Ana SayfaÇAND HUNERKIPIR KIPIR, NEŞE DOLU “DELİ KADIN”: AYŞEN GRUDA*

KIPIR KIPIR, NEŞE DOLU “DELİ KADIN”: AYŞEN GRUDA*

Dünyanın en komik, en fırlama, en zeki kadınlarından, kendisini çirkin görenlere inat güldürdükçe güzelleşen biriydi, o bizim çirkin krallarımızın yanı başında duran çirkin kraliçelerimizdendi.

TEMEL DEMİRER / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

KIPIR KIPIR, NEŞE DOLU “DELİ KADIN”: AYŞEN GRUDA*

“Ben şunu söylüyorum

sevgi her şeyin ilacıdır.

Sevgi kardeşliktir.”[1]

“Domates güzelimiz, Vecihi’nin biricik aşkı Fikret’i, ‘Süt Kardeşler’in Emine’si, ‘Çiçek Abbas’ın Şükriye’si, ‘Çöpçüler Kralı’nın Hacer’i, ‘Hababam Sınıfı’nın Ayşe’si, ‘Tosun Paşa’nın Zekiye’si, ‘Bizim Aile’nin Feride Abla’sı, ‘Namuslu’nun Naciye’si, Nahide Şerbet’imiz, iki gözümüzün çiçeği, kuyruklu yıldızımız gitti…

Dünyanın en komik, en fırlama, en zeki kadınlarından, kendisini çirkin görenlere inat güldürdükçe güzelleşen biriydi, o bizim çirkin krallarımızın yanı başında duran çirkin kraliçelerimizdendi.

Tuhaf bir havası, serin bir hâli, bu memleketin starlarında pek rastlanmayan bir sadeliği vardı…

Dişi Şarlo olduğunu kendi kendine keşfediyordu…

Demeç düşkünü olduğundan değil, güçlü, korkusuz, lakin aynaya bakınca kendini memleketine üzülen bir insan olarak gördüğünden konuşuyordu…

‘Büyük rollerde gözüm yok, ben küçük küçük rolleri daha çok severim. Bazı roller vardır, küçüktür, parsayı toplar gidersin’ demişti. Ne kadar doğruymuş, en büyük parçayı koparıp gitti.”[2]

* * * * *

22 Ağustos 1944’de İstanbul Yeşilköy’de Ayşen Erman adıyla dünyaya geldi. Lisede iken babasını kaybedince geçim sıkıntısı nedeniyle okulu bırakıp çalışmaya başladı.

Çocuk yaştan itibaren oyunculuğa ilgisi olan Gruda, Tevfik Bilge’nin turne tiyatrosunda profesyonel oyunculuğa başladı. İlk rolü 1962’de ‘Kongre Eğleniyor’ adlı vodvilde küçük bir hizmetçi rolü idi.

1977 yılında 16 senelik tiyatro hayatından sonra televizyonda bir eğlence programı içinde yayınlanan skeçte canlandırdığı “Domates Güzeli Nahide Şerbet” karakterinden sonra herkes tarafından tanındı.

Ankara Meydan Sahnesi’nde tiyatro oyuncusu Yılmaz Gruda ile tanışıp evlendi ve Elvan adını verdikleri bir çocukları oldu.

‘Ah Evlendim Vah Evlenemedim’, ‘Bizim Sınıf’, ‘Papaz Kaçtı’, ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’ ve ‘Dün Gece Yolda Giderken Çok Tuhaf Bir Şey Oldu’ adlı tiyatro oyunlarının yanı sıra ‘Mum Söndü’, ‘Deve Kuşu Kabare’, ‘Hababam Sınıfı Müzikali’, ‘Yedi Kocalı Hürmüz’ müzikallerinde de rol aldı.

Adile Naşit’le birlikte, Ertem Eğilmez filmlerinin çekirdek kadrosunda yer alan sanatçı, Yeşilçam’ın unutulmaz isimleriyle birlikte onlarca filmde oynadı.

1974’de Hababam Sınıfı filminde küçük bir rolle başlayan sinema kariyerinde pek çok filmde yer aldı.

Yeşilçam’ın sevilen komedi filmlerinde Şener Şen, Kemal Sunal ve İlyas Salman gibi oyuncularla birlikte çalıştı.

Gruda, 2006’da Sadri Alışık Ödülleri’nde ve 2010’da Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” ödüllerine, 2012’de İstanbul Film Festivali’nde ise “Onur Ödülü”ne layık görüldü.

* * * * *

‘Hababam Sınıfı’da hem öğrenci, hem öğretmen rolünde oynamıştı; 70’erdeki ‘Habam Sınıfı’ fotoğraflarındaydı; ‘Çöpçüler Kralı’ndaki Hacer’di; ‘Bizim Aile’nin Feride Abla’sı ve “Kendimi intihar ediciiimm…” repliğini hafızamıza kazıyandı…

Bir röportajında bahsetmişti: Yeşilköylüymüş, çocukluğunda komşuları Ermeni madamların taklidini yaparak, doğal komedi yeteneğini ilk kez ailesine sergilemişti.

Sinemasının kıymetlisiydi; hem güldürebilen, hem ağlatabilen, oyunculuk yeteneği için söyleyecek söz bulunamayandı.

Mesleğine bağlı, özverili ve mütevazı insandı; Yeşilçam’ın emektarlarından, taçsız kraliçelerindendi…

Sinemada işini en iyi yapan aktristlerdendi; “esas kızı” oynayan aktrislerin yüzde sekseninden daha iyi oyunculuğu vardı.

Tabiri caiz ise, İspanyol sinemasının Rossy de Palma’sı varsa, bizde de Ayşen Gruda vardı.

Kemal Sunal’ın kadın(casıdır); dişi İlyas Salman’dır veya tam tersi…

* * * * *

“Ayşen Gruda’nın da bulunduğu Yeşilçam dünyası sanatçıları 1960’larda tiyatro ile sinemanın iç içe durduğu geçiş dönemine ait zamanı bize hatırlatıyor…

1960’larda kariyerine başlayan Ayşen Gruda 1970’lerin ikinci yarısında adını duyurmaya başlıyor, önce sahnelerde ve sonra da ekranlarda. Türk sineması izleyicisinin kalbini kazanıyor, o da iyi bir karakter olarak: Fakir kız, hizmetçi rolleri; ama iyi kalpli ve yardım sever biri olarak seviliyor. Türk sineması o günlerde şiddet filmleri değil, komedi filmleri ile seyirci topluyor: Politik mizah ve sosyal haksızlıklar, halka aşılanan konular arasında; ve halk da bunlardan hoşlanmakta o zamanlar. Kalpleri temiz karakter, fakir veya zengin karakterler acımasız karakterlere nazaran daha çok ilgi çekiyor ve seviliyor; oyunlarda ve filmlerde anlatılan ahlâki değerlerde, para mutluluk ve saadet vermiyor insanlara. Herkes para kazanmaya çalışıyor tabii; ama bu hırstan değil, mecburiyetten. Ve zaten, ahlâklı ve temiz kalpli olanlara bu para bir şekilde bahşediliyor”du.[3]

Bu rollerle kalpleri fetheden bir karakter Ayşen Gruda, “Domates Güzeli”[4] tanımının da ötesine “Mizah Kraliçesi”dir…

Süper gözleri vardı; kocaman kocaman; bir de ses tonu vardı ki kulaklara çarpan; her şeyiyle çok orijinal bir kadındı…

Saf yetenekti; “çirkin”lerin en güzeliydi.

‘Mum Söndü’, ‘Deve Kuşu Kabare’, ‘Hababam Sınıfı Müzikali’, ‘Yedi Kocalı Hürmüz’ gibi kabare ve müzikallerde yer alıp; tiyatro yanında birçok televizyon programında ve dizilerde oyunculuk yapan Ayşen Gruda, ‘Tosun Paşa’, ‘Süt Kardeşler’, ‘Sabanoğlu Şaban’, ‘Hababan Sınıfı’, ‘Neşeli Günler” ve daha onlarca klasikleşmiş filmde oynadı.[5]

2007’deki ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’nda performansıyla hayran bırakıp; bir çok tiyatro oyununda da rol aldı.[6]

6 Edebiyat A, nam-ı diğer ‘Hababam Sınıfı’nda Kemal Sunal’ın 7 talihlisinden biri olduğu Ayşe karakterini canlandıran, kısacık saçlarıyla harikulade kadındı.

Bigudi ve cilt maskesidir Ayşen Gruda; ‘Çiçek Abbas’taki rolü de hâlâ unutul(a)maz.

Yeşilçam filmlerinin, altın jenerasyonunun oyuncularındandı; hiç oynuyor gibi görünmeyen muhteşem oyuncuydu. Rol yapmıyor sanki gerçekten öyle bir karakter varmış gibi hissettiriyordu.

Kıpır kıpır neşe dolu, espritüel ve sözünün eri güçlü kadındı; her şeyden öte iyi biriydi.

Tribünlere oynamayı sevmeyen, komplekssiz bir insandı.

“Halkın sevgilisiydi. Usta oyunculuğu bir yana, iyi bir insandı. Çalışkandı. Yapmacıksızdı. Olduğu gibiydi. Özgündü. Kendiydi. Sevgi doluydu. Şefkatliydi. Saygılıydı. En büyük sevgisi ve saygısı seyircisineydi… Sözünü hiç sakınmazdı. Eleştirilerinde taşı gediğine oturturdu. Dik duruşunu hiç ama hiç bozmadı.”[7]

‘Deli Kadın’ isimli tek kişilik gösterisinde lafını hiç sakınmadan dümdüz giden cesaret timsaliydi.

* * * * *

1945 doğumluydu, babası kara tren makinistiydi.

“Sağduyu Kraliçesi” olarak da tanımlanabilirdi.

“Hülya Koçyiğit geçtiğimiz günlerde, ‘ne baskısı, bilakis Türkiye’de herkes fazla özgür’ dedi… Sevgili Hülya, daha ne yapsınlar pardon, kamçıyla mı dövsünler bizi? Hülya hanım bu hülyalardan bir an evvel uyansın. Kendisine teşekkür ederiz bu pek engin düşüncelerini bizimle paylaştığı için. Ama bunları lütfen kendine saklasın. Çok seveni var, eski bir sanatçı. Bu laflar hiç hoş değil. Benim çok tuhafıma gitti,”[8] diyebilen bir vicdanın ve sorumluluğun sahibiydi; muhalifti.

“Sanatçı muhalif olmalıdır. Sanatçı iktidarın dibinde olamaz; iktidarın yanında olamaz,” diyenlerdendi.

Doğruları söyleyen sanatçıydı; sözünü esirgemezdi.

Gazetecilerin, yazarların, akademisyenlerin, kanalların susturulduğu bir coğrafyada konuşma cesareti göstermiş nadir sanatçılardandı.

İnsan(lar)a ve barışa, kardeşliğe büyük değer atfetmişti: “Benim nüfus kâğıdımda Türk olduğum yazar, ama aklı başında bir insan için bunların hiçbir önemi yoktur. Bakın bir belgeselde izledim. Para veriyorsunuz sizin bütün kökeninizi çıkarıyorlar. Ben de bir Kızılderili olabilirim. Dünya birbirinin içinde… Neyin ispatı ve kavgası içindeyiz. O Kürt çocukları da anne, baba kuzusu. Küçük hesaplar yüzünden iki taraf da ölüyor. Dövüşe dövüşe değil masa başında konuşa konuşa hâlletmemiz gerekiyor. İnanıyorum aklı başında siyasiler, insanlar bunları görüyorlar. Hepimizin çocukları var. Bu savaş çok gereksiz,” deyişindeki üzere…

* * * * *

Bir zamanlar yoksul bir semtte oturan Ayşen Gruda’ya sağlık sigortası satmak için telefonunu sarılan Serdar Kuzuloğlu, sigortanın faydalarını sayıp döker; O da, sağlık sigortasının fiyatını sorduktan sonra, “Komşumun alamayacağı kadar pahalı bir şeye sahip olmak istemem,” yanıtını vermişti…

Ve hep evde kalmış kız rollerinde yer almanın kendisini nasıl etkilediği sorulduğu zaman şu yanıtı vermiştir: “O rol, onlara inanmayın. O kadın ben değilim. Ben farklıyım, oynadığım roller farklı. Farklı kadınların acılarını dile getiriyorum. Ben hayatı, aşkları dolu dolu yaşamış, çok mutlu bir kadınım. Benim için üzülmeyin.”

Hasılı Can Yücel’in “Şu göğüs kafesimi genişleten/ umudum var oldukça,/ güzel günlere olan inancım/ hiç bitmeyecek,” içtenliğiyle yaşamıştı…

* * * * *

2017’de 55. sanat yılını tek kişilik oyunu ‘Ayşen Gruda Deli Kadın’la kutlayan O, “Delilik bilgelik de olabilir. Tüm toplumsal meselelerden haberim vardır. İyi oyuncu, topluma karşı görevlerini yapan ve olup biteni bilen kişidir,”[9] demişti.

27 Ekim 2018’de Avcılar Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde 56. sanat yılında, “Birkaç cümle ile kendisini anlatması” istenen sanatçı, “Ayşen Gruda, kitap gibi kadın. Birkaç cümle ile nasıl özetleyeyim? İyi kalpli, düzenli, işine çok sadık, çok dikkatli, dürüst ve oyundaki gibi deli. Bütün dünyayı zaten deliler idare ediyor” demiş ve eklemişti:

“Ben halka güvenirim. Onlar da bana güvenirler hiç birbirimizi aldatmadık bugüne kadar. Halkımızdan umutluyum. Mutluluk ise, saniyelerdir. Her dakika mutluyum diye bir şey olmaz. Eşyanın tabiatına aykırı.”[10]

Dahası da var: “Ben kadınım, ben erkeğim” değil, “Ben insanım” diyebilmeliyiz. İnsan diyebildiğimiz zaman güzel oluyoruz. Güzelleşiyoruz.”[11]

“Yılmaz Güney’i çok severdim. Mertti. Dövüşe dövüşe gitti… Tarık’ı çok özlüyorum. Çok güzeldi. Hepimizin aşkıydı. Biz birbirimizi büyüttük, yoldaş olduk.”[12]

“Biz insanların beynine beynine vurmadan, dostça, eğlendirerek, bir şeyler anlatabildik. Bizden insanlara birçok anı kaldı, gülüşler kaldı, sözler kaldı. Bunu bilmek bana hoşnutluk veriyor.”[13]

* * * * *

Onsuz sinema da, yaşam da eksik ve daha soluk…

Zamanı tüketerek; birer birer eksilip, kayboluyorlar…

Değerli figürler ne yazık ki birer birer eksiliyor…

Ey sahne(ler), perde(ler) Ayşen Gruda yok artık…

Gitti iki gözümü(zü)n çiçeği…

Elveda…

 “Ölüm nihai tahlilde hepimizi bulacak. Ya erken ya geç… Musa Eroğlu’nun seslendirdiği bir türkü vardır. Der ki, ‘Acı ölüm, genç ölüm, bu nasıl gitmek gülüm…’ Benim gözümde Ayşen Gruda çok gençti,”[14] dedi İlyas Salman, Onu yolcularken…

Evet, “bizi biz yapan” değerleriyle, parça parça insan(lığın)ı kaybediyor zaman…

Onlar giderken, bizden de birer parça bir şeyler kopup gidiyor. Eksiliyoruz…

Geriye anılar kalıyor…

Bize yaşattığın güzellikler ve anılar için teşekkürler, “Deli Kadın”!

27 Ocak 2019 23:51:45, İstanbul.

N O T L A R

* İnsancıl, Yıl:29, No:346, Mayıs 2019…

[1] Ayşen Gruda.

[2] Elif Key, “Ayşen Gruda: Gitti İki Gözümüzün Çiçeği”, 24 Ocak 2019… https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46982772

[3] Ali Akay, “Ayşen Gruda’nın Bakışı ve Arta Kalanlar…”, 24 Ocak 2019… https://t24.com.tr/yazarlar/ali-akay/aysen-gruda-nin-bakisi-ve-arta-kalanlar,21461

[4] 1979’da Yalçın Pekşen’e “Domates Güzeli” lakabının nasıl ortaya çıktığını anlatırken, “Domates Güzeli nasıl doğdu? Bir rastlantı sonucu mu, yoksa bu işe bilerek mi başladınız?” sorusuna karşılık, rastlantı sonucu çıkmadığını belirtip, eklemişti: “Tiyatroda da denedim, bir hayli tutmuştu o rolüm, bu gözlemlere dayanan bir buluştu. Bizim seyirlik oyunlarımızda Kavuklu ile Pişekâr var. Domates Güzeli’de Kavuklu ile Pişekâr esprisinde bir tipti ama kendi içimde Kavuklu’yu ortaya çıkardım. Yani demek ki Domates Güzeli bende varmış. Ayşen Gruda ile Domates Güzeli arasında belirli bir karmaşa varmış ki çok daha severek, çok daha isteyerek oynadım. Halk da derhâl kendine yakın olanı, kendi içinden olanı hiç tereddüt etmeden kabul etti.” (“Türkiye’nin Gülen Yüzüydü”, Cumhuriyet, 24 Ocak 2019, s.16.)

[5] ‘Sevgili Komşum’ (2018), ‘Babamın Ceketi’ (2018), ‘Dedemin Fişi’ (2016), ‘Kötü Kedi Şerafettin’ (2016) – ‘Hasene’ (seslendirme), ‘Seni Seviyorum Adamım’ (2014), ‘Pek Yakında’ (2014), ‘Pazarları Hiç Sevmem’ (2012), ‘Kağıt’ (2010), ‘Gece Gündüz’ (2008), ‘Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu’ (2006), ‘İlk Aşk’ (2006), ‘Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?’ (2006), ‘Keloğlan Karaprens’e Karşı’ (2006), ‘Hababam Sınıfı Merhaba’ (2003), ‘Şenlik Var’ (1994), ‘Rumuz Sev Beni’ (1993), ‘Süper Baba’ (1988), ‘Aile Pansiyonu’ (1987), ‘Seyyar Kamil’ (1987), ‘Ağa Bacı’ (1986), ‘Aşık Oldum’ (1985), ‘Uyanıklar Dünyası’ (1985), ‘Namuslu’ (1985), ‘Fakir Milyoner’ (1985), ‘Şendul Şaban’ (1985), ‘Gırgıriyede Büyük Seçim’ (1984), ‘Şekerpare’ (1983), ‘Çiçek Abbas’ (1982), ‘Doktor Civanım’ (1982), ‘Dolap Beygiri’ (1982), ‘Görgüsüzler’ (1982), ‘Hababam Sınıfı Güle Güle’ (1981), ‘Davaro’ (1981), ‘Gırgıriye’ (1981), ‘Gırgıriyede Şenlik Var’ (1981), ‘Renkli Dünya’ (1980), ‘Doktor’ (1979), ‘Şark Bülbülü’ (1979), ‘Avanak Apti’ (1978), ‘Neşeli Günler’ (1978), ‘Çöpçüler Kralı’ (1977), ‘Gülen Gözler’ (1977), ‘Hababam Sınıfı Tatilde’ (1977), ‘İbo İle Gülşah’ (1977), ‘Şaban Oğlu Şaban’ (1977), ‘Sarmaşdolaş’ (1977), ‘Öyle Olsun’ (1976), ‘Aile Şerefi’ (1976), ‘Güngörmüşler’ (1976), ‘Süt Kardeşler’ (1976), ‘Tosun Paşa’ (1976), ‘Bizim Aile’ (1975), ‘Delisin’ (1975), ‘Bitirimler Sınıfı’ (1975), ‘Bir Araya Gelemeyiz’ (1975), ‘Hanzo’ (1975), ‘Hababam Sınıfı’ (1974)…

[6] ‘Dün Gece Yolda Giderken Çok Tuhaf Bir Şey Oldu’, ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’-Haldun Dormen, ‘Papaz Kaçtı’- Philip King, ‘Bizim Sınıf’- Ferhan Şensoy, ‘Yedi Kocalı Hürmüz’- Sadık Şendil, ‘Hababam Sınıfı Müzikali’- Rıfat Ilgaz, ‘Deve Kuşu Kabare’- Haldun Taner, ‘Ah Evlendim Vah Evlenemedim’…

[7] Zeynep Oral, “Ayşen Gruda ve Sevgi Seli”, Cumhuriyet, 27 Ocak 2019, s.17.

[8] “Ayşen Gruda’dan Hülya Koçyiğit’e ‘Özgürlük’ Yanıtı: Hülya Hanım Hülyalardan Bir An Evvel Uyansın”… http://www.habergunce.com/haber/Aysen-Grudadan-Hulya-Kocyigite-ozgurluk-yaniti-Hulya-Hanim-hulyalardan-bir-an-evvel-uyansin-521491.html

[9] “Ayşen Gruda: 74 Yaşında Yaşama Veda Eden Sahnenin ‘Deli Kadın’ı”, 23 Ocak 2019… https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46972576

[10] “Ayşen Gruda, Son Oyununu Avcılar’da Oynamıştı”, 23 Ocak 2019… https://www.birgun.net/haber-detay/aysen-gruda-son-oyununu-avcilarda-oynamisti.html

[11] Ayşen Gruda, Ot Dergi, No:48.

[12] Anıl Mert Özsoy, “Ayşen Gruda’yla Yolculuk”… https://www.gazeteduvar.com.tr/kultur-sanat/2019/01/26/aysen-grudayla-yolculuk/

[13] Ayşen Gruda”, Ot Dergi, No: 65.

[14] Anıl Mert Özsoy, “İlyas Salman’dan Ayşen Gruda’ya Veda: Bu Nasıl Gitmek Gülüm”… https://www.gazeteduvar.com.tr/kultur-sanat/2019/01/25/ilyas-salmandan-aysen-grudaya-veda-bu-nasil-gitmek-gulum/

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights