Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinin Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, Cemal Yılmaz ve Savaş mahallelerinde yıkım sonrası Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) tarafından hazırlanan raporlara göre, 22 bin 323 insan yerinden edildi. Uydu görüntülerinden yapılabilen tespitlere göre ise 334’ü tescilli olmak üzere 3 bin 569 yapı yıkıldı. Son günlerde kimi medya yayınları tarafından Sur sokaklarında hayatın normalleştiğine dair haberler servis edilerek, turistlere mikrofon uzatıldı. Yayınlanan haberler tepkilere neden olurken, mikrofonlara konuşanların aksine Sur’da yaşananlara tanıklık edenler aradan geçen zamana rağmen hala o sokaklara giremiyor.
Diyarbakır’ın merkez Yenişehir ilçesinde Xale Meheme diye tanınan kafe işletmecisi Mehmet Sevik (80), bu kişilerden sadece biri. Diyarbakır’ın Têrkan bölgesinde bulunan Nefirtaş köyünde doğan Sevik, gençlik yıllarında kent merkezine taşındı. Fiskaya’da 8 yıl yaşayan Sevik’in burada açtığı kafe yıkımdan sonra inşa edilenlerden farklı. Diyarbakır Ovası ve Dicle Nehri’ni gören geniş teraslı kafeye, Diyarbakır Surları’nı 91 yıl önce yıkımdan kurtaran Fransız arkeolog Albert Louis Gabriel’in ismini verdi.
Gabriel olmasaydı…
Bir gün kahvehanede otururken Gabriel’in Diyarbakır Surları için vermiş olduğu mücadeleyi duyduğunu ve bundan dolayı çok değer verdiğini ifade eden Sevik, şimdilerde Diyarbakır’ın yine yıkımla karşı karşıya olduğunu ancak halkın buna izin vermeyeceğini söyledi. Emekli olduğu 1980 yılında kafe işletmeye başlayan Sevik, önce Gabriel’in fotoğraflarını astığı kafeye daha sonra ismini verdi. Girişinde Gabriel’in özgeçmişi yer alan kafede, ayrıca fotoğraf çekme alanı da oluşturuldu.
Sevik, Gabriel’e vefasını şöyle anlattı: “Fransa’da yaşıyor ve orada surların valilik tarafından yıkılmaya başlandığını öğreniyor. Fransa’dan yola çıkıp Ankara’ya oradan da Diyarbakır’a geliyor ve valiyle görüşüyor. Yıkımın sebebini soruyor. Vali de, surların taşı yüzünden kentin kışın soğuk yazın ise sıcak olduğunu bu nedenle yıkmaya başladıklarını söylüyor. O da bin yıldır bu surların yapıldığını ve bugüne kadar kimsenin ne soğuktan ne de sıcaktan öldüğünü, kenti yıkmaya çalıştıklarını belirtiyor. ‘Bu yıkım, Surları değil, kenti yıkmadır’ diyor. Eğer o dönem surları yıksalardı kentin tamamını yıkıp, şehir merkezini Ergani’ye verirlerdi. Ama sonuç itibariyle o kişi bir şekilde yıkımı durduruyor ve kentimizin yıkılmasını engelliyor. Eğer o gün bu kararı durdurmasaydı bizler bu kentten bahsedemezdik ve bu kent olmayacaktı. Ben de bu nedenle kafe açtım ve onun ismini kafeye verdim.”
‘Sur’a gidemiyorum’
Çatışmaların başladığı 2015 yılından bu yana Sur’a gitmediğini dile getiren Sevik, “Sur’da silahın patladığı günden bugüne sadece yasaklar bittiğinde bir kez yakılan camiye (Kurşunlu Cami) gittim, başkada bir yere gitmedim. Başka da bir yere adım atmadım. Sur’a ne yaptılar halen bilmiyorum. Gitmiyorum. İnsan gidebilir mi? Ben gidemiyorum” diye belirtti. Şimdilerde Fiskaya’nın yıkımla karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Sevik, “Hiçbir şey bırakmıyorlar, her yeri yıkıyorlar. Bin lira verip insanları mağdur ediyorlar. Paraları onlara kalsın. Biz izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Albert Louis Gabriel
Albert Louis Gabriel, 1883 yılında Fransa’da doğup, Sorbonne Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar ve Edebiyat okudu. Paris Üniversitesi’nde doktora yapan Gabriel, 1926 yılında Türkiye’ye gelerek, Darülfünun’da arkeoloji ve sanat tarihi dersleri verdi. Milli Eğitim Bakanlığı ile 1930’da anlaşarak, Mezopotamya’daki eserler hakkında araştırma yapmak üzere Hasankeyf’ten Van’a incelemelerde bulundu. Eserlerin fotoğraflarını çeken, çizimlerini yapan ve metinler yazan Gabriel, 1930’lu yıllarda Diyarbakır’a geldi. Gabriel, dönemin valisi Faiz Ergun’un talimatıyla Dağkapı ile Mardinkapı arasındaki surların, “Sur içine hava girmiyor. Bulaşıcı hastalıklar yaygınlaşıyor. Hava sirkülasyonu olsun, surları dinamitliyoruz” gerekçesiyle, yıktırılmaya çalışıldığını gördü. Gabriel, Milli Eğitim Bakanlığı’na rapor yazdı. Diyarbakır Surları’nın tarihi ve arkeolojik açıdan paha biçilemez olduğunu belirtince, yıkım durduruldu.
MA / Eylem Akdağ – Cengiz Özbasar