AKP-MHP faşist iktidarı sıkıştıkça bu sıkışıklıktan kurtulmak için ülkeyi ve toplumu uçuruma sürüklemekte. Bugün artık AKP-MHP faşist iktidarı ülkeyi yönetemez duruma gelmiştir. Ülkenin içine girdiği ekonomik durum, dış politikadaki çaresizlik, şiddet ve çatışma ortamı, hukuk ve adaletin olmayışı toplumda derin travmalar yaratmıştır.
Hasan Işık / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Eğitim sisteminden tutun da hukuk sistemine kadar olan çözülme artık yozlaşmaya dönüşmüştür. Son günlerdeki rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla AKP-MHP iktidarı köşeye sıkışmış dikkatleri başka yöne çekmenin telaşına düştüler.
İktidarlarını bugüne kadar Kürtleri öldürerek ayakta tutan faşist iktidar ölümü ve savaşı o kadar sıradanlaştırdı ki artık toplumu bu şekilde oyalayamayacağının farkına vardı.
Artık AKP-MHP iktidarının uluslararası alanda bir savaş ve seferberliğe ihtiyacı vardır. AKP-MHP iktidarı tek kurtuluşlarını savaşta görmektedirler. Savaşın yeri neresi olursa olsun hedef Kürt, coğrafya Kürdistan olacaktır. Bu sebeple faşist iktidar gözüne Afrîn’i kestirmiştir.
AKP-MHP iktidarı bu savaşla pek çok kazanım elde edeceğini zannetmekte.
Birincisi: Afrîn’i işgal ederek orada bir Cerablus modeli uygulayarak hakimiyet alanını genişletmeyi planlamakta.
İkincisi: Afrîn işgali aracılığıyla Kuzey Suriye Federasyonu’nun demokratik yönetim modelinin önüne geçerek Afrîn şahsında tüm Suriye Demokratik Devrimi’ni boğmak.
Üçüncüsü: İleride Suriye’de elinde bulunan alanları Baas rejimine karşı pazarlık aracı olarak kullanmak. Son olarak da Türkiye’deki yaptıkları yıkımı bir savaşla gölgeleyip iktidarlarının süresini uzatmak.
Tüm bunların ışığında elbette ki Türkiye’nin işgalci planlarıyla sahadaki realite aynı değil. Her ne kadar Afrîn’in etrafı Türkiye ve ona bağlı çetelerle kuşatılmış olsa da Afrîn; coğrafyası, askeri gücü ve nüfusuyla kolay bir lokma olmayacaktır. Bir de sahadaki ABD – Rusya – Rejim – İran ve YPG’nin varlığı ve izledikleri politikalar işlerin hiç de Türkiye’nin istediği gibi olacağa benzemiyor.
Belki de Türkiye ileriki günlerde bir fırsatını bularak kendine bağlı çetelerle Afrîn’e bir saldırı başlatabilir. Ancak bu saldırının faturasını başta Türkiye olmak üzere tüm Ortadoğu ödeyebilir. Kürtler ve Araplar başta olmak üzere bir arada demokratik bir hayat inşa etmek isteyen bölge halkına saldırı bir anda Türkiye’yi de bir ateş çemberine çekebilir. AKP-MHP faşist iktidarının attığı bu tehlikeli adımlar Afrîn Savaşı’nın Afrîn’le sınırlı kalmayacağını göstermekte belki de bu saldırıyla Ortadoğu’da yeni bir boğazlaşmanın kapıları aralanacaktır.