Kürdistan’da oldukça güçlü bir sol örgüt ve komünist damar vardır. Özellikle 80’li yıllardan itibaren de TKEP/KKP, KKP, MESOP, ÖSP ve yeniden KKP ekseninde güçlü bir miras ve odak vardır.
Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 9
İnsanlığın Kurtuluş Reçetesi!
“Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir.” K. Marx
Komünizm üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasal, ekonomik bir ideoloji ve harekettir.
Çağdaş anlamda komünizm 19. yy’da sanayi devrimi ile doğan işçi hareketiyle birlikte Avrupa’da yükseldi.
Neolotik çağ adeta komünist sistemin miladı sayılır. Neolotik çağ insanlık tarihi açısından bir devrimdir. Bu çağ çok önemli dönüşümlere tanıklık etmiştir. Bu çağda yaşanan gelişmeler olmasaydı insanlık tarihinin bugünkü aşamaya gelmesi mümkün olmazdı. Bu dönemde insanlar göçebe yaşam tarzını terk ederek yerleşik hayata geçmişlerdir. Aralarında işbirliği, uzlaşma ve iş bölümü gerçekleşmiştir. Tarımsal üretim ve hayvancılığa başlanmıştır. Birtakım tarım ürünlerini yetiştirmeye, bazı hayvanları evcilleştirmeye başlamışlardır.
İnsanların yerleşik hayata geçmesiyle birlikte yaşanan bir diğer önemli gelişme mesleklerin ortaya çıkmasıdır. Köyler ve kentler kurulmaya başlanmış, örgütlenme ortaya çıkmıştır.
Antik Yunan Demokrasisi
4 ve 5.yy’da Antik Yunan’da görülen demokraside halk kavramının Yunan toplumunda yer alan bütün insanları kapsamadığı halk kavramının içeriğinde sadece özgür insanlar vardı. Atina’da büyük toprak sahiplerinin, soyluların eşleri, kızları siyasal alana dahil edilmez evlerinde kapalı bir yaşam sürerlerdi.
Yabancılar genellikle zanaat ve ticaretle uğraşanlardı. Yurttaş sayılmazlardı.
Kölelerin hiçbir hakları ve özgürlükleri yoktu. Yurttaşlık bireylere bir hak olarak değil mülk karşılığı ya da bir iş yükü karşılığında verilmekteydi.
Paris Komünü Paris’te 18 Mart’tan 28 Mayıs 1871 tarihleri arasında kısa sürede iktidar olan ilk sosyalist yerel yönetimdir.
Halk kendi komününü kendisi seçmişti.
Katılımcı demokrasi temeli üzerinden yükselen özgür sosyalist toplumun ilk ve başarılı örneği olarak görülmüştür. Komünist önderler Komün’ü proletarya
diktatörlüğünün yaşanmış bir örneği olarak nitelendirmiş referans olarak göstermişlerdir.
Komünist Ütopya
Komünizmin temelinde yatan sebep sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir.
Komünizm teorisyenleri Marx- Engels insanlık tarihi açısından oldukça önemli bir ideoloji ortaya koydular.
İnsan onuruyla bağdaşan dünyaya sunulan nimetlerden herkesin eşit şekilde yararlandığı sınıfsız sen-ben kavgası olmayan bir toplum yaratmaktı.
Bu düşünceye karşı dünyanın her iki yarım küresinde de adeta kıyamet koptu.
Dünyanın dört bir tarafında kurulan paramiliter örgütler komünizme ve komünistlere karşı savaş açılar.
Endonezya’da 30 Eylül Hareketi olarak bilinen antikomünist bir katliam yaşanmıştır. 300 bin ile 500 bin arasında kişi sistematik olarak öldürülmüştür.
Japonya ile Nazi Almanya’sı arasında antikomünizm paktı imzalanmış. İtalya’da Mussolini Karagömlekliler, Arjantin Antikominist İttifak, Brezilya Komünist Avcılık Komutanlığı gibi paramiliter güçler oluşturularak komünizme karşı dalga kıran görev üstlenmişlerdir.
Komünist Realite
Faşizme karşı yeni bir dünya istemek yetmez. Komünizm saflarında komünistlerle omuz omuza mücadeleye katılmak gerek. Bugün dünyanın dört bir yanında emperyalist bölüşüm savaşları halkları yerinden ve yurdundan göçe zorlayarak mülteci durumuna sokmaktadır. Dün Suriye, Libya’da olan savaş bugün Karabağ’da yarın başka bir coğrafyada savaş mağdurları yarattı, yaratıyor.
Faşizmin, ırkçılığın, gericiliğin, tutuculuğun önüne geçebilmenin; barışı, kardeşliği savunmanın yegane yolu dünya halklarının kardeşliğini Enternasyonalist birliğini savunan komünizmden geçer.
Kapitalizm ve İstihdam Sorunu
Küresel kapitalizm insanlığın aleyhine doğru evrilmektedir. Gelişen teknoloji hızla dijitalleşmekte, yapay zeka robotların hayatın her alanında kullanılması emek-sermaye çelişkisinin ötesinde bir olguya dönüştü.
Dünya genelinde başta genç nüfus olmak üzere işsizlik hızla artmakta ve kapitalist sistem bu sorunu aşamamakta, tabiri caizse enkazın altında kalmaktadır. Bu nedenle Arap Baharı, Sarı Yelekliler gibi hareketler adeta dünyayı sarstılar.
İnsanlık dramı haline gelen göçmen sorununu da küresel istihdam ve işsizlik sorunu dışında tutamayız.
-Köleci toplumda köleler ve onların sahipleri,
-Feodal toplumda toprak sahibi feodaller ve onların topraklarında çalışan köylüler,
-Kapitalist toplumda fabrika sahipleri ve emekçiler arasındaki çatışmalar egemenlerin sonlarını getirmiştir.
Komünizm ve İnanç
Komünizm insan merkezlidir. Herhangi bir dine inanıp inanmamak insanların özel hayatıdır. Komünizm merkeze din, dil, ırk, milliyet, cinsiyet vb kavramlar yerine emeği, emekçiyi, çiftçiyi, köylüyü yani bireyi ve insan haklarını alır.
Komünizm;
-Dinci gericiliğin toplumu bağnaz karanlığa, şeriatçı bir diktatörlüğe götürmesine karşıdır.
-Dini değerlerin siyasi arenada şov amaçlı olarak kullanılmasına karşıdır.
-Camilerin kışla minarelerin süngü olmasına karşıdır.
-İnananlara ve ateistlere saygı duyar.
-Devletin resmi dinine karşıdır. Çünkü devletin dini adalet ve eşitliktir.
Komünizmi “Tanrının varlığı yokluğu” ilgilendirmez. O dinin toplumsal sonuçları ile ilgilenir. Din başta emekçiler olmak üzere bütün toplumu uyuşturur. Dinamik güçleri mücadeleden koparır.
Komünizm ve Kadın
Kadınla erkek arasındaki tarihsel ve toplumsal eşitsizlikte komünizm kadın lehine eşitliği sağladı.
Kadınlar eşit ve özgür yurttaşlar olarak çalışma hakkına sahip oldukları için ekonomik olarak erkeklere bağımlı değiller.
Komünist sistemdeki kolektivizm anlayışının oluşturduğu kolektif mutfaklar, çamaşırhaneler, kreşler gibi kurumlar çalışan kadının ev işlerine harcaması gereken zamanı asgariye indirerek kadının aktif siyasete, spora, kültürel etkinliklere vb aktivitelere katılmasına zaman ayırmaktadır.
Kadın kendi bedenine sahip olduğu için “en az 3 çocuk” değil istediği zaman istediği kadar çocuk yapma hakkına sahiptir.
Kadın kapitalist toplumdaki gibi ucuz işgücü ve cinsel obje değildir.
Türkiye’de Komünizm
Türkiye’de de komünizm mücadelesi oldukça meşakkatli geçmiştir.
Türkiye’de 2 tane TKP kuruldu.
Birincisi Mustafa Suphi ve arkadaşlarının kurduğu TKP.
İkincisi Mustafa Kemal’in arkadaşlarına kurdurduğu TKP.
M. Kemal’in amacı cumhuriyeti kurarken Lenin’in vermiş olduğu destekten dolayı şirin gözükmek bu desteğin sürmesini sağlamak. Komünizmi komünistlere bırakmayı ciddi bir tehlike olarak gördüğü için arkadaşlarına, kumandanlarına partiyi kurdurarak kendi denetimlerinde, devletin kontrolü altında olmasını istemiştir.
Rasih Nuri İleri M. Kemal’in bir Bolşevik rejimi kurmayı hesapladığı ancak bazı rastlantılar sonucunda bunun tehlikeli olacağını gördüğü tespitinde bulunuyor.
SSCB’de halklara tanınan özgürlüklerin Türkiye’de ki halklara (Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Lazlar…) tanınmasından korkuyordu.
1920’nin Ocak ayında kurulan Komünist Partisi M. Kemal’in talimatı ile birkaç ay sonra kendini feshetmiştir.
M. Suphi TKP’nin Türkiye’deki siyasi çalışmalarını örgütlemek üzere 28 Aralık 1920’de Bakü’den Kars’a geçti. Kars’tan Erzurum’a giderek Kazım Karabekir daha sonra Ankara’da M. Kemal’le görüşmek istiyordu. Erzurum girişinde protesto gösterileri ile karşılaştı ve ile sokulmadı. M. Suphi arkadaşları ile birlikte Trabzon’a geçti. Motorla Batum’a gitmeyi oradan da Bakü’ye dönmeyi kararlaştıran grup, sağlanan bir motorla Karadeniz’e açıldı.
Trabzon açıklarında saldırıya uğrayan M. Suphi ve arkadaşları öldürülerek denize atıldılar.
Komünizm’le Mücadele Derneği
Komünizm’le Mücadele Derneği 1950 yılında sol hareketlere ve komünizm düşüncesine karşı Amerikan çıkarlarına hizmet eden bir dernek olarak İstanbul’da kuruldu.
Bu dernekte yetişen kadrolar devlet kademelerinde önemli noktalarda yer aldılar. Önemli bazı üyeleri Fethi Tevetoğlu, İlhan Darendioğlu, Bekir Berk, Cemal Gürsel, Recai Kutan, Adnan Menderes, Celal Bayar, Süleyman Demirel, Turgut Özal.
Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel 16 Temmuz 1965 tarihinde TİP’in Bursa mitingine yapılan saldırı sonrasında KMD (Komünizm’le Mücadele Derneği) fahri başkanlığından ayrıldı. Bunun üzerine adalet bakanlığı dernekle ilgili soruşturma başlattı.
Bu dernekte “Vatana, Allah’a bağlılığı kökleştirmek” ülküsüyle milliyetçiler ve İslamcılar yer aldılar.
KMD’nin mirasçıları olarak bugünkü Ülkü Ocakları, Milli Türk Talebe Birliği, İlim Yayma Cemiyeti varlıklarını sürdürüyorlar.
Kürdistan’da Komünizm
Kürdistan’da oldukça güçlü bir sol örgüt ve komünist damar vardır.
Özellikle 80’li yıllardan itibaren de TKEP/KKP, KKP, MESOP, ÖSP ve yeniden KKP ekseninde güçlü bir miras ve odak vardır.
KKP geleneğinin en önemli hedeflerinden biri dört parça Kürdistan’da ulusal birliği sağlamaktır. KKP halkların kendi kaderini tayin hakkını savunur, yanında yer alır.
Kürdistan’ı işgal eden devletlerin kirli plan ve siyasetlerine karşı Kürdistan’i ittifak içerisinde yer alan siyasi güçlerle ortak bir strateji belirlenmesi yine KKP’nin önemli yakın hedeflerinden birisidir. Tüm bunların yanında Kürdistan’da sosyalist bir devrim mücadelesini örmeye çalışmaktadır.
Kürdistanlı komünistlerin şemsiyesi KKP (Kürdistan Komünist Partisi) dir.
Sonuç olarak Türkiye’de ve Kürdistan’da komünistler çok ağır bedeller ödediler. Kürdistan’da siyasal mücadele yükselince bazı istisnalar hariç (devrimci parti, dernek, grup, yayınlar vb) Türkiye’de adeta sağ, sol, liberal, İslamcı bütün kesimler bölünme paranoyası ile Kemalizm’e boyandılar.
Onun içindir ki Suudi Arabistan’a Komünizm gelse bile Türkiye sınırlarına yaklaşamaz.
PDF Sayfalara ulaşmak için resimlerin üzerine tıklayın