Fevzi Kartal / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Benim ırkçılığım son tahlilde kendime karşıdır da…
Son tahlilde arı, homojen başkalaşıma uğramamış bir ırktan ve bu ırkın saf bir ulus olduğundan söz edemeyiz. Şu Fransız deyiminde de belirtildiği gibi “quelque part nous sommes tous viennent d’ailleurs” (bir yerden, hepimiz başka bir yerden geliyoruz) zira biz insanların kökeni insandır bu nedenlerden dolayı faşizm denilen ırkçılık bir ideoloji olamaz ki farkında olmadan kendi varlık nedenini de kökenini de yadsıyan, olguları ve verileri tam yerine koyamayan, abartılı bir anlatım tarzı ile tamamen abartı içine mahpus olan bir hastalıklı algılamadır. İtalyan faşisti avladığı küçük balığı kocaman bir balık tuttum diye abartılı gerçekle ilgisi olmayan bir tarzda anlatır da anlatır, politikadan sanata, sosyolojiden ekonomiye, tarihten kültüre kadar bu hastalıklı algı deyim yerinde ise almış başını gider.
Diğer ulusların Alman, İngiliz, Rus, Fransız, Türk vb. gibi ırkçılığında olduğu gibi hep abartılı bir anlatımla kendi kökenine, kendi tarihine bir sürü abartılı anlatım yakıştırmaları yakıştırır.
Ben merkezci Avrupa ideolojisi tarafından tarihin babası olarak da ileri sürülen Homeros’un yazmış olduğu Ilyada ve Odiesse kitaplarından öğrendiğim kadar İtalya’da Roma İmparatorluğunun kurucuları arasında Antik Yunan’da Akadlarla savaşı kayıp eden ve İtalya’ya yerleşen Troyalılardan Romulus ve Hemus kardeşlerden tutunuz Almanya’dan gelip Italya’nın kuzeyine yerleşen Lombartlar da dahil İtalya’da 21 civarında[1] etnik köken vardır ve de Anayasa’da farklılıkları ile birlikte herkes İtalya vatandaşıdır. Lombartlar İtalyan ekonomisinin önemli bir bölümüne sahipler diğer bölgeler güneyde Kalamar bölgesi, özellikle Kürt bölgelerine benzer” keyto viran”dır(!) 1861 yılında birçok küçük krallığın birleşmesi sonucu İtalya adını aldı ve İtalyan ulusu denen farklı farklı etnik yapıların farklı farklı kültürel miraslarını koruyarak. Bizans hükümdarı Justinyen’den tutalım Roma İmparatorluğuna varıncaya kadar birçok halk kökenli topluluklar İtalya’ya yerleştirildi. İtalyanlar birçok halk ve illa da ırk deniliyorsa birçok ırkların kökenine sahipler ki bütün bu nedenlerden dolayı İtalya’da seçimlerde çoğunluğu alan Mussolini hayranı faşist partinin ırkçılığı hayalden ve abartıdan ibarettir.
Tıpkı imkansız Türk ırkçılığı gibidirler ve Türk ırkçılarının Bozkurt ve Ergenekon destanı İtalyanların Romulus ve Remus efsanesi benzerlikler gösterir. Türk ırkçıları, Tengri tarafından gönderilen Asena adında bir dişi kurdun ilk hükümdarlarının annesi olduğuna inanmış ve kurdu kutsal saymışlardır. İtalyanların efsanesinde ise Romulus ve Remus bir ırmağa bırakılırlar ve dişi bir kurt onları sudan çıkararak bir mağarada emzirir. Daha sonra çiftçi bir aile tarafından bulunarak evlat edinilirler. Roma şehrini kurmak için de kurt tarafından emzirildikleri yeri seçerler. “Tanrım beni eşek eyle ki bu safsataları duymayayım”- bir Elsace atasözü. Bir kurt bir canlı bulacak onu da emzirecek(!)? Tamamen çocuk masalı ve de bu faşistler bu bilimsel temeli olmayan efsaneyi gerçek sayacaklar. Ne diyeyim ki? Fransa’nın Midi Pyrenee bölgesinin dağlarında yeterince kurt varmış gidip onlara karışsınlar(!) Musolini hayranı bu faşist parti bütün yabancıların düşmanı ve elinden gelse bütün yabancıları soykırımdan geçirecek tıpkı kutsal saydığı kurt gibi ihtiyacı olan bir koyunu yiyeceği yerde bütün koyunları parçalar. Faşizm işte en parçalayıcı yaratığı kutsal sayar.
Kimin kime ırkçılığı, zamanından Anadolu ve Mezopotamya’dan bile gelenler vardır. Faşistin ırkından bile başka ırkların karışımı da vardır ki dolayısı ile benim ırkçılığım kendi ırkçılığıma da karşıdır çünkü benim kökenimin karşı olduğum ırktan gelmediğini kim garantileyebilir ki? Bilimsel gerçeklerden uzak böylesi bir efsanevi masal bir ideoloji olabilir mi? Olsa olsa bir tehlikeli ruh hastalığı hali olabilir ve de yapılması gereken iktidarları bunlara vermemek gerekir.
[1] Yukardaki harita da da görüldüğü gibi.