Türk basını son birkaç gündür “Barzani istifa etti”, “Barzani dönemi sona erdi”, “Görevi bıraktı” hatta hızını almayanlar “kaçtı” vb. diyor. Dahası bazı Kürt yazarlar da “Barzani’nin istifa ettiğini” yazarak yanlış bilgilendiriyorlar.
Sinan Çiftyürek / Diğer yazıları için burayı tıklayın
Güney Kürdistan ile ilgili son üç ayda üç yazı yazmıştım. Sırasıyla; Bağımsızlık Referandumu öncesi yazdığım ilkyazının başlığı; “AYNAYI BUGÜN KÜRDİSTAN’IN ARTILARINA TUTMAK” idi. Devamında Referandum sonrasında ise “KÜRDİSTAN ÖZELDE DE KERKÜK HALKLARI, TARİH YAZDI” başlıklı bir yaz yazmıştım. İç ihaneti de içeren 16 Ekim ve sonrası felaketi konu alan yazının başlığı ise “IRAK’IN (İRAN) KERKÜK/KÜRDİSTAN İŞGALİNİN ARKA YÜZÜ!” idi. Şimdi ise “AYNAYI KÜRT SİYASETİNİN EKSİLERİNE/YANLIŞLARINA TUTALIM” başlıklı yazıyı hazırlarken ara ya da kısa bir yazı olarak bu yazıyı yazma gereği ortaya çıktı.
Önce kısa bilgi
Mesut Barzani Haziran 2005’te Irak Kürdistan Özerk Bölgesi Parlamentosu tarafından Başkan seçildi. Sonra partiler “başkanı partiler değil halk seçsin” diye anlaşıp halk tarafından başkan seçimini yasallaştırdılar. Temmuz 2009’da düzenlenen seçimlerde oyların yüzde 70’ini alan Barzani ilk defa doğrudan halk tarafından seçilen başkan oldu.
Dört yıllık görev süresi 2013’te doldu ancak IŞİD ile savaş sürecinde başkanlık seçimlerine gitmek yerine parlamentoda görev süresinin uzatılması kararlaştırıldı. Kürdistan Parlamentosu 30 Haziran 2013 tarihinde gerçekleştirdiği oturumda, “Barzani’nin görev süresini iki yıl uzatma kararını aldı. Böylece 2015 yılına kadar görev süresi uzatıldı. Bu uzatmanın esas PDK ve YNK üyesi milletvekillerinin oylarıyla kabul edilmesi, başta Goran olmak üzere muhalefettin eleştirilerine neden oldu.
Uzatma bitip 2015 yılı geldiğinde, başkanlık seçimlerine gitmek yerine, “IŞİD ile savaş içerisindeyiz” gerekçesiyle Parlamento bir kez daha iki yıllığına Barzani’nin görev süresinin uzatılmasını kararlaştırması, muhalefetin haklı eleştirilerine neden oldu ki bu durumu hepimiz eleştirdik. Dahası bu durum ciddi iç siyasal sorunlara öyle ki Parlamento başkanının başkent Hewler’e sokulmamasına kadar varan ağır iç siyasal sorunlara neden oldu.
Nihayet son uzatma da 1 Kasım 2017 tarihinde bitmişti. Bunun üzerine Bağımsızlık Referandumu sonrasında Kürdistan Parlamentosu 1 Kasım 2017’de hem genel seçimlerin hem de başkanlık seçimlerin yapılması kararlaştırdı. Ancak çok geçmeden 16 Ekim’de yaşanan, İran planlı ve aktif destekli Irak’ın Kerkük ve diğer kentlerin işgali gündeme gelince 1 Kasım’da planlanan iki seçim de yeniden ertelendi. Ertelenmeseydi yarın değil öbür gün başkanlık seçimi yapılacaktı.
Başkanlık seçimi ertelenince kimileri üçüncü kez Barzani’nin görev süresinin Parlamentoda uzatılmasını istedi ama Barzani muhalefetten gelen haklı eleştirileri de dikkate alarak buna itiraz etti. Parlamentoya gönderdiği ve dün ele alınan mektubunda Barzani, görev süresinin uzatılmamasını istedi. Görev ve yetkilerinin Kürdistan Parlamentosu ile Hükümeti arasında paylaştırılmasını talep etti. Parlamento da dün oy çokluğuyla Barzani’nin bu talebini kabul etti. Böylece Mesut Barzani 1 Kasım itibarıyla kendisinin tabiriyle yeniden “Peşmerge” oluyor!
Bu kısa tarihçeyi şunun için anlattım; demek ki Mesut Barzani’nin “görevi bırakması” ya da “istifa etmesi” söz konusu değil. Yapılan başkanlık görev süresinin yeniden uzatılmamasıdır ve bunu da eleştirileri de dikkate alarak Barzani önerdi. Ki doğru yapmıştır bu tutumuyla.
Ayrıca kamuoyu şunu da biliyor; Barzani başkanlık tartışmaları gündeme geldiğinde, “ben aday değilim ailemden de kimse aday olmayacak” demişti. Ki bence bu tutumu da yerindedir desteklenmelidir. Yedi milyonluk bir ülke de Mesut Barzani’nin kendisi ve ailesi dışında birisi devlet başkanı olabilir, olmalıdır da. Daha önce de yazmıştım Bağımsızlık Referandumu ve 16 Ekim sonrası yaşananlar sürecinde aldığı kararlı tutumu nedeniyle Necmettin Kerim neden olmasın? Hatta KDP tarafından neden önerilmesin diye de sormuştum.
Sonuç olarak; Mesut Barzani hem görev süresinin uzatılmasına karşı çıkmakla hem de başkanlık seçimlerinde “aday değilim” demekle doğru bir tutum aldı, desteklenmelidir. Dileriz bu tutumu ve gelişmeler, Kürdistan’ın iç demokrasi dengelerinin yerleşmesine hizmet eder. 30.10.2017
