Türkiye, Erdoğan ve Bahçeli diktesiyle alelacele bir seçime zorlanmakta. Ancak artık seçimin tarihi ve metotları üzerinde tartışmak kimseye hiçbir şey kazandırmayacaktır. Artık bu seçimlerde Erdoğan ve iktidarının yıkılması üzerine yoğunlaşılmalı. Erdoğan bu seçimleri kazanmak için her şeyi göze almıştır. Çünkü kalıcı iktidarını kurmak zorundadır. İktidar kavramı iyi anlaşılmalıdır. İktidar bilindiği gibi bir hükümet organizasyonu değil egemenliğin kurulmasıdır. İşte Erdoğan kesin olarak egemenliği eline almak istemektedir. Yani sakat da olsa “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yerine “Egemenlik kayıtsız şartsız Erdoğan içindir” olgusu kurulmak istenmektedir.
Hasan Işık / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Başta Türkiye halkları olmak üzere tüm Ortadoğu halklarının geleceğini etkileyecek bu seçimde bizleri neler beklemekte ve nasıl bir çözüm yolu üretilmelidir? Üzerinde durulması gereken temel paradigma budur.
Son gelişmeler Türkiye siyasetinin düştüğü vahim durumu bir kez daha yüzümüze çarpmıştır. CHP-Saadet-İyi ve DP ittifakının sağlıksız ortaklığı toplumda karşılık bulması çok zor.
Bir tarafta faili meçhul cinayetlerin izlerini üzerinde taşıyanlarla bir tarafta Madımak katliamının külleri hala üzerinde olanlarla sayısız cinayete imza atmış Kemalistlerin ittifakı bölgeye huzur vaat edeceğe benzemiyor. Peki, nasıl olurda milliyetçiler, Milli Görüşçüler ve Kemalistler aynı çatı altında birleşir. Bu sorunun tarihte, sosyolojide ve siyaset biliminde karşılığı ve cevabı yok. Bunun cevabı Türkiye’ye has bir cevaptır. Cevabı ise milyonlarca seçmeni olan HDP şahsında Kürtler olmadan bir ittifak kurmanın tek bir karşılığı; bu birbirine selam vermezlerin kardeşliğinin altında yatan gerçek bağ Kürt düşmanlığıdır. İttifakın daha ilk günden şartı Kürtlerin masa dışında kalmasıdır. Peki, bir ülkede demokrasi vaatleri veren bir ittifakın bir halkın iradesini hiçe sayması nasıl bir demokrasi doğuracaktır, doğacak bu demokrasi Erdoğan demokrasisinden ne kadar farklı olacaktır?
Cizre, Sur, Nusaybin… de yıkılan yuvaların, katledilen insanların hesabını sormaktan, Afrin işgalinin haksızlığını anlatmaktan kaçınan bu ittifak sadece Erdoğan ismini yıkmakla bu ülkeye ne kazandıracaktır?
Peki, bu ortamda Kürdistani partilere düşen nedir?
Kürdistani partilere düşen özgürce yaşamın inşası için demokrasi temelinde tüm bölge halklarına ışık tutacak bir birliktelik kararı almaktır. Bu seçimlerde Kürtler olmadan Erdoğan rejiminin kurulmasına kimse engel olamaz. Bunu, egemenler görmese de Kürtler demokratik yollarla ortaya koymalıdır. Ancak bu şekilde değişiklik anlam ifade eder aksi takdirde seçim sonuçlarından doğacak isim değişiklikleri halklara hiçbir fayda sağlamayacaktır.