Avrupa Parlamentosu’nun 2025 Türkiye Raporu 

Avrupa Parlamentosu (AP), 1998 yılından itibaren Kopenhag Kriterleri’ne uyum konusunda Avrupa Birliği’ne aday ülkelerin katettikleri gelişmeleri yıllık olarak değerlendiren raporlar yayımlamaktadır. Söz konusu raporlar 2016 yılına kadar “İlerleme Raporu” iken daha sonra “Ülke Raporu” olarak değiştirilmiştir. AP yıllık izleme raporları tavsiye mahiyetindedir. Avrupa Birliği’ne (AB) giriş sürecindeki ülkelerin Kopenhag Kriterleri’nde katettikleri yolu denetleyerek AP Genel Kurulu’na sunulmaktadır. 

Türkiye, 1959 yılında o zamanki adı AET olan AB’ye üyelik için başvurdu. 1999 yılında aday ülke statüsü aldı. 2005 yılında üyelik müzakerelerine başladı. Demokratikleşmemekte ısrar eden sistem hep yerinde saymaktadır. 

AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor tarafından hazırlanan Türkiye raporunda, 72 kriterden kalan son 6 maddesinin tamamlanması halinde sürecin yeniden başlayacağı belirtildi. 

* Yerine getirilmesi istenen 6 kriter şunlardır:

1-) Terörle mücadele yasasında değişiklik,  

2-) AB Polis Örgütü Europol ile operasyonel işbirliği anlaşması,  

3-) Avrupa Konseyi bünyesindeki Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun (GRECO) yolsuzlukla mücadele alanındaki önerilerin uygulanması,  

4-) Suç bağlantılı konularda tüm AB üyeleriyle işbirliğine gidilmesi,  

5-) Türkiye üzerinden kural dışı şekilde AB ülkelerine geçiş yapan kişilerin geri alınmasına ilişkin Geri Kabul Anlaşması’nın tüm unsurlarıyla uygulanması,  

6-) Kişisel verilere yönelik yasal düzenlemelerin Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi. 

AP’nin Türkiye’ye yaptığı eleştirilerin başında otoriter bir rejime doğru gittiği eleştirisi yapılmaktadır. AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Türk kamuoyunda “Askeri gücümüz Avrupa Birliği üyeliğinin kapılarını açıyor” algısının yaratıldığını belirterek, üyeliğin aday ülkelerin demokratik standartlarıyla ilgili olduğunu vurguladı. Türkiye, AB üyelik kriterlerini yerine getirip eşit, demokratik bir ortak olmaktansa jandarmalığını üstlenmek istiyor. Medyada yer alan haberlere göre “Askeri gücümüz AB üyeliğinin kapılarını açıyor” haberleri yapıldı. Türkiye, Kopenhag Kriterleri’ne değil de kendi kriterlerini esas alırsa “Edirne’nin ötesine geçemez.” Artık bunu anlamalı. 

AP oturumunda demokratik standartların giderek kötüleşmesi gündem oldu. Raporda başta Demirtaş, Atalay, Yüksekdağ, Kavala, Kozağaçlı gibi siyasi mahkumlar, belediyelere atanan kayyumlar, TÜSİAD Başkanı ve üst düzey yöneticilerine açılan soruşturmalar, İmamoğlu ve arkadaşlarının tutuklanmaları, basın özgürlüğünün ortadan kalkması, yargının siyasallaşması, basının iktidar lehine kartelleşmesi, ifade özgürlüğü yok oluşu, ulusal ve uluslararası hukuka uyulmaması, hükümet karşıtı gösterilere yönelik baskıların artarak devam etmesi, uluslararası yolsuzluk algı endeksinde son sıralarda yer alması, insan hakları ihlalleri her geçen gün artarak devam etmektedir. Ülkede olumlu anlamda gelişen hiçbir şey yok. 

Gümrük Birliği’nin modernizasyonunun Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tanınması şartına bağlandığı raporda, Rusya ile artan ticaret, BRICS üyelik başvurusu, Hamas’a verdiği destek, Rojava’daki olumsuz tavrı, Mavi Vatan politikası ve dış politika çizgisinin “AB çizgisine” aykırılıkları eleştiri konusu olmuştur. 

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş bunları ve daha fazlasını görmeyerek rapora ilişkin, “Haksız ithamlarla dolu bu rapor, yapıcı bir diyalog ve ortak gelecek vizyonuna katkı sunmaktan uzaktır” ifadelerini kullanıyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, raporla ilgili, “Ülkemiz aleyhine çarpıtılmış, önyargılı ve gerçek dışı iddialar içermektedir.” diyor. 

Türkiye’de olup bitenlerin dışarıdan nasıl göründüğü hükümetin umurunda değil. Yıllardır bu umursamaz, suçlayıcı tavrı gören Brüksel’de, “Artık Türkiye ile konuşulacak bir şey yok” fikri her geçen gün artarak devam ediyor. 

2018’den bu yana durma noktasına gelen üyelik müzakerelerinin mevcut koşullarda yeniden başlatılmayacağı vurgulanan rapor, 7 Nisan Çarşamba günü Strazburg’da yapılan oylamada 367 kabul, 74 ret, 188 çekimser oyla onaylandı. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, iki kez Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmalarda, AB aday ülkelerden Ukrayna, Moldova, Gürcistan, Batı Balkanlar’daki ülkelerden bahsetmesine rağmen Türkiye ismini anmadı. 

Türkiye’yi yönetenlerin hedefleri artık AB değil BRICS’tir. 

Yazarın diğer makaleleri 

Verified by MonsterInsights