Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde 25 Kasım’da meydana gelen yangının ardından başlayan protestolar sürüyor.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’de COVID-19 sebebiyle karantina altında olduğu söylenen bir binada çıkan yangında resmi rakamlara göre 10, resmi olmayan rakamlara göre 40 kişi öldü.
Yangın ve can kayıpları, hükümetin izlediği katı “sıfır Covid” politikasına karşı protestoları beraberinde getirdi.
Olayın ardından haftasonu (26-27 Kasım) binlerce kişi başkent Pekin, Şangay ve Vuhan gibi şehirlerde protestolar düzenledi.
Polisin müdahale ettiği protestolarda Çinli yurttaşlar Devlet Başkanı Xi Jinping’in de istifasını istedi.
BBC muhabiri gözaltına alındı
BBC Türkçe’nin haberine göre, Çin polisi, Şanghay’daki protestoları izleyen BBC muhabiri Ed Lawrence’ı tartaklayarak gözaltına aldı.
BBC, 27 Kasım günü gözaltına alındıktan sonra saatlerce gözaltında tutulan Lawrence hakkında açıklama yaparak “Bir muhabirimizin işini yaparken bu şekilde saldırıya uğraması çok kaygı verici” dedi.
BBC’nin açıklamasına göre, Çin, Lawrence’ı daha sonra serbest bırakan polis memurlarının gazeteciyi “kalabalıktan COVID-19 kapması ihtimaline karşı korumak için gözaltına aldığını” söyledi.
BBC bu açıklamayı “ikna edici” bulmazken, İngiltere hükümeti Lawrence’ın Çin polisi tarafından gözaltına alınmasını kınadı.
Dışişleri Bakanı James Cleverly de Twitter mesajında, “Gazeteciler tehdit edilmeden işlerini yapmalıdır” dedi.
Yazısız pankartlarla protestolar
Öte yandan, Anadolu Ajansı’nın (AA) aktardığına göre, Şanghay’daki protestocuların yangında hayatını kaybedenleri anmak için önünde toplandıkları Urumçi Orta Caddesi’nin tabelası sökülerek kaldırıldı.
Polis, protestoların yapıldığı Anfu semtindeki Urumçi Orta Caddesi’nin kaldırımlarını da barikatlarla çevirdi.
Şanghay’da önceki gece, yangında hayatını kaybedenleri anmak için Urumçi Orta Caddesi’nde toplanan yaklaşık 300 protestocu, tabelanın önündeki kaldırıma mumlar ve çiçekler bırakmış, hükümetin COVID-19 politikasına ve katı salgın koruma tedbirlerine tepki göstermişti.
Ellerinde boş beyaz kağıtlar taşıyan protestocuların, “Özgürlük istiyoruz”, “Karantinaya hayır”, “Sağlık koduna hayır”, “Sincan’a özgürlük”, “Xi Jinping istifa” sloganları attığı kameralara yansımıştı.
Boş beyaz kağıtlar, Şanghay’ın ardından diğer şehirlere ve üniversite kampüslerine yayılan protesto ve anma etkinliklerinin sembolü haline geldi.
Şanghay’da protestoyu sürdürmek üzere aynı yerde toplananlar, bölgeyi çembere alan polislerce uzaklaştırılmış, bazı göstericiler gözaltına alınmıştı.
Çin’de ‘Sıfır Covid’ politikası
Çin’de vakaların nüfusa oranla az olmasına ve büyük bölümünün hastalık belirtisi göstermemesine rağmen Çin, “sıfır vaka” olarak adlandırılan katı salgın kontrol tedbirlerini uygulamaya devam ediyor.
COVID-19 vakalarını ortaya çıktığı yerde bastırmayı ve bulaşma zincirini kesmeyi hedefleyen strateji, karantina, seyahat kısıtlamaları, toplu testler, imalat, ticaret ve hizmetler sektöründeki işletmelerin faaliyetlerinin kısıtlanması veya kapalı devre sürdürülmesi gibi katı ve geniş ölçekli tedbirleri gerektiriyor. Tedbirler, hayatın olağan akışına müdahalenin yanında ekonomik maliyeti açısından da tartışmalara yol açıyor.
“Sıfır Covid, siyasi istikrarı koruma politikası oldu”
Öte yandan, Çin’i yöneten Çin Komünist Partisi (ÇKP) 20. Ulusal Kongresi’ni bianet’e değerlendiren Xi’an Jiaotong-Liverpool Üniversitesi Çin Çalışmaları Bölümü’nden öğretim üyesi Doç. Dr. Ceren Ergenç, Çin yönetiminin “Sıfır COVID-19” politikasının siyasi saiklerine dikkat çekmişti:
“Sıfır Covid politikası, sadece kamu sağlığını korumak için değil, aynı zamanda siyasi istikrarı korumak için de bir politika haline geldi… Ama bu politikanın ekonomik faturası çok ağır oluyor… Bu nedenle de Çin’in ekonomi politikaları, daha önceki kongre ve dönemlerde olduğu gibi bir kalkınma önceliği değil, daha aciliyeti olan bir güvenlik meselesi haline gelmiş durumda.” (SD)
BİANET