Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi, İskoçya yönetiminin İngiltere parlamentosunun onayı olmadan ikinci kez bağımsızlık referandumuna gitme talebini oy birliğiyle reddetti. Mahkemenin kararını okuyan Yargıç Lord Reed, İskoçya’ya öz yönetim hakkı veren Anayasal düzenlemeye göre İskoçya Parlamentosu’nun yetkilerinin sınırları olduğunu ve iki ülke arasındaki birliğin kaderine ilişkin konularda Londra’daki Birleşik Krallık Parlamentosu’na verilmiş olan yetkileri kullanamayacağına hükmetti.
İskoçya yönetiminin Başbakanı Nicola Sturgeon karardan sonra Twitter’dan yaptığı paylaşımda “Hayal kırıklığına uğramış olsam da Yüksek Mahkeme kararına saygılıyım. Mahkeme yasa yapmaz, sadece yorumlar” dedi ve ekledi: “İskoçya’ya Londra’nın onayı olmadan kendi geleceğini belirleme hakkı vermeyen bir yasa, Birleşik Krallık’ın gönüllü bir ortaklık olduğu fikrinin gerçek dışı olduğunu ortaya koyuyor ve bağımsızlık talebini güçlendiriyor.”
‘SESİMİZ ENGELLENEMEZ’
Sturgeon “İskoçya’nın demokrasi talebi reddedilemeyecek. Bugün verilen karar İskoçya’nın bağımsızlık isteyen sesinin yükselmesini bir yönden engelleyebilir ama demokrasilerde sesimiz engellenemez ve engellenemeyecek” diye sürdürdü. Daha sonra bir basın toplantısı düzenleyen Sturgeon mahkemenin kararının sadece yasaya uygunluk yönünden alındığını vurgulayarak, siyaseten bağımsızlık talebini demokratik yollardan yükseltmeye devam edeceklerini ortaya koydu.
Referandum konusunda İskoçya halkının, referandum vadeden İskoç Ulusal Partisi’ni desteklemek suretiyle iradesini bildirdiğine kuşku olmadığını savunan Sturgeon, İskoçya halkının irade bildirdiği bir konuda İskoçya parlamentosunun karar yetkisine sahip olmamasını kabul etmenin çok zor olduğunu söyleyerek İskoçya ile İngiltere arasındaki ilişkileri düzenleyen yasayı sorguladı.
İskoçya’da aslında 2014 yılında bağımsızlık konusunda bir referandum yapılmış, seçmenlerin yüzde 55’i Birleşik Krallık içinde kalma yönünde oy kullanmıştı. İngiltere hükümeti ikinci bir referanduma gidilmesine karşı çıkıyor. Ancak bölge yönetimindeki İskoç Ulusal Partisi, İskoç seçmenin 2016’da yapılan Brexit referandumunda Avrupa Birliği’nden çıkışa karşı oy kullandığına dikkat çekerek, koşulların temelden değiştiğini ve yeniden referandum hakkı doğduğunu savunuyor.
Bölge yönetiminin başbakanı Nicola Sturgeon referandumun gelecek yıl 19 Ekim tarihinde yapılmasını teklif etmiş ancak İngiltere hükümeti buna onay vermeyi reddetmişti. Muhafazakar hükümetin son başbakanı Rishi Sunak da dahil birbirini izleyen liderleri, içeride yüksek enflasyon krizi, dışarıda da Ukrayna savaşıyla uğraşırken ülkenin bir bağımsızlık referandumunu kaldıramayacağını, 2014 referandumu sonucuna saygı gösterilmesi gerektiğini savundular. Bugün mahkemenin kararı ve İskoçya yönetimi başbakanı Nicola Sturgeon’un kararla ilgili yorumu sonrasında İskoçya’nın bir çok kent ve kasabasında gösteriler yapılması planlanıyor.
‘KAMU AÇISINDAN MÜSTESNA BİR ÖNEM TAŞIYOR’
Referandum konusu Yüksek Mahkeme’ye İskoçya yönetiminin en üst düzeydeki hukuk yetkilisi Dorothy Bain tarafından götürüldü. Bain, Birleşik Krallık hükümetinin onayı olmadan, İskoçya yönetiminin bir referandum kararı alıp alamayacağından tam olarak emin olmadığını söyleyerek Yüksek Mahkeme’ye başvurdu. Bain, konunun “kamu açısından müstesna bir önem taşıdığını” söyleyerek Birleşik Krallık’ın en yüksek mahkemesinin karar vermesini istedi.
Mahkeme geçen ay, iki gün boyunca devam eden oturumlarda hem Birleşik Krallık hem de İskoçya hükümetlerinin tezlerini dinledi ve beklenenden daha kısa bir süre içinde kararını açıklayacağını bildirdi. 1999 yılında İskoçya’ya özerk bir yönetim ve kendi parlamentosu tarafından yönetilme hakkı veren düzenlemeye göre, İskoçya ve İngiltere arasındaki birlik de dahil Anayasal konularda nihai karar Londra’daki Birleşik Krallık Parlamentosu’na ait.
BBC Türkçe