Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
“İnsan denilen varlıktan korkarım ben,
özellikle kalbi, vicdanı ve adaleti olmayan türlerden.”
Turgut Uyar
Siyasi mahkum; bu ülkede hükümete karşı olan, hükümeti eleştiren veya hükümete muhalefet eden kişilerin haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanıp hüküm giyenleridir. Mahkumların tutuklanmalarının meşruiyeti hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk ve uluslararası kurumlar tarafından sorgulanmaktadır.
Bu siyasi mahkumlar arasında siyasetçiler, sendikacılar, iş insanları, avukatlar, gazeteciler, öğrenciler gibi çeşitli kişiler bulunmaktadır. Bu bireyler, siyasal faaliyetleri ve yasal eylemleri nedeniyle özgürlüklerinden mahrum bırakılmışlardır.
“Düşüncenin üstesinden gelemeyenler, düşünenlerin üstesinden gelirler.”
Bu insanlar, bireysel veya toplumsal olaylarda demokratik protesto haklarını kullanarak iktidarı protesto etmişlerdir. İktidar, tabiri caizse gözüne kestirdiği kişileri toplumun yönlendirenleri olarak belirleyip, bu kişileri öç alırcasına yargılamıştır.
Kobani davası, Gezi Parkı davası, Çağdaş Hukukçular ve Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının davaları siyasallaşan davalardır. Bu davalarda mahkumlara adeta düşman hukuku uygulanmıştır. Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Can Atalay ve Selçuk Kozağaclı şahsında Kürtler, Aleviler, solcular, geziciler ve ötekileştirilenler cezalandırılmaktadır. Çünkü bu kişiler, bu kesimlerin sesi, soluğu ve sözcüleri olmuşlardır.
Cezaevlerinde otuz yıldan fazla süre yatan kişilerin tahliye olmaları gerekirken, keyfi bir şekilde tahliyeleri engellenmektedir. Bunlardan biri de otuz yıl cezaevinde tutulan şair-yazar İlhan Sami Çomak’tır. Çomak’ın tahliyesi, idari gözlem kurulu tarafından kamu yararı görülmediği için, yani dayatılan pişmanlığı kabul etmediği için üç ay daha uzatılmıştır.
82 yaşındaki hasta tutsak Makbule Özer, 9 Mayıs 2022 tarihinde tutuklandı ve 7 Eylül’de tahliye edildi. Ancak yüzde altmış bir engelli olan Özer, Adli Tıp Kurumu’nun “cezaevinde kalabilir” raporundan dolayı 22 Nisan 2024 tarihinde tekrar tutuklandı. Makbule Özer, 254 günlük tutukluluğunun ardından cezasını tamamlayarak tahliye edilmiştir.
Siyasi mahkumlar meselesi, AB-Türkiye ilişkilerinin geleceği açısından sürekli olarak çözülmesi gereken bir sorun olarak Türkiye’nin karşısına çıkmaktadır. Hollanda’da suçlu olmadığı için hapishaneler kapatılırken, Avrupa Birliği’ne girme çabası ve süreci içinde olan “aday ülke” statüsündeki Türkiye, Avrupa’da cezaevlerinde en çok tutuklu ve hükümlü bulunan ülkedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Türkiye’de 1954 yılında TBMM tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları bağlayıcıdır ve devletler bu kararlara uymak zorundadır. İktidar, ne iç hukuk kararlarını ne de AİHM kararlarını dikkate alarak bu siyasi mahkumlarla hesaplaşmakta ve muhalefeti sindirmeye çalışmaktadır.
Mafya üyeleri, çeteciler ve şiddet eğilimli potansiyel katillerin cadde ve sokaklarda cirit attığı bir ülkede, toplumun sesi olan kişilerin haksız ve hukuksuz yargılanmaları toplum vicdanını yaralamaktadır.