AKP-MHP devletinin son günlerde Avrupa’da yaptıkları seviyesizlikler ve iç siyasetteki karşılıkları Türkiye’yi düşmüş olduğu bu çukurdan “HAYIR” ların bile kurtarmaya yetmeyeceğinin göstergesidir.
Elbette ki hiçbir ülke ve onun temsilcisi diğerlerinden farklı değildir. Her devlet temsilcisi, ülkesi ve halkları için kıymetlidir.
Ancak Türk diplomasisinin “yapıştım gitmeyeceğim” “Bunlar ne lalesi bilmem ama” başarısı ve yanlış ülke bayraklarının yapılmasıyla başlayıp Hollanda ineklerinin kesilmesine kadar giden protesto süreci aslında toplumun tüm kesimlerinden devletin tepesine kadar bir çürümüşlüğün ve zavallılığın göstergesidir. AKP-MHP devleti adeta fantastik filmlerdeki kurulu medeniyetleri tehdit eden barbar canavarlar gibi davranmaktadırlar.
Elbette ki en acı olanı ise devlet yetkililerinin Avrupa ve Almanya’yı Nazi olarak suçlaması ve demokrasi dersi vermeye çalışması.
AKP-MHP devletinin bu sözleri “tecavüzcü imamın namus vaazı vermesi” gibi kabak tadı vermekte.
Şehirleri tanklarla yıkılan, vatandaşları bodrumlarda yakılan, vekillerinin seçim bölgelerine alınmadığı bir ülkede,
Sokak ortalarında günlerce bekletilen ve zırhlı araç arkalarında sürüklenen cesetlerin olduğu bir ülkede,
Roboski’de çocuk yaştaki gençlerin cesetlerinin poşetlerde taşındığı bir ülkede,
Gezi’de gencecik çocukların “destan yazan” polis kurşunlarıyla katledildiği bir ülkede,
6 MİLYON insanın iradesi olan bir partinin eş başkanları ve vekillerinin tutuklandığı bir ülkede,
Seçimlerle iş başına gelmiş belediyelere el konulan bir ülkede,
Binlerce insanın hiçbir gerekçe gösterilmeden işinden atıldığı bir ülkede,
Dünyadaki tutuklu gazetecilerinin %80’inin olduğu bir ülkede,
Muhalefetin teröristlikle, sandık iradesinin iç savaşla tehdit edildiği bir ülkede,
Mezhepçi ve ırkçı politikalarıyla Suriye’de milyonlarca insanın hayatının sönmesine sebep olan, canını zor kurtarıp sığınanların ucuz işçi olarak kullanıldığı, kadınlarının seks kölesi yapıldığı, Avrupa’ya karşı şantaj malzemesi olarak kullanılırken sığınmacılarını denizlerde boğduran bir ülkede,
18 bine yakın faili meçhul cinayetin işlendiği, evlatlarının akıbetlerini soran Cumartesi Anneleri’nin bile tutuklandığı bir ülkede,
Öz eleştiri yapmadan, aynaya bakıp utanmadan Avrupa ülkelerine “Faşist” “Nazi Kırıntısı” demek insanlık tarihinin en acınılacak trajedisidir.
Yazarımızın bir önceki yazısını okumak isterseniz
http://rojnameyanewroz2.com/hasta-adam-9498.html
