Kuzey Kürdistan’da hem kendi içerisinde hem de Ulusal Kongre’ye (UK) dönük yeniden birlik arayışları var. Kürdistan’ın merkezinde yer aldığı Ortadoğu’daki yeni gelişmeler, parçalardaki ulusal demokratik birliğin yanı sıra parçalar arası UK yönünde de siyasetin önüne yeni görevler koymakta. Bu gelişmeleri özetlersek:
I – Ortadoğu ve Kürdistan’da yeni bir evrenin başındayız
* Eski olan yürümüyor yeni olan ise sahnede yerini alabilmiş değil belirlemesi, bugün küremizin yanı sıra esas Ortadoğu için geçerli. Dünyada öne çıkan çelişki ve çatışmaların, dahası bölgesel ve küresel güçlerin doğrudan veya dolaylı taraf oldukları gerilim ve savaşların sıcak yaşandığı alan Ortadoğu’dur. Irak, Suriye, Filistin başta olmak üzere Ortadoğu; yaşanan savaşlarla, diplomasiyle, anlık değişen güç dengeleriyle dünyanın merkezi durumunda. Belli başlı tüm istihbarat örgütleri ve uluslararası terör grupları bölgede. Dünya enerji tekelleri ile finans merkezlerinin eli kulağı Ortadoğu’da. Belli başlı haber kanallarının manşetleri yine Ortadoğu! Hangi taşı kaldırsan altından Ortadoğu çıkıyor çünkü jeopolitiği olağanüstü hareketli.
* Ortadoğu’da süren savaş ve gerilimi yoğun yaşayan coğrafyaların başında Güney ve Batı parçalarıyla Kürdistan gelmekte. Ortadoğu’nun Dünya’daki konumu neyse Kürdistan’ın da bölgedeki konumu benzer. Nasıl ki küresel güçler Ortadoğu olmadan bugün siyaset denklemini kurmakta zorlanıyorsa, Ortadoğu’da da, sadece Irak, Suriye’de değil bölge düzeyinde siyaset denklemi bugün Kürtsüz kurulamıyor, hangi taşı kaldırırsan altından bir biçimiyle Kürt/Kürdistan meselesi karşına çıkıyor demek abartılı olmaz.
İşte böyle bir jeopolitiğe sahip Kürdistan’ın bağımsızlığı tartışılıyor. Kürdistan; coğrafik konumuyla, işgalci dört devletin doğrudan taraf olmasıyla, enerji kaynaklarıyla ve nüfusuyla, Ortadoğu güç dengelerini sarsacak potansiyeli barındırıyor. Yani Kürdistan jeopolitiği, Kürt siyaseti için büyük imkanların yanı sıra büyük tehlikeler de yaratıyor. Genel kuraldır; güçlü jeopolitiğini lehine kullanamazsan onu sana karşı kullanırlar. Kürtlerin yüzleştiği tehlike budur!
* Doğu, Batı ekseninde ki emperyalist güçler ile bölgesel müttefikleri, daha önce de yazdığım gibi Irak ve Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’nun geleceği üzerinde ne uzlaşarak ne de çatışarak yol alamıyorlar. Kimse ne yapacağını tam olarak hem bilmiyor biliyorsa da icra edemiyor. Dolaysıyla gerek ABD ve Rusya, gerekse İran ve Türkiye süreci yönetmekten çok idare ediyor yani zaman kazanmak istiyor. Kimi güçlerin Kürdistan hükümetine, “bağımsızlığı erteleyin” ya da “acele etmeyin” yönlü telkinleri ile paralel Irak’ta yeni bir uzlaşma hükümetinde ısrar etmelerinin temelinde bu durum yatıyor.
Tam da bu koşullarda; ABD, Rusya gibi küresel güçlerin ya da Türkiye, İran gibi bölgesel devletlerin bağımsız Kürdistan dahil Kürtlerin yeni yönelimleri konusunda hazır olup-olmamaları ya da ne söyleyecekleri elbette önemli ama asıl önemli olan Kürtlerin ne istedikleri ve neye hazır olduklarıdır çünkü tayin edici olacak olan budur.
II – Ulusal Kongre’nin ön adımları olarak parçalarda birlik
Kürdistan’ın jeopolitiğinin olağanüstü hareketlendiği; parçaların geleceklerinin beklenenden erken örtüştüğü yani Güney ve Batı başta olmak üzere Kürdistan parçalarının dayanışmanın ötesinde bugün ve geleceklerinin birbirine bağlandığı; Güney Hükümeti’nin bağımsızlığı tartıştığı; Batı Kürdistan’ın mevcut kazanımları büyütme çabalarını sürdürdüğü; Doğu Kürdistan’da mücadeleye ivme kazandırma gayretlerinin sürdüğü ve Kuzey Kürdistan’ın kendini dayatan ulusal özgürlüğün çözümüne odaklandığı süreçte, gerek parçalarda gerekse parçalar arasında birlik adımları kendini dayatıyor. Bu durumda:
* Kürt siyaseti, öncelikle parçalarda ulusal demokratik birlik ve UK konusunda yüzleştiği sorumluluklarını yerine getirmek zorunda. “Sürece erken ve hazırlıksız yakalandım” deme şansına sahip değil, hızla hem parçalar düzeyinde hem de parçalar arası yeni sürece uygun görev ve sorumluluklarını belirlemeli.
* Tam da bu süreçte, “Kürdistanlılar olarak kendimiz olmalıyız” yaklaşımıyla parti ve örgütlerimiz; Türkiye, İran, Irak ve Suriye rejimleriyle olan siyasi ilişkilerini yeni gelişmeler ışığında gözden geçirmeli. İşgalci devletler başta olmak üzere dış devletlerin Kürdistan siyaseti içindeki elleri tümüyle tasfiye edilemiyorsa bile olabildiğince asgariye indirilmeli.
* Yine tam da bu süreçte, Kürdistan partileri; “İlla ki gelişmeler öngördüğümüz gibi yaşanacak” türünden hayatı teoriye uydurmaya zorlamadan, hareketlenen Kürdistan jeopolitiğine uygun olarak yönünü tayin ederse ve önce parçada, sonra parçalar arası birliği yaratmaya odaklanırsa yol alabilir.
* Önemlisi, Batı ile Güney Kürdistan siyaseti, aralarındaki politik görüş ve model farklılıklarını aşacak adımları atmak durumunda. Çünkü Güney Kürdistan, bağımsızlığı tartıştığı şu günlerde Batı Kürdistan’a ihtiyaç duymakta. Kuşatma altındaki Batı Kürdistan’ın ise nefes almak için Güney ile Kuzeyin dayanışmasına acil ihtiyacı var. Bu karşılıklı gereklilik, iki parça üzerinden bağımsızlık algısının oluşmasına da yol açtığını ekleyelim.
* Büyük parça olarak Kuzey Kürdistan siyaseti ise; hem Kürdistan parçalarıyla dayanışma ve yarı yolda kalan UK’nin toparlanmasında hem de asli görevi olarak Kuzey’de ulusal meselenin çözümünde üzerine düşeni yapabilmesi için öncelikle kendi geniş ulusal demokratik birliğini gerçekleştirmesi gerekiyor. Kendi ulusal demokratik birliğini sağlamamış olan Kuzey siyaseti, ne diğer parçalarla dayanışmada ne de parçalar arası birlik olarak UK’nin gerçekleşmesine katkı yapamaz. Yapmaya kalkarsa “siz önce kendi aranızdaki gerilimi aşarak birliğinizi sağlayın, sonra bize katkıda bulunursunuz” yanıtıyla yüzleşebiliriz.
III – Farklılıklarımız üzerinden birlik yaratmak!
Bugün Kuzey Kürdistan’da ki ulusal demokratik birlik arayışları ile paralel UK çalışmalarının yeniden güncellik kazanmasını önemli buluyoruz. Burada can alıcı meselemiz farklılıklarımız üzerinden birliği gerçekleştirebilmektir. Peki, ama birliğinin, kalıcı birliğin yaratılıp sürdürülebilirliği açısından farklılıklarımız ne durumda?
* İdeolojik-felsefi olarak liberal, muhafazakâr, İslam, Marksist vb. referanslı parti ve örgütlerimiz var. Politik olarak bakıldığında ise, devrimci demokrat, milliyetçi, siyasal İslam, komünist ve sosyal demokrat yapıda partilerimiz var. Ulusal özgürlüğün çözümüne ilişkin de özerklik, federasyon, bağımsızlık gibi paradigma ve model farklılığımız da var. Ayrıca aynı ideolojik, politik hatta bulunan ve aynı çözüm modelini savunan yani nüans farklılıklar içeren birden fazla parti ve hareketimizin bulunduğunu da ekleyelim.
* Başka açıdan bakıldığında siyasal parti ve örgütlerimizden kimisi güçlü kimisi zayıf, kimisi hali hazırda parti girişimi, kimi on yıllara dayalı geçmişe sahip, kimisi yeni kuruluyor. Dahası meşru, yasal kurulan partilerimizin yanı sıra yasa dışı ama meşru olan dolaysıyla mücadele tarzı ve araçları bakımında farklılıklar taşıyan parti ve örgütlerimiz gerçeği de var.
* Kürdistan’ın büyük iki partisi olarak KDP ve PKK’ye yakın olmanın ötesinde kendini PKK ya da KDP’nin politik versiyonu hatta bir parçası olarak görüp tarif eden; PKK ile KDP arasındaki sorun ve gerilimlerde kendileri de taraf olarak davranan parti ve örgütlerimiz var.
* Ulusal demokratik tüm partilerimize eşit mesafede duran, özelde de PKK ile KDP arasında yaşanan gerilim ve sorunlara tarafgirlik gözlüğünün dışında bakan ve tüm ulusal demokratik güçlerin kazanımlarını kendi kazanımları görüp sahip çıkan parti ve örgütlerimiz de var. …!
Görüldüğü gibi partilerimiz arasındaki farklılıklar; aynı kumaşın farklı desenleri yani birden fazla aynı milliyetçi muhafazakar, aynı İslami, aynı liberal demokrat olmanın yanı sıra; komünist, siyasal İslam, liberal, milliyetçi gibi kumaş farklılığı da var.
İşte Kuzeyli parti ve örgütlerimiz bu farklılıklar üzerinde ulusal demokratik birlik arıyor, arayacağız. Ana hatlarıyla belirttiğimiz bu farklılıklar ulusal birliğe engel mi? Hayır çünkü farklılıklarımızın yanı sıra başat ve ortak paydamız olarak ulusal özgürlük meselemiz bulunuyor ki bütün farklılıklara rağmen birleştirici ana öğe olarak önümüzde duruyor.
Günübirlik örgüt ve parti hesapları dışında büyük fotoğrafa odaklanabilirsek, belirttiğimiz- belirtmediğimiz farklılıklarımıza rağmen geniş ve kalıcı birliği başarabiliriz. Geçmiş birliklerden özellikle son 3 yılda gerçekleşen ulusal demokratik birlik amaçlı konferans ve toplantılarda varılan önemli sonuçlara rağmen birliğin kalıcılaşmadan kısa sürede fiilen işlevsizleşerek bitmesi, hepimizi ihtiyatlı davranmaya sevk etmiştir. Bu doğrudur ama bir başka doğru daha var: Kürdistan parçalarının örtüşen geleceklerinin siyaset üzerinde birlik baskısı vardır ki hiçbir parti bu baskı ve daveti göz ardı edemez. Herkes olduğu yerden ortak paydaya doğru bir adım atarsa dil ile üslubunu birlik odaklı kurarsa başaracağımızdan emin olabiliriz.
IV – Birliğin yaratılmasında dil ve üslubun önemi
Dil ve üslup deyip geçemeyiz çünkü siyasette son derece önemlidir. Aynı görüş ve tutum; toparlayıcı, birleştirici dolaysıyla ayrılıkları küçültücü politik bir dil ile söylenebileceği gibi dağıtıcı, ayrılıkları körükleyerek büyüten itici bir dil de kullanılabilir. Burada amaç ve niyet önemlidir. Amaç ulusal demokratik birlik ise, birliğin çekirdeği olarak siyasal parti ve hareketlerimizin stratejik birlik yönelimde ortaklaşmalarıysa, buna hizmet edecek bir dil kullanabiliriz, kullanmalıyız da!
Küçük ayrılıkları bile büyüten bir üslup birliğe hizmet etmeyecek. Bölgemizde yaşanan süreç ve bu süreçte Kürdistan parçalarının örtüşen gelecekleri eğer Kürdistani parti ve örgütlerden birlik talep ediyorsa, birliğe hizmet edecek dil ve üslubu neden kullanmayalım?
Burada niyet önemlidir öyle ki küçücük bir ortak payda üzerinden büyük ortak paydalar oluşturabiliriz. Tıpkı bazen uçurumun kenarındaki insanın küçücük bir kelem (tutunacak çıkıntı) sayesinde önce tutunup sonra kurtulması misali bizde küçük adımlar (ortak noktalar) üzerinden adım adım birliğin ortak alanını büyütebiliriz. Kaldı ki ulusal birlik alanında aramızda kocaman bir ortak payda olarak ulusal özgürlük meselesi de bulunuyor.
Parti ve örgütler arası bütün gerilimleri eritecek böylesine ortak özgürlük paydamız var iken; hareketlenen Kürdistan jeopolitiği ve parçaların örtüşen gelecekleri siyasete birliği dayatmışken, birliğe yönelirsek başarabiliriz. Yeter ki dil ve üslubumuzu birlik odaklı kuralım, yeter ki birbirimize de demokrat davranalım, yeter ki ortak başat hedefe odaklanalım! Başarırız!
Sonuç olarak; gerek tek tek parçalarda birlik gerekse parçalar arası UK, siyasal parti ve örgütlerimizin kapısına gelip dayanmıştır. Kuzey’de birliğin ilk adımı, parti ve örgütler arası birlikte az çok kalıcılaşarak ikinci adım yani adı meclis, cephe ya da kongre olacak olan geniş birliğe yönelmek olmalı. İkinci adımda siyasal parti ve örgütlerin yanı sıra demokratik kitle örgütlerinin ve bağımsız siyasal şahsiyet ile rusipilerin de yer alması kaçınılmaz olacaktır.
27 – 07 – 2014