey ifade etmez.
Komşularına duyulan geleneksel güvensizlik özellikle Rusya, Yunanistan ve İran; siyasal İslam tehlikesi, Kürt sorununun demokratik bir yöntemle çözülememesi, Kıbrıs sorunu, sınırı aşan nehirler Fırat ve Dicle su sorunu vb sorunlar ülkede hep bir “güvenlik” sorunu oluşturmuştur.
Üç kıtada toprak sahibi olan Osmanlı Devletinden bu ülkeye miras kalan bu küçük toprak parçasını kaybetmekten korkan zihniyet ülke “güvenliğini” ülke sınırları dışında sağlamaya, sahip olduğu ve iliklerine kadar hissettiği sorunlarını çözmekten korkarak “güvenlikçi” politikalarla baskılıyor ve sümen altı ediyor.
Ülkenin kara sınırlarını hendeklerle, beton bariyerlerle, dikenli ve jiletli tellerle, mayın tarlalarıyla sağlamaya çalıştıkları yetmezmiş gibi bir de sınırlarının dışında başka ülkelerin topraklarında “güvenlik” önlemleri alıyorlar.
“Yurtta sulh cihanda sulh” ülkenin içeride ve dışarıda uyması gereken barış stratejisi yerini içeride ve dışarıda güvenlikçi politikalara bırakmıştır.
ABD’nin ardından yurtdışında en fazla asker bulunduran ikinci ülkedir.
İç siyasette siyasi kavga ve çekişmelerle ve halkın iradesiyle seçilen belediye başkanlıklarına kayyum atayarak iç barışı ve dış barışı zedelemektedir.
NATO üyesi olan Türkiye’nin “güvenliği” Batı savunma sisteminin garantörlüğü ve güvencesi altındadır.
AB ve NATO üyesi ülkelerde Rusya yanlısı olan partiler 0/0 30 oy alıyorlar. Doğu Perinçek’in Çin ve Rusya yanlısı Vatan Partisi de bu partilerden biridir.
Vatan partisini ziyaret eden Çin Komünist Partisi heyetini kabul eden Doğu Perinçek yaptığı konuşmada “Türkiye’nin güvenliği Çin’den, Çin’in güvenliği Türkiye’den başlar” diyor.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde 2-3 muhtarlık alarak surlarda gedik açtığını ifade eden siyasetin etkisiz elemanı Doğu Perinçek’in uzak öngörüsü, İstanbul-Pekin arası uçakla 6370 km uçuş mesafesinde ülke güvenliğini sağlamış bulunmaktadır.
Birileri Doğu Perinçek’e Çin’in Uygur Türklerine yaptıklarını hatırlatması gerek, ne kadar Uygur Türklerine yapılan zulmü kabul etmese de.
İçeride ve dışarıda güvenlikçi politikalar izleyen RT Erdoğan AKP’nin Kızılcahamam kampında “Türkiye’nin geleceği daha fazla demokrasi ve özgürlüktedir” diyor. Akabinde “Güvenlikte yumuşama olmaz” diyor. İşte iktidarın demokrasi ve özgürlük anlayışının özeti.
İktidarın dün ve bugün Kürtlere reva gördüğü kayyum ve zindan politikalarını bir anda unutarak “Bu ülkede Kürtler bir dönem uygulanan yanlış politikalar neticesinde ötelenmişlerdir. Hepsiyle biz kucaklaştık” diyor. İktidar ya kocaman bir yanılgı içerisindedir ya da Kürtleri balık hafızalı sanıyor. Ülkede Sevr sendromundan kurtulamayan iktidarlar Kürtleri bölünme paranoyasıyla “güvenlikçi” politikalarla zapturapt altında tutmaya çalışıyorlar.
Türkiye’nin güvenliği halkları, inançları, dilleri, kültürleri zorla, baskıyla, şiddetle bir arada tutmakla, yayılmacı politikalar izlemekle değil barış, demokrasi, insan haklarına saygı ve komşu ülkelerin sınırlarını ihlal etmemek ile sağlanır.