Ana SayfaNIVÎSKARÊNYeni barış süreci ve düşündürdükleri 

Yeni barış süreci ve düşündürdükleri 

“Aynı anda hem savaşa hazırlanıp  

hem de savaşı önleyemezsiniz. 

Albert Einstein  

Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız 

1984 yılında başlayan çatışmalı süreçle beraber binlerce insanımız hayatını kaybetti, ülkenin 500 milyar doların üzerinde ekonomik kaybının olduğu söyleniyor. Bacasız fabrika olarak kabul edilen turizm sektörü çok ciddi anlamda zarar gördü. Dağlar, yaylalar, otlaklar tarım ve hayvancılığa yasaklandı, köyler boşaltıldı, ormanlar yakıldı, sivil insanlar ülke sınırları içerisinde savaş uçakları tarafından bombalandı, ülke içeride ve dışarıda hukuken çok zor süreçler yaşadı ve hala yaşamaya devam ediyor. İnsan hakları ihlalleri anlamında daha neler neler yaşandı tarih hepsini tek tek not etmiştir. 

Bütün bu hukuksuzluklara son vermek açısından zaman zaman adına barış süreci, çözüm süreci, açılım süreci, demokratik çözüm, demokratik açılım, Kürt açılımı gibi isimlerle adlandırılan çözüm arayışlarına gidilmiştir. Ama her defasında taraflardan birinin tabiri caizse yan çizmesi sonucu sonuç akamete uğramıştır.  

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM’de partisinin grup toplantısında Abdullah Öcalan’a seslenerek “Terörün bittiğini, örgütün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin” demesi yeni bir barış sürecinin kapısını araladı.  

Fazla umutlu olmamakla birlikte dileriz kalıcı bir barışa vesile olur. 

Bununda geçmişte olduğu gibi bir Osmanlı oyunu olmadığını temenni ediyoruz. 

Ortadoğu’da değişen güç dengelerinin Kürt siyasi hareketinin lehine gelişen yeni imkânlar ve fırsatlar sunan, Türkiye açısından gelişen belirsizlik durumu bu sürece zorluyor. 

İktidar bölgesel savaş tehdidine karşı iç barışı sağlamak amacıyla böyle bir girişimde bulunmuşsa bu kalıcı bir barış olmalı.  

Ülke böylesi badireleri Kürtlerin desteği ile atlatmasına rağmen, her düzlüğe çıktığında Kürtleri yok sayarak inkar etmiştir. 

Düşünülen bu barış sürecinin Kürt sorununa kalıcı çözüm bulabilmesi için kapalı kapılar ardında değil, yasal dayanaklar oluşturularak, TBMM’de halkın gözü önünde şeffaf ve uluslararası gözlemci bireyler, kurum ve kuruluşlar nezdinde gelişmelidir. 

Taraflar bu süreçte iyi niyet anlamında somut adımlar atmalı.  

16 Temmuz 2014’te Resmi Gazetede Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun adıyla yayımlanarak kanunlaştı. 2015 Ceylanpınar saldırısı sonucu barış süreci sona erdi. 

Bugünde aynı tehlike mevcuttur. Mecliste ki olumlu hava, Devlet Bahçeli’nin Öcalan söylemi, Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması sonrası gelişen Ankara’daki TUSAŞ saldırısı benzer bir provokasyondur. 

Bu provokasyona verilecek cevap Rojava’daki sivil halkı bombalamak olmamalıydı. 

John Darby ve Roger Mac Ginty’ye göre bir barış sürecinin başarısı için beş hayati koşul var, diyorlar. 

1-) Liderler iyi niyet çerçevesinde müzakere etmeli. 

2-) Sorunun kilit aktörleri sürece dahil edilmeli. 

3-) Temel meseleler müzakere edilmeli. 

4-) Taraflar süreç esnasında güç kullanmaktan kaçınmalı. 

5-) Sürdürülebilir bir barışa ulaşmak için kararlı olmalıdırlar. 

2009 yılı Kürdistan/ Kürt sorununun çözümüne yönelik tabiri caizse verimli bir yıl olmasına rağmen sonuç alınamadı. 

Kürdistan/ Kürt sorununun çözümü için reklama ihtiyacı olmayan aydın, sanatçı, yazar, iş insanı, sendikacı gibi kamuoyunda sevilen, saygı duyulan, itibarlı insanlardan oluşan “Akil İnsanlar” heyetinde yer alan bu insanlar barış sürecinin başarısızlığa uğraması sonucu, günah keçisi oldular ve itibarsızlaştırıldılar. İktidarın başarısızlığının faturasını ödediler. Başarısızlığın faturası bu insanlara kesildi.  

Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bağdat’a giderken uçaktaki gazetecilere Kuzey Irak için “Kürdistan” ifadesini kullandı. 

Yine “Kürt sorunu Türkiye’nin birinci sorunudur ve mutlaka halledilmelidir” şeklinde açıklama yaptı.  

Kürt sorunuyla ilgili ilerleyen günlerde çok iyi şeyler olacağını söyledi. Ama maalesef hiç iyi şeyler olmadı. 

Anayasa Mahkemesi, oy birliğiyle DTP’nin kapatılmasına karar verdi. 

İsmet İnönü’nün Kürt Raporunda belirttiği gibi Kürdistan/Kürt sorunu vardır ve bastırıldı. Bu sorun Cumhuriyetin ikinci yüzyılında artık bastırılamaz bir hal aldı. 

Artık bıçak kemikte. Ya bu kadim sorunu geç olmadan çözersin ya da çözülürsün. Sistem hesabını ona göre yapmalıdır. 

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights