Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
“Adaletsizliği engelleyecek gücünüz olmadığı zamanlar olabilir,
fakat itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı”
Elie Wiesel
6-8 Ekim 2014 günü Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde gençler arasında Kobane’nin IŞİD barbarlarınca işgal edilmesine karşı çıkan Yurtsever Kürt gençleri ile İslami Kürt gençleri arasında karanlık güçlerin pravakasyonu ile siyasi bir kavga yaşandı.
Bu kavgada her iki kesimden 46 kişi öldü, 682 kişi yaralandı.
Hâlâ 18 kişi tutuklu 108 kişi ise yargılanmaktadır.
Bu ölen insanlardan Yasin Börü, Ahmet Dakak, Hasan Gökgüz, Riyad Güneş İslami kesimden, Diğer öldürülenlerin ve yargılananların hepsi yurtsever kesimden insanlardı.
Kirli güçler emellerine ulaşmıştı. Tıkanan sistem bütün kurum ve kuruluşları ile saat gibi tıkırında işlemeye başlamıştı.
Onlarca Kürt çocuğu çeşitli sebeplerle öldürülürken kılı kıpırdamayan iktidarın Yasin Börü’nün hamisi kesilmesi pek hayra alamet değildi.
” En iyi Kürt ölü Kürt’tür ” anlayışına sahip bir sistemin asıl gayesi bu farklı iki kesimi karşı karşıya getirmektir ki bunda da başarılı oldu.
Kamuoyunda Kobane davası olarak bilinen bu mağdurların yargılandığı davanın mağdurlarından birisi de Mazlum İçli’dır.
Bu dört kişinin öldürülmesi iddiası ile 14 yaşında tutuklanan ve 7 yıldır cezaevinde olan Mazlum İçli’nin yargılandığı davada ortaya çıkan bilgiler, belgeler, deliller lehine olmasına rağmen verilen haksız, hukuksuz karar “Dreyfus” davasını çağrıştırmaktadır.
– Yöresel müzisyen olan Mazlum’un olay günü Kulp ilçesinde ki bir düğünde olduğunu söyleyen tanıklar vardır.
– Mazlumu düğüne götüren taksi şoförü tanıktır.
– Bilirkişi raporunda düğündeki kişinin Mazlum olduğuna dair görüş yer almıştır.
– HTS kayıtları Mazlum’un düğünde olduğunu gösteriyor. Bu bir delil türüdür.
Bu deliller üzerine yargılamanın yenilenmesine ve infazın durdurulmasına karar veren mahkeme kirli medyanın “Mahkeme Mazlumu serbest bıraktı” haberleri üzerine mahkeme görüş değiştirdi.
Bir sonraki duruşmada Mazlum İçli ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılandı.
Bu karar Yargıtay tarafından onandı.
14 yaşında tutuklanan şu anda 23 yaşında olan Mazlum’a haksız, hukuksuz bir şekilde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine göre 14 yaşındaki bir çocuğun “bütün deliller lehine olmasına rağmen” müebbet hapis cezasına çarptırılması hukukun, insan hakları standartlarının ve çocuğun çocukluğu yok sayılmıştır.
Verilen bu cezaya avukat itiraz etti, olayın savcısıda Mazlum’un lehine istinafa itiraz başvurusu yapmıştı.
İstinaf iki itirazıda reddetti.
İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin yaptığı açıklamada “30 yıldır insan hakları hareketi içindeyim, hukukun bu kadar yerlerde olduğu başka bir süreç hatırlamıyorum” dedi.
İşte bir Kürdün kara yazgısı….
Kobane davası ile ilgili aralarında İsmail Beşikçi, Fikret Başkaya, Baskın Oran, Orhan Pamuk, Elif Şafak, Akın Birdal, Binnaz Toprak, Ahmet Telli, Zülfü Livaneli, Ragıp Zarakolu, Ahmet İnsel, Temel Demirer, Sait Çetinoğlu, Şanar Yurdatapan, Adil Okay….
gibi Fikir ve sanat dünyasından 193 isimden ” Ülkemizi hukuktan, barıştan, demokrasiden adeta dev adımlarla uzaklaştıran tutumlardan acilen vazgeçilmesini talep ediyoruz” dediler.
Kobane davası da “Dreyfus” davası gibi tarihe haksızlıklara ve hukuksuzluğa karşı verilen onurlu mücadelenin timsali olarak geçecektir.
Fransa’da Dreyfus davasının Emile Zolaları olduğu gibi ülkemizin Kobane davasıdaki hukuksuzluklara karşı çıkan Emile Zolaları da vardır.
Hukuksuzluklara karşı direnen Dreyfus davalarını çürüten bütün Emile Zolalara saygılar.