İşçiler-emekçiler depremin, ekonominin, öldürücü salgının kıskacı altında inanılmaz yıkımlarla boğuşmaktalarken sermaye ve onun siyasi temsilcileri ise yeni rantlar peşinde! Neredeyse, ellerinden gelse tüm çalışanları çok az ücretle çalıştıracaklar. AKP hükümeti Torba Yasa marifetiyle çıkarmaya çalıştığı süreli çalışmauygulamasıyla bu hedefleniyor.
İşçilerin vazgeçilmezi olan ihbar, kıdem tazminatları ile emeklilik haklarına yönelik son saldırıyla ilgili olarak deneyimli bir sendikacı olan Disk Sosyal-İş Sendikası eski genel Başkanı Sayın Metin Ebetürk’le YSİ adına bir röportaj yaptık.
Yurtsever Sosyalist İşçi – Sayı : 13
Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmekte olan “kısa çalışma uygulaması” yasa teklifiyle sürekli hale getiriliyor. Hükümet bu yasayla ne amaçlamaktadır; sendikacı gözüyle bu yasaya ilişkin değerlendirmeniz nedir?
Salgın döneminin başında, ekonomik tedbirler olarak başlanan emeğin haklarına ilişkin kısıtlama, emeğin haklarını işverenin insafına bırakan AKP’nin geçici düzenlemesi, torba kanunla sürekli hale getirilmek isteniyor. Hükümet bu düzenlemeyle, sermayeye on yıllardır amaçladığı esneklik, ucuz ve güvencesiz çalıştırma ilişkilerini, salgın ortamı gerekçe gösterilerek daimi hale getirmek istiyor.
Bir başka ifadeyle salgın bahane, patronların ve onların iktidarının amacı ve niyeti, onlar için şahane.
Hükümetin bu yasa teklifiyle işveren konumunda olan ve salgından olumsuz etkilenen esnafı rahatlamak amacıyla “toplam iki yılı geçmeyecek” şekliyle çıkardığı ifade edilmekte. Ancak işverenin lehine işçinin aleyhine olacak bu yasanın kalıcılaşma tehlikesinden bahsedilmekte. Bu tehlike nedir?
Bu teklif çalışanların işsizlik, malullük, yaşlılık, ölüm, iş kazası, meslek hastalığı ve analık gibi hayati öneme sahip haklardan yararlanmasını ortadan kaldıracaktır. Bu düzenleme kabul edilmesi halinde, özellikle sosyal güvenlik hakları bakımından çalışanlara büyük kayıplar yaşatacağını belirtmeliyiz.
Yasa esnekleştirilmiş ve sürekli hale getirilmiş çalışma biçimine bağlı olarak, özellikle taslakta belirtilen yaş grupları için sosyal güvenlik haklarından çok önemli mahrumiyet getirecek. Bu düzenlemenin Anayasanın eşitlik ilkesiyle çeliştiğini ve sosyal güvenlik hakkı hükümleriyle de çeliştiğini o hakları ortadan kaldıracak içeriğe sahip olduğunu belirtelim.
Torba yasa teklifinde kısmi çalışmanın yaygınlaştırılması ve sürekli hale getirilmesi amaçlanmıştır. Kısmi çalışma yaşlılık aylığı, malullük aylığı, şu anki haliyle dahi yararlanmada güçlükler bulunan, işsizlik ödeneğine hak kazanma gibi, pek çok konuda ciddi hak kayıpları yaratacağı gerçekliktir, yaşandıkça sıkıntıları arttıracağını düşünüyoruz.
Bu durumun işçiler yönünde kıdem ve ihbar tazminatı ile emeklilik haklarını ortadan kaldıracağı gibi sendikaya üyeliğini de ortadan kaldıracağı iddia ediliyor. Eğer hakikaten işçiler ciddi hak kaybına uğrayacaklarsa neden sendikaya üye olsunlar, sendikalı olmanın bir anlamı kalır mı?
Sermaye ve iktidarları tarafından, sadece ülkemizde değil, tüm ülkelerde de her fırsatta emeğin haklarını kısıtlamak daha az ücretle, uzun saatlerde güvencesiz çalıştırma istek ve saldırısı yaşanmıştır. Sendikaların birincil görevi işçilerin hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmektir. Ancak; yıllardır sendikalar günü kurtarmak toplu iş sözleşmesi yapmak düzlemi dışında, (Bizim de görevde olduğumuz dönemde farklı olamadı) bir refleks yapamamış işçilerin sınıfsal bilinci için önemli adımlar atamamışlardır. İşçiler tarafından sendikalar, büyük binalar, lüks araçlar, bol sıfırlı ücret alan yöneticiler olarak tanımlanmaktadır. Yani bir kısım sendika yöneticileri tarafından da ikbal aracı olarak görülmüş. Sendikalar; sınıf örgütü, hak koruyan geliştiren emek örgütleri değil böyle hoş olmayan tabirle anılmaktadır.
Kapitalist üretim ve çalışma ilişkilerinde her daim sömürünün devamı olacağı, yaşanacağı gerçeğiyle sendikalara, ciddi emek birliklerine ihtiyaç vardır. Bu düzenleme TBMM’de bu yasama döneminde kabul edilsin veya kabul edilmesin mevcut hakların korunmaya ve koruyacak örgütlenmeye, mücadele örgütlerine ihtiyaç olacaktır.
On yıllardır kıdem tazminatının gaspı ve yok edilmesine ilişkin sermaye ve iktidarları tarafından niyet edilmiş başta DİSK olmak üzere emek örgütlerinin tutarlı davranışı nedeniyle başarı sağlayamamıştır. Bu yasa son amaç değildir. Emek köleleştirilene kadar saldırı devam edecektir. Çünkü bu; iki sosyal sınıfın, varlığının etkinleştirilmesi meselesidir.
Bu yasanın engellenmesi için üç işçi konfederasyonunun bir araya gelerek yasa karşısında tavır alması, basın açıklaması yaparak, yasanın geri çekilmesini talep etmeleri bile olumlu gelişmelerdir.
Kısaca belirtmem gerekirse bugünkü görev, yarına hazırlık olması için eldekini koruma ve savunma görevidir.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu bu yasanın öngörülen “25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlar” şekliyle değil “Herhangi bir yaş ayrımı olmaksızın tüm çalışanları kapsamasını talep ediyoruz” biçimiyle çıkmasını talep ettiği bilinmekte. Emekten yana sendikalar bu yasaya hangi yönde karşı çıkmalı?
Kıdem tazminatımız ve emeklilik hakkımız yine, daha ağır koşullarda tehdit altında olduğunu belirtmemiz gerekir. AKP tarafından meclise sunulan ve AKP-MHP’li vekillerin oylarıyla komisyondan geçen yasa teklifi ile işverenlere, on yıllardır elde etmeye çalıştığı işçilerin en temel hakları altın tepside sunarak, gasp edilmek isteniyor.
Bu yasa ile 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanların kıdem ve ihbar tazminatı hakkını ve emeklilik hakkını bir torba yasa marifetiyle çalmaya kalkıyorlar. Yasa teklifine göre 25 yaş altı ve 50 yaş üstü işçiler için koşulsuz olarak belirli süreli iş sözleşme yapılabilecek.
Kamuoyuna “istihdam artacak” diye masallar anlatmaya kalkıyorlar, oysa tüm işçiler şunu bilir: Belirli süreli sözleşme demek geçici işçilik demektir. Belirli süreli çalışan işçinin iş güvencesi olmaz, kıdem tazminatı olmaz, ihbar tazminatı olmaz, emekli olması zorlaşır. Dahası işçinin katmerli sömürülmesi anlamına geldiği gibi, işçilerin geleceğiyle ilgili kaos beklentisi söz konusu olacaktır.
Genç işçilere ve ileri yaştaki işçilere yapılan bu ayrımcılık Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır; bu kısım işçilerin geleceğini karartmaktır. 25 yaş altındaki ve 50 yaş üstündeki işçilere yapılan bu ayrımcılığın nedenini yıllardır kıdem tazminatını gasp etmeye çalışan sermaye ve iktidarları bu düzenlemeyle bir oyuk açmaya, oradan da hakların tamamını yok ederek, dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışacaklardır.
Çıkacak bu düzenlemenin tüm çalışanları yaş ayrımı olmadan kapsamasını istiyoruz demek; Bu ülkede hak hukuk olmasın, biz istediğimiz gibi işçi çalıştıralım, istediğimiz gibi kapının önüne koyalım demektir. Bu taleple de ağızlarındaki baklayı çıkarmışlardır.
Burada dikkat etmemiz gereken şurasıdır, meclisten, hangi sosyal sınıfın çıkarını koruyan yasalar çıkıyorsa, eski bir deyimle, kimin düdüğü çınlıyorsa o meclise dolayısıyla o ülkeye hâkim olan sosyal sınıf odur. Ülkemizde yıllardır ve özellikle 12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra hep kapitalistlerin talepleri doğrultusunda kanunlar çıkıyor, bir avuç sermayedar ve iktidarı milyonlara hükmediyor, ülkemizi her gün yeniden, yeniden çalışarak değer katan işçi ve emekçiler köleleştirilmeye çalışılıyor.
Demokratik zeminlerde kalarak sendikalar olarak bu yasanın çıkmaması yönünde fiili olarak ne yapmayı, ortak bir plan, birlikte hareket etme kararı var mı?
Bu sorunuza cevap vermeyi isterim ancak şu anki muhatabı değilim, fiili olarak sendika yöneticisi olmadığım için yapılması gereken olarak yanıtı vermeye çalışayım.
TBMM’den çıkarılmak istenen düzenleme, yıllardır başarı sağlayamadıkları ve şu ana kadar yapılmak istenen, taktik olarak, en kurnazca yapılmış ve planlanmış saldırı izlerini taşıyor. Bugün bunu bilmezden ve görmezden gelenler bunun hesabını veremezler. Sendika konfederasyonları bunun farkında diye düşünüyorum, bu nedenle iktidarı karşılarına alma riskine rağmen beraber ses çıkarıyorlar, açıklama yapıyorlar, bunun kıymetli olduğunu belirterek bu birlikte davranışı büyütmek ve sağlam temele oturtmak, düzenlemeye karşı en somut ve tutarlı davranış olacak diye düşünüyorum. Bugünlerde başlayan önümüzdeki günlerde devamı sağlanan etkinliklerle, sokakları ve işyerlerini eylemlerle ısıtmak yerinde olacaktır diye düşünüyorum.
Yurtsever Sosyalist İşçi – Tüm sayıların PDF’leri aşağıdadır