Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Siyaset aynı zamanda bir satranç oyunudur. Bu oyunu akıllı hamle yapanlar kazanır. İktidar, muhalefete, hazırlamış olduğu 15 maddelik yeni seçim yasasıyla şah mat dedi. Hamle sırası muhalefette. Ya akıllı bir hamle ile bu oyunu boşa çıkaracaklar ya da sittin sene muhalefet koltuklarında oturacaklar ”Leylek’in ömrü laklakla geçer ” misali yıllarını hep iktidarı eleştirmekle geçirecekler. Muhalefetin başarısızlığının faturasını dün olduğu gibi bugünde, artan işsizlikle, yüksek enflasyonla, temel hak ve özgürlüklerin yok edilmesiyle, demokrasinin askıya alınmasıyla halklar, emekçiler, yoksullar ödeyecektir.
Demokrasi, vatandaşın temel hak ve özgürlüklerini özgürce kullanabildiği rejimin adıdır. Sandığa özgür iradesiyle gider, oyunu kullanır, yöneticisini seçer. Memnun kalmadığı iktidarı sandığa giderek değiştirmek ister. Hiçbir iktidarında beni bu tarihe kadar seçtiniz, erken seçime gitmem demek gibi bir hakkı olamaz, seçime gidip güven tazelemek zorundadır. Bu ülkede iktidarlar hiçbir zaman hiçbir olayda halkın rızasını, farklı kesimlerin, istek, talep ve önerilerini dikkate almamışlardır. Bu seçim yasası da bu olaylardan biridir. Halka sorma gereği duymazlar.
Ülkeyi 20 yıldır parti-devleti iktidarı anlayışı ile yönetenler, devletin bütün ekonomik kaynaklarını tükettiler, yargıyı siyasallaştırdılar, eğitim sistemini çökerttiler, sağlık sistemini bitirdiler. AKP-MHP iktidarı kendi bekaları için ülkenin bir 20 yılını daha heba etmek için alicengiz oyunuyla tekrar iktidarda kalmak istiyorlar. Bunun için TBMM’ye 15 maddelik yeni bir seçim yasası sundular. Bu yasa ile Kürtlerden dolayı getirilen yüzde 10 seçim barajı, bugün MHP’nin meclise girebilmesi için yüzde 7’ye indiriliyor.
2018 seçimlerinde AKP ve MHP’nin artık oyları nedeniyle milletvekili kaybetmeleri, bu yeni düzenlemede ittifak içindeki partiler yüzde 7 olan ülke barajını ittifak ile geçebilecek ancak milletvekili çıkara bilmesi kendi oyuna bağlı olacak. Bu madde ile amaçlanan özellikle İç Anadolu başta olmak üzere Elazığ, Erzurum gibi bazı il ve ilçelerde Saadet, Gelecek, Deva, Demokrat parti gibi partilerin önünü kesmektir. İşte burada muhalefete çok önemli görevler düşmektedir.
Yeni seçim yasasında “seçmen göçü”nün engellenmesi ile ilgili düzenlemede yer almaktadır. Bu teklife göre seçmen kütüklerinin düzenlenmesinde, son bir yıl içerisinde sürekli bulunduğu adres dikkate alınacak. Bununla da bir taşla bir çok kuş vurmayı hedefliyorlar. Başta Kürt seçmenler olmak üzere kimse memleketine gidip oy kullanamayacak. Akp büyük şehir belediyelerini kaybetmeyi biraz da buna bağlıyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uyum çerçevesinde yapılan düzenleme ile cumhurbaşkanına seçim yasakları muafiyeti getiriliyor. (Şu ana kadar var olan yasaklara uymasa da) Seçim çalışmalarında cumhurbaşkanına her hangi bir sınırlama yok. Seçim propagandalarının başlangıç tarihinden propagandanın yasaklandığı saate kadar 81 il gezisinde cumhurbaşkanlığı forsu giydirilmiş makam ve resmi araçlarla propaganda yapabilecek. Muhalefet partilerini eleştirebilecek. Amma ve lakin muhalefet cumhurbaşkanını eleştiremeyecek.
Demokrasilerdeki temsilde adalet, yönetimde istikrar ilkesi de bu ülkede önemini yitirmiştir. Her alanda yaşanan istikrarsızlık siyasi alanda da kendini göstermektedir. Demokratik, çağdaş ülkelerde siyasi parti sayısı iki elin parmak sayısını geçmez. Türkiye’de siyasi parti sayısı 100’ün üzerindedir. Oysaki seçime yerel örgütlenmesini (41 ilde örgütlü olma şartı) tamamlayabilmiş 10’a yakın siyasi parti ancak seçimlere katılabiliyor. Bu partilerin de birçoğu antidemokratik seçim barajını (yüze 10 – yüzde 7) aşamıyorlar. Sistem tarafından ötekileştirilenlerin sesi olan HDP’nin seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları ve diğer seçilmişler antidemokratik yasalarla zindanlara dolduruluyorlar, kazanılmış belediyelerine kayyımlar atanıyor. Onun için bu ülkede temsilde adalet, yönetimde istikrar sağlanamıyor.
Toplumsal sorunları çözecek bir sistem kimsenin aklına gelmiyor. İktidar, iktidarda kalıp gitmemeyi, muhalefet iktidara gelmemeye çalışıyor. Ülkede halka güven veren, halkı kucaklayan, peşinden sürükleyen bir muhalefet lideri yok. Armudun sapını, üzümün çöpünü bir kenara bırakıp iktidara yürümek lazım.
İktidara gelen her parti siyasi kurnazlık yaparak seçim sistemiyle kendi lehlerine oynamışlardır. Bu partiler ya kaldırmayı düşünmedikleri anti demokratik seçim barajına takılmışlardır ya da küçülerek, iktidarı kaybederek yollarına devam etmişlerdir.