Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Mehmed Vahdeddin, Osmanlı İmparatorluğu’nun 36. ve son padişahıdır. Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrıldığı için Mondros Mütarekesi’ni imzaladı. İngilizler tarafından İstanbul işgal edildi ve Meclisi Mebusan kapatıldı.
23 Aralık 1876 tarihinde kurulan ve Osmanlı Devleti’nin ilk meclisi olan Mebusan Meclisi yasama görevini yerine getiriyordu. Sultan tarafından yönetiliyordu ve padişahın yetkilerini sınırlıyordu.
Meclisi Mebusan bugünkü TBMM gibi işlevsiz değildi. Ülke sınırsız yetkilerle donatılan tek kişi tarafından yönetilmiyordu.
1. Dünya Savaşı bittikten sonra Mebusan Meclisi dönemin hükümetlerine, savaşa sebep oldukları gerekçesiyle meclis soruşturması açıldı. Savaştaki yenilgi çok farklı muhalif grupların oluşmasına sebep oldu. Sultan Vahdeddin hükümeti sonlandırma kararı aldı. Bu nedenle Mebusan Meclisi 21 Kasım 1918’de çalışmalarına son vermek zorunda kaldı.
Padişah Vahdeddin sürekli hükümet değiştirmesine rağmen güven ve istikrar sağlayamadı, kargaşa ve işgalin önüne geçemedi.
Mondros ateşkes antlaşmasından sonra 21 Aralık 1918’de Padişah Vahdeddin tarafından yeniden seçimler yapıldı. Yapılan seçimler sonucunda, son Meclisi Mebusan ilk toplantısını 12 Ocak 1920’de yaptı.
Damat Ferit Paşa Kabinesi iktidara geldi. 72 mebusla çalışmaya başlayan iktidar işgal altında çalışamaz duruma gelmişti.
16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali üzerine Meclisi Mebusan, işgal güçlerinin baskısıyla, 11 Nisan 1920’de padişahın yayınladığı İrade- i Seniye (padişah emri) ile resmen kapatıldı.
23 Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi kuruldu.
Böylece Osmanlı Devleti sonlandırıldı. Cumhuriyet rejiminin kuruluşu gerçekleştirilmiş oldu.
Cumhuriyet rejiminin ilk icraatlarından biri de ülkeyi 600 yıl yönetmiş olan Osmanlı hanedanı ailesini ülkeden sürmek olmuştur.
Osmanlı hanedanının tamamı 155 kişiydi. TBMM’nin 3 Mart 1924’te kabul ettiği “431 sayılı kanun” gereği apar topar beş parasız Türkiye dışına sürüldüler.
431 sayılı kanun: Hilafetin ilgasına ve Hanedan – ı Osmaninin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılmasına Dair Kanun.
Osmanlı hanedanının bütün fertlerinin kadın erkek çocuk Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde oturmaları sonsuza dek yasaklandı, aile fertleri Türk vatandaşlığından çıkarıldılar.
Sultan Abdülhamid’in kardeşi Seniha Sultan, Mustafa Kemal’e telgraf göndererek “Çok yaşlıyım. Beni kovmayın, son günlerimi odamda geçirmeme müsaade buyurun” (Murat Bardakçı) ülkesinde kalma talebinde bulunuyor. Ama nafile. Bütün aile gece yarısı bir İngiliz gemisi ile sürgüne gönderildi.
Ailenin sürgündeki hayatı kadınlar için 28 yıl, şehzadeler için 50 yıl devam etmiştir.
Aileye mensup kadınlar ve bu kadınlardan doğan çocukların ülkeye dönüşü 16 Haziran 1952 tarihine kadar sürmüştür.
Osmanlı hanedanının bireylerine karşı yumuşama ve ülkeye giriş yasağı Demokrat Parti döneminde kaldırılmıştır.
Altı yüzyıllık bir tarih diliminde ve üç kıtada (Osmanlı topraklarında 64 ülke oluştu) hüküm süren bir imparatorluğun son padişahı Vahdeddin’in ülke topraklarına defnedilmesine izin verilmemiştir. Cenazesi Suriye’nin Başkenti Şam’a defnedildi.
Yurtdışında çok kötü günler geçiren, zor şartlar altında yaşam mücadelesi veren aile bireylerinden Abdülhamid’in eşi Müşfika hanım dönemin başbakanı Adnan Menderes’e gönderdiği mektupta İnönü’nün kendisine örtülü ödenekten gönderdiği 200 liralık aylığına zam yapılmasını rica ediyor.
Dünyanın en güçlü ve zengin ailelerinden biri olan Osmanlı hanedanı üyeleri kaçmış olsalardı yanlarında hatırı sayılır malvarlığı götürürlerdi, bu hâle düşmezlerdi.
Dünya tarihinde halklar birçok devrik liderin ülkesinden kaçışına tanık olmuşlardır. Ülkelerinden kaçan liderler uçak dolusu ya da araba dolusu… ziynet eşyası, altın, para, değerli tablolar vb şeyleri beraberlerinde götürmüşlerdir.
Tarih bütün çıplaklığı ile her şeyi kaydeder. Hiçbir şey gizli kalmaz.