Dün Çanakkale’de yapılan TBB’nin 37’nci Olağan Genel Kurulu’na Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren’in konuşması damga vurdu. Eren, Diyarbakır Barosu ile Bölge Baroları’nı hedef alan avukata, “Siz 40 yıldır hangi ölüme ses çıkardınız? 50 bin tane insan öldü bu ülkede. Biz ölümü göze alarak bu ülkede yaşayan her birey için sorumluluk üstlenen insanlarız. 17 bin tane faile meçhul var bu ülkede. Bir gün birine ses çıkardınız mı?”
Önceki gün Çanakkale’de yapılan Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) 37’nci Olağan Genel Kurulu’nda konuşmacı bir avukatın Diyarbakır Barosu ile Bölge Baroları’nı hedef almasına Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren’in tepki verdi.
Çanakkale’de düzenlenen Olağan Genel Kurulu’nda konuşmacı olarak kürsüye çıkan bir avukat, Diyarbakır Barosu ile Bölge Baroları’ını hedef aldı. Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren’in dışarıda olduğu bir anda gerçekleşen bu konuşma Eren’e meslektaşları tarafından iletildi. Daha sonra salona gelen Eren, konuşması için söz alırken, kendilerini hedef alan avukata, “Lütfen biraz insaflı olun” diyerek Diyarbakır Barosu ile Bölge barolarının yaşam hakkını savunduğunu örnek vererek detaylandırdı.
İşte Eren’in Çanakkale’deki Genel Kurul’a damga vuran o konuşması:
“Bu topraklar çok acı çekti. Kaybettiğimiz her canımız için içimiz acıdı. Ama lütfen biraz insaflı olun. Diyarbakır Barosu Kurulduğu günden beri yaşam hakkını savunuyor. Diyarbakır Barosu, bu topraklarda hiçbir insanımızın ölmemesi için mücadele veriyor. Bu uğurda Baro Başkanı’nı kaybetti.
Size Diyarbakır Barosu Başkanı’nın Dört Ayaklı Minare’nin önündeki son cümlelerini hatırlatıyorum; “Biz bu kentte savaş, çatışma ve operasyon istemiyoruz” dedi. “Barış istiyoruz” dedi. Barış, kardeşlik ve eşit yurttaşlık temelinde yaşayalım diye öldü.
Siz 40 yıldır hangi ölüme ses çıkardınız. 50 bin tane insan öldü bu ülkede. Dağda gençler öldü, dağda askerler öldü, şehirlerde sivil insanlar öldü. 17 bin tane faile meçhul var bu ülkede. Bir gün birine ses çıkardınız mı?
Bugüne kadar katıldığımız tüm genel kurullarda şunu söyledik: Biz hukukçular, eğer demokrasi, özgürlük ve hak temelinde tartışamazsak daha çok insanımız ölecek. Siz bugün burada ölümü politize ettiniz. Politize edilmiş bir ölümü, bizler gibi hak savunucularına neden yaşam hakkını savunmadınız diyorsunuz. Biz ölümü göze alarak bu ülkede yaşayan her birey için sorumluluk üstlenen insanlarız. Korkmadık cesurca hak ve özgürlükleri savunuyoruz. Şu kürsüden hiçbirimize o ithamda bulunamazsınız.”
SUR AJANS