AB Adalet Divanı kararının, kadına zorla başını “kapat” diyen Suudi Arabistan, İran gibi Şeriat rejimi ile yönetilen ülkelerin uygulamasıyla bir farkı yoktur. Biri zorla kadına başını “kapat” diyor diğeri ise zorla kadına başını “aç” diyor. Zorla kadına “başını ört” diyen ile “aç” diyen arasında fark yoktur. İkisi de kadın iradesine müdahaledir. Kadın her ikisine karşı da direnmelidir.
ZORLA BAŞINI “KAPAT” YA DA “AÇ” DEMEK KADIN İRADESİNE MÜDAHALEDİR!
Avrupa Adalet Divanı, ilginç bir karara imza attı. “Fransa ve Belçika’da iki kadının başörtülerini çıkarmayı reddetmelerinin ardından işten çıkarılmaları üzerine açtıkları dava sonucu” verilen kararına göre; “işverenin çalışanları için getirdiği başörtüsü yasağının yasa dışı olmadığına” hükmetti. Kararda “Görünür dini, felsefi, politik sembollerin yasaklanmasına dair iç yürütmelikler, direkt olarak ayrımcılık oluşturmaz” denildi.” Hatta öyle ki iş, “Konuya ilişkin herhangi bir iç yürütmeliğin bulunmadığı durumlarda da işverenin müşterilerinin beklentilerini göz önünde bulundurarak İslami başörtüsü giyen bir çalışanın hizmetlerine son vermesi de ayrımcılık kapsamında değerlendirilemez” demeye kadar vardırıldı. Amiyane tabirle ohaa!
Bu durumda AB ülkelerindeki işveren tam bir keyfiyetle çalışanlarının kıyafetlerine “dini sembol” niteliği taşıyor gerekçesiyle “ya bu kıyafetleri giyme ya işten çık” diyebilir. Elbette esas hedefte bulunan başörtülü kadına “başını aç yoksa müşterilerinin beklentilerini göz önünde bulundurarak seni içten çıkartacağım” derse kim ne diyecek? Bu uygulamaya maruz kalan kadın kime başvuracak, hangi kurumda hakkını arayabilecek?
“Gözle görülebilir dini sembol” de ne demek? Gözle görülebilirin ölçüsü nedir? Bu ölçüsüz ölçü işverene tam bir keyfiyetle başörtülü kadını gerektiğinde işten çıkartma hakkını verir.
Bu karar ile Avrupa’da, genelde Doğu özelde İslam kadını karşıtlığı, siyasal olduğu kadar sosyal ve ekonomik hayatta da geliştirilecek demektir.
AB Adalet Divanı kararının, kadına zorla başını “kapat” diyen Suudi Arabistan, İran gibi Şeriat rejimi ile yönetilen ülkelerin uygulamasıyla bir farkı yoktur. Biri zorla kadına başını “kapat” diyor diğeri ise zorla kadına başını “aç” diyor. Zorla kadına “başını ört” diyen ile “aç” diyen arasında fark yoktur. İkisi de kadın iradesine müdahaledir. Kadın her ikisine karşı da direnmelidir.
İranlı kadınların 40 yıldan beri feryat ve isyanları meselenin çözümüne de ışık tutuyor. İran kadını; “Şah geldi bize zorla başınızı açın dedi. Humeyni geldi bize zorla başınızı kapatın diyor. İkisini de reddediyoruz, ikisine de isyan ediyoruz. Başımızı açmak veya kapatmak bize aittir, bize bırakın, elinizi saçımızdan çekin” demeleri, AB Adalet Divanı kararına karşı direnecek olan kadına da yol gösteriyor.
Bu arada Hollanda’nın başını çektiği krizin yanı sıra galiba AB Adalet Divanı’nın kararı da yaklaşan referandumda Erdoğan için “Allah’ın bir lütfü” olacak gibi! 15.03.2017
Yazarımızın bir önceki yazısını da okuyabilirsiniz
http://rojnameyanewroz2.com/erdogan-ab-krizini-de-15-temmuz-gibi-firsata-cevirme-cabasinda-9710.html
Bu haberi de okuyabilirsiniz
http://rojnameyanewroz2.com/basortusu-karari-ozgurluk-anlamina-gelebilir-9719.html