Ukrayna’da yaşayan Rus anarşistleri ne diyor?

Divê hûn bixwînin

The Final Straw Radio’nun (TSFR), Kiev’de yaşayan Rusya kökenli anarşist İlya ile, Rusya-Ukrayna ilişkileri, 2013’teki Maidan ayaklanması, Donbass’daki çatışma, Ukrayna’daki Neonaziler, Ukrayna’nın işgaline karşı direniş ve anarşistlerin tutumu, Putin rejimi, Ukrayna devletinin niteliği, üzerine uzun bir söyleşiye yer verdi. 24 Şubat 2022 günü yapılan söyleşiyi Gün Zileli özetledi.

SFRUkrayna ile Rusya’nın dünkü ve bugünkü ilişkileri konusunda biraz konuşabilir miyiz?

İlya: Bu iki ülke arasındaki ilişkiler 2014’den beri çok kötüdür. 2013-14’teki Maiden protestolarından ve pro-Rus Başkan Yanukoviç’in yıkılmasından sonra, Rusya Kırım’ı işgal ve ilhak ettiği gibi, nüfusun Rusya’ya bağlı bölümünü kullanarak Donbass’ı da işgal etti.

Bundan 1000 ya da 700 yıl önce Ukraynalılar ve Ruslar, doğu Slavları olarak aynı dili konuşan sosyal topluluklardı. Bugün bile Ruslar, Belaruslar ve Ukraynalıların konuştuğu dil birbirine çok yakındır. Çarlık döneminde Ukrayna, kadim Rus Çarlığı’nın bir parçasıydı. 1917 devriminden sonra her ne kadar koşullar değiştiyse de, kısa süre sonra Ukraynalıların merkezi Rus yönetiminden ayrı bir varlık olmalarına izin verilmedi. Moskova yine kendi sistemini dayatmıştı.

1990’da Sovyetler Birliği çöktü ve ona bağlı özerk cumhuriyetler bağımsız devletler haline geldi. Fakat Putin, Rusya’da, 1999 yılında iktidara gelince, neo-emperyalist ve neo-kolonyalist bir politika izleyerek eski Sovyetler Birliği alanında Rus devletini restore etmeye girişti. Ne var ki, yeni Rus imparatorluğuna bağlı Yanukoviç gibi liderler bu tür ülkelerde büyük tepki çekti ve örneğin Maidan ayaklanması gibi ayaklanmalarla devrildiler. 2014’de Maiden ayaklanmasından beri, 8 yıldır, yeni Rus-Ukrayna ilişkilerini ya da gerginliğini yaşıyoruz.

TSFR: Dünya anti-emperyalist solu, eğer Ukrayna batıya entegre olur, AB’ne ve NATO’ya girerse batının kuklası ve NATO’nun Rusya’yı kuşatma harekâtının aleti olacağını ileri sürüyor. Gerçekte ne olup bitiyor Ukrayna ve çevresinde?

İlya: Rus ve Ukrayna halklarının birbirine her bakımdan son derece yakın halklar olduğunu daha önce belirtmiştim. Ne var ki bu olumlu durum, Putin ve çevresi tarafından Rus hegemonyası adına istismar edildi. 2014’te, Maiden ayaklanmasından sonra iktidara yeni Ukrayna yönetimi geldi. Bu yönetim açık bir şekilde Batı yanlısıydı. Bütün Doğu Avrupa ve Sovyet sonrası halklar batı türü yaşam tarzını kendilerine model almışlardı. Avrupa Birliği (AB) bu ülkelere yakındı ve kültürel bakımdan da uzak değildi. Batı bunu elbette kullandı ve Ukrayna’yı AB’ye katmak istedi. Bu mesele halen askıda. Rusya’nın işgal tehdidi Ukrayna’yı Batı’ya yaklaştırıyor.

TSFR: Donets bölgesine gelecek olursak?

İlya: Evet, bu bölgedeki halk esasen Rusça konuşur.Burada yaşayan çoğunluk Rusya ile entegrasyondan yana. Öte yandan, Kırım Tatarları Kırım’ın Rusya’ya ilhakından rahatsız.

TSFR: Peki Ukrayna’nın geri kalanı?

İlya: Daha bu sabah Batı Ukrayna Rusya tarafından ağır bombardıman saldırısına uğradı. Amaçları hem askeri hem de sivil havaalanlarını tahrip etmekti. Putin taraftarı silahlı saldırıda birçok sivil hayatını kaybetti. Bu tür bombalamalar sadece milliyetçi duyguları körükler. Giderek bu, Rusça konuşanlara karşı da düşmanca duygulara yol açıyor. Oysa Rus taraftarı olmayan birçok insan Rusça konuşmayı tercih eder. Bu da halkın farklı kesimlerinde gereksiz bir gerginliğe yol açabilmekte.

Fakat bir etnik temizlikten falan söz edemeyiz, yok böyle bir şey. Ben bunun yerine, bir askeri işgalden söz etmeyi tercih ederim.

TSFR: Rus Federasyonu içinde anti-militarist bir muhalefet olduğundan söz edilebilir mi?

İlya: Evet, Rusya’da çok sayıda insanın savaşa karşı olduğunu söyleyebilirim. Öte yandan, tüm politik muhalefet, liberallerden sağa, anarşistlerden sola kadar, geçen yıl fena halde ezilmiş bulunuyor. Liberal lider Boris Nemtsov gibi muhalifler öldürüldü, Rus muhalefetinin popülist-liberal liderlerinin en önemlilerinden olan Alexei Navalny hapse atıldı. Kısacası muhalefet güçleri yıkıma uğratıldı. 2011’den beri birçok direniş ortaya koyduk, geniş bir muhalefet hareketi ortaya çıktı. Fakat sonuçta başarılı olamadık. Geçen kış, 2021 Ocak’ında, popülist Navalny Rusya’ya döndüğünde büyük protesto gösterileri yapıldı. Birçok şehirde Putin rejimi protesto edildi. Fakat bastırıldılar. Ve ardından büyük bir baskı başladı, birçok insan hapislere atıldı. İnsan hakları örgütleri şu anda Rusya’da en az 1.000 politik tutuklu bulunduğunu söylüyorlar.

Biz şimdiden Rusya’nın birçok kentinde savaşa ve işgale karşı birçok eylem ortaya koyuyoruz, fakat protestolar halen kitlesel boyutlara ulaşmamıştır. Giderek sürekli ve daha büyük protestolara evrileceğini umut ediyorum. Muhalefet üzerinde büyük baskı var.

TSFR: Ukrayna’da işgale karşı bir özsavunma hareketinin devletin politik projeleriyle karşı karşıya geleceğine inanıyor musun?

İlya: Rusya’daki sistemle Ukrayna’daki sistem oldukça farklı.Her iki rejim de kesinlikle neoliberal. Fakat Rusya’da Putin’in oligarşik rejimi söz konusu. Politik sistemin merkezinde gizli servis bulunuyor. Ukrayna’daki sistem ise daha az merkezi kontrol sunuyor. Ukrayna devleti diğer devletlerin bir benzeri. Fakat bir ölçüde çoğulluğa izin veriyor. Dolayısıyla burada özgürlük mücadelesi için görece daha uygun koşullar var. Rusya’daki ve Belarusya’daki yoldaşlar ise bu koşullardan yoksun. Dolayısıyla oralardaki yoldaşlar burada kendilerine bir sığınak buluyorlar. Ukrayna’da devlet baskısı daha az. Ve sosyal hareketin gelişmesi için daha olumlu bir durum var. Ukrayna’da da birçok olumsuzluk var ama Rusya’daki otoriteryan baskı ile karşılaştırılamaz.

Ukrayna toplumu içinde radikal değişikler yaşandığına inanıyoruz. Putin’in işgali bu olumlu gelişmeleri de bastıracaktır. İşgal girişiminden birkaç gün önce birçok Ukraynalı politikacı özel jetleriyle kaçıp gittiler. Ukrayna halkıyla ilgileri yok bunların. Biz ise savaşacağız, bizim savaşımız bu. Gelecekteki devrimci değişimler için halkla birlikte savaşacağız.

TSFR: Sol değerlerle pek de ilgili olmayıp daha çok Rusya’daki rejimle müttefik olan ve “antiemperyalist sol” olarak nitelenen otoriterlerin ileri sürdüğü bir komplo teorisine göre, Maiden ayaklanması, Pravyi Sektor ya da Svoboda gibi aşırı sağ grupları ön plana çıkaran bir CIA operasyonuydu. Bu gruplar iktidarı alıp Donbass’daki Ruslara etnik temizliğe girişmişlerdi. Neler olduğunu söyleyebilir misin, ya da Ukrayna devletinin ya da kültürünün aşırı sağ etki konusundaki görüşü nedir?

İlya: Evet, Nazilerin propaganda bakanı Goebels, “Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır” demiştir. Evet, aşırı sağ Maiden ayaklanmasında oldukça güçlü bir şekilde yer aldı, çünkü iyi örgütlenmişti. Ayrıca bazı suçlarda kullanılmak üzere gizli polisle de bağlantılı çalışmaktaydılar. Dolayısıyla ayaklanmada bir inisiyatif kazandılar ve sonrasında da etkili oldular.

Öte yandan, Ukrayna aşırı sağının Rusça konuşan nüfusa karşı etnik temizlik için zemin bulduğu doğru değildir, çünkü Rusça konuşan nüfusa karşı bir etnik temizlik yapıldığı gerçek değildir. Aşırı sağ milliyetçi partiler Parlamentoda da temsil edilmiyorlar. Ben Maiden ayaklanmasına katıldım. 100 bin sıradan insanın oligarşik yönetime ve Yanukoviç’in aşağılamasına karşı isyan ettiğini gözlerimle gördüm. Elbette birçok güç araya girmeye ve bu hareketi etkilemeye çalıştı. Yalnız aşırı sağ değil, liberaller, farklı yerel oligarşik klanlar tarafından örgütlenen bazı muhalif partiler de vardı. Hepsi de bütün güçleriyle hareketi etkilemeye çalıştı. Bunların içinde, devrilen Yanukoviç’in yerine başkan olan oligark Poroshenko başarılı oldu. Şunu söyleyebiliriz ki, Maidan ayaklanması da ihanete uğrayan bir devrimdir. Oligarşi, devrimi halktan çaldı. Fakat Maiden devriminde milliyetçiler çok az rol oynamışlardır ve Maiden, hükümetin otoritesine karşı bir devrim olarak tarihe geçmiştir.

TSFREvet ama Neonazi Azov Tugayı’nın Maiden ayaklanması sırasında örgütlenip 2014’ten beri Donbass’daki çatışmalarda yer aldığı da bir gerçek. Ukrayna ordusunda da var oldukları söyleniyor.

İlya: Evet, Azar Tugayı, Maiden ayaklanmasından hemen sonra kuruldu ve Donbass çatışmasına katılan bir neo-nazi örgüt. Kısa sürede Ukrayna Ordusu’nun düzenli bir tugayı haline geldi ve askeri hiyerarşide bir yer edindi. Bu tugay şu anda politik bir tutumunun olmadığını açıklamış bulunuyor. Ne var ki neo-nazi kökenli olduğu açıktır. Bu tugaya Batılı neo-nazilerden ve Rus Neonazilerden katılımlar olduğu ve eğitim gördükleri de söylenmektedir. Şu an kendilerini, “biz nazi ya da faşist değiliz, sadece muhafazakâr milliyetçileriz” diye deklare ediyorlar. Fakat kökenleri nazidir. Öte yandan, etnik temizlikte bulunduklarına dair herhangi bir bilgi yok.

Burada çeşitli naziler var, örneğin Pravyi Sektor’dan Dritri Yarosh. Rusça konuşan birçok nazi de var. Fakat bunların varlığından hareketle Ukrayna devletini nazi olarak nitelemek doğru değil. Pro-Putinist güçler bunu yayıyorlar ve bunlar “anti-emperyalist” geçiniyorlar. Oysa gerçekten anti-emperyalist olmak her türlü saldırganlığa karşı çıkmayı gerektirir.

TSFR: Peki, şu anda anarşist ve anti-otoriter hareketin Ukrayna’daki durumu nedir? İşgal konusunda ne diyorlar, tutumları ne?

İlya: Maiden ayaklanmasında anarşist hareketin alınacak tutum konusunda bölünmesi büyük bir darbe oldu. Birçok tartışmalar yapıldı. Bazı anarşistler olumlu bir politik gelişme olduğuna inanıyordu. Fakat bunu söylemek biraz zor.

Elbette “Ukrayna devleti bizimdir” türü bir milliyetçi duyguyla karşı karşıya gelmek zorundayız. Öte yandan Batı türü hayat tarzına duyulan özlemlerle de. Bunlara karşı durulmalıdır. Avrupa Birliği ülkeleri görece bir istikrar içindedir. Fakat bunu Ukrayna için söylemek mümkün değil. Ukrayna’da farklı alternatiflere ihtiyaç var.

TSFR: Ülke dışındaki anarşistler bugünkü duruma nasıl tepki veriyorlar? Ülke dışından bir dayanışma var mı?

İlya: Öncelikle, işgale karşı eylem koyan Moskova’daki yoldaşlarımızı selamlıyorum. Bu eylemi ortaya koyan birçok anarşist tutuklandı. Bu da gösteriyor ki anarşistler ve savaş karşıtları şu anda Rusya’da aktif durumdalar. Batılı yoldaşlarımızdan da destek bekliyoruz. Dünyanın her yerinden gelecek destekler şu anda hayati önemde. Keza Rusya’da ve Belarusya’da hapiste bulunan anarşist yoldaşlarımızı desteklemek için de bu ülkelerin elçilikleri önünde gösteriler yapılmalıdır.

TSFRAnti-otoriterlikle Ukrayna’yı savunmayı nasıl birleştiriyorsunuz Bu konuda anarşistler arasında bir tartışma var mı?

İlya: Evet, bu tür özsavunmalar az çok devletten kaynaklanır. Bu durumda biz ister istemez askeri faaliyetlerle bir ölçüde işbirliği yapmak zorundayız. Bu durumda sorun, askeri otoriteden özerkliğimizi nasıl koruyacağımızdır. Bu konuda mükemmel planlarımız olduğunu söylersem yalan olur ama bu savunma faaliyetinde bağımsızlığımızı korumamız gerektiğinin son derece bilincindeyiz.

Bir diğer önemli sorun, devletin söylemleri karşısında bir ideolojik asimilasyona uğramaktır. Anarşist hareketle bağlantılı insanlardan bir kısmı, “bizim ülkeyi savunmak diye bir derdimiz olmamalı” diyor. Oysa şu koşullarda ülkenin savunulması gereklidir, ancak anarşist devrim için yeterli değildir. Ülkedeki koşulları değiştirmek gibi bir perspektife de sahip olmanız gerekir. Fakat büyük çoğunluğumuz işgale karşı savaşmanın gerekli olduğu konusunda hemfikirdir.

Artı Gerçek

Söyleşinin uzun, İngilizce versiyonu için bkz: https://thefinalstrawradio.noblogs.org/post/2022/02/25/anarchists-in-ukraine-against-war/

Verified by MonsterInsights