Ana SayfaGIŞTÎKIBRIS’TA SEÇİM ÖNCESİ NE İSE SONRASINDA DA ONU YAPACAKLAR

KIBRIS’TA SEÇİM ÖNCESİ NE İSE SONRASINDA DA ONU YAPACAKLAR

Kürdistan’da HDP’li belediyelere yaptıkları gibi bol bol baklava yiyip elhamdülillah diyecekler(!)

Fevzi Kartal / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Her yerde maceracılık politikaları iktidar ve devlet ikilisi katında uygulandığı gibi Kıbrıs’ta da HDP’ye yapılanlar yapılıyor Kuzey Kıbrıslı muhaliflere. Bu muhalifler Rum kesimi de dahil bir federatif yapıya dayanan tek Kıbrıs istiyorlar. Kuzey Kıbrıs 300 bin nüfusa sahip. Kıbrıs Rum kesiminin nüfusu 1 milyon 189 bin. Kuzey Kıbrıs’ta önemli bahçecilik, hayvancılık ve ekonomik – ticari yerler, turizm kolonileri şeklinde İngilizlerin elinde. Irkçı değilsek; halkların kardeşliği ve barış içerisinde bir arada yaşamasından yana isek, neden “tek” “tek”? Hele de Avrupa Birliği’ne üye olmak isteniyorsa.

1974 Kıbrıs işgalinden bu yana Türkiye devlet erki her seçimde müdahale edip Kuzey Kıbrıslı anti tekçi muhalefeti dizayn etmiştir ve yönlendirmiştir ve de bu nedenle demokratik olmayan seçimlere imza atmıştır, ama nereye kadar? Son gelinen aşamada halkın iradesine her defasında müdahale,  muhalefetin “yeter artık!” diyerek korku duvarlarını aşma aşamasına getirmiştir, tıpkı etki tepkiyi yaratır misali.  Kuzey Kıbrıs’ta 1974’ten bu yana dışarıdan müdahalesiz bir seçim yoktur. Her yerde olduğu gibi Bahçeli efelenmesi “baş gövdeden ayrıla”.

Bay Bahçeli her halde çok kelle paça yiyor(!)

Konumuz değil ama belki değinmede fayda vardır ki, dünya sağlık araştırmalarına göre “en çok et yiyenler saldırganlaşıyormuş ve de haftada bir iki defa kırmızı et 120 gramı her defasında geçirmemek gerekiyor”(muş) “çünkü fazlasını vücut sindirmeden dışarı yolluyor”(muş).” Protein ihtiyacını balık, hayvansal ürünler, yumurta ve yeşil fasulye gibi sebzelerle haletmek yeterlidir”. En iyisini Hindistan’da Budistler yapıyor et yememekle. Bay Bahçeli’ye az et yemeyi öneriyorum(!) bir vatandaş olarak…

1974 Kıbrıs işgalinden sonra Kuzey Kıbrıs’ın demografik yapısı Türkiye’den getirilenler sayesinde değiştirilmeye çalışılmıştır  çünkü yerli Türk Kıbrıslılar Adanın bölünmesini hoş karşılamamışlardır ve de Türkiye’nin “Ana vatan Yavru vatan” müdahaleciliğine hoş bakmamışlardır. Üvey evlat muamelesı yerli Kıbrıslıları hoşnut etmemiş ve çareyi bazıları İngiltere’ye iltica edip yerleşmede bulmuştur özellikle 1990’lardan sonra Türkiye’den gidenlerde Kıbrıs’ta kalmayarak Londra’ya yerleşmişlerdir.

Londra’ya en az üç defa gittiğimde Kıbrıslı yerlilerle ve Türkiye’den Kıbrıs’a, Kıbrıs’tan Londra’ya yerleşenler yakasını silkiyorlar Türkiye’nin işgalci davranışlarından ve subayların tavırlarından. “Parasıyla aldıkları eşya ve yiyeceklerin parasını vermiyorlar, beleşçilik yapıyorlar, kadın ve kızlarımızı rahatsız ediyorlar ve de bizleri bir çeşit Rum gibi görüyorlar, hatta sanki kadınlarımızı fahişe olarak görüyorlar. İyi ki kaçıp gelip Londra’ya yerleştik”.

Güney Kıbrıslılar olsun Kuzey Kıbrıslılar olsun çoğunluğu adanın bölünmesinden yana değiller çünkü ekmek tekneleri ellerinden alınmış. Rum ve Türk milliyetçiliği ve ırkçılığı her iki kesimi de rahatsız etmiş ve Kıbrıs’taki kavgalar bu milliyetçiler arasında yaşanmış. 1958’lerden itibaren Rum ve Türk emekçileri birlikte aynı sendikada örgütleniyor ve birlikte bir mayıs alanına çıkıyorlardı. Bu birlikteliği hazmedemeyen ırkçı ve milliyetçiler Fazıl Küçük’ün kışkırtması ile komünistlere saldırdılar. Daha sonraları ırkçı Türklerin kurduğu Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)’nin saldırı başlangıcı ile birlikte birçok ilerici Türklere saldırılar yapıp bazılarını öldürdüler. Rum ve Türk halklarının birlikte mücadelesini savunan gazeteci Fadıl Önder’i öldürdüler vb gibi. Daha sonraları TC’nin kışkırtması ile Rauf Dektaş’ın katılımı ile Org. Salih Coşkun, Tüm. Gen. Danış Karabelen, Binbaşı İsmail Tansu ve Alpaslan Türkeş’lerin başkanlığında Antalya ve Akara Zir köyü yakılarında 5000 “mücahit” yetiştirilir ve Kıbrıs’a yollanır sonrası savaş ve adanın ikiye bölünmesine yavaş yavaş gidilir. Başta Türk ırkçılığı olmak üzere adayı sefil yavru durumuna getiren bu politikalar olmuştur.

Rum kesiminde de EOKA denilen Rum ırkçılığı ve milliyetçiliği Rum kesiminden ilerici insanları öldürüyordu. Çünkü Rum ilericileri de Rum ve Türk halklarının birlikteliğinden, dostluğundan, komşuluğundan ve kardeşliğinden yana idiler. Bu dayanışma ve barış zinciri her iki kesimin ırkçılarını tedirgin ediyordu.

TMT Türk ilericilerini katlediyordu. Yıllar geçe geçe gerçekler öğrenildi, ki asıl yanlışları yapanın TC olduğu ortaya çıkıyor yavaş yavaş. Her iki terör örgütünün politikaları ve TC’nin terör örgütünden birisini ta başından palazlandırması adanın bu gün bu hale gelmesine neden oldu. Birçok insan öldü ve mağdur oldu. Su yatağını bulur misali bugün adada birleşme yoluna gidiyor çünkü başka çıkar yol yok, Erdoğan- Bahçeli tekçiliğine rağmen. Eninde sonunda adada birleşme sağlanacaktır.

Her türlü dışarıdan müdahalelere rağmen, Erdoğan Bahçeli müdahaleciliği, seçmenlere para dağıtma ve her türlü entrikalar şimdilik Kıbrıs’ta az bir farkla Birleşik Bağımsız  Kıbrıs Federasyonu yanlıları seçimi kazanmamış oldular. Bu vizyonsuz ve evrensel değerlerden yoksun Erdoğan-Bahçeli ikilisi yanlıları kesinlikle Kıbrıs’ın geleceğini ileri bir aşamaya taşıyamayacaklar ki, görünen köy kılavuz istemez. 20 10 2020

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights