Ana SayfaNIVÎSKARÊN31 Mart seçimleri ve Türk solunun tavrı

31 Mart seçimleri ve Türk solunun tavrı

Enver Şen / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

31 Mart 2024 yerel seçimleri yaklaştıkça bütün siyasi partiler seçimle ilgili değişik açıklamalar yapıyorlar. Buraya kadar olağan, olması gereken denilebilir. Ancak detaylara baktığımızda durum hiç de öyle değil.

Bilindiği gibi Türk Devleti özellikle Ekim 2023’ten itibaren Rojava ve Güney Kürdistan’a saldırılarını artırdı yüzlerce sivil insanımızı öldürdü. Kürdistan’ın güneyinde çok sayıda köy boşaltıldı, insanlarımız yerinden, yurdundan edildi. Türk dış işleri bakanı Hakan Fidan 4 Ekim 2023’te yaptığı açıklamada açıkça Rojava’daki tüm altyapıyı yerle bir edeceklerini belirtti ve o günden buyana da aralıksız bombardıman devam ediyor. Sadece Rojava değil aynı şekilde Güney Kürdistan da her gün bombalanıyor. İnsani kayıplar dışında bölgenin altyapısı yok ediliyor. Fidan özellikle enerji kaynaklarını, içme suyu tesislerini az sayıda da olsa var olan tüm üretim ve işyerlerini isim belirterek yok edeceklerini dile getirdi. Yukarıda belirttiğimiz saldırılar aynı yoğunlukla devam ediyor. Türkiye’de Kürdlerin dışında ve bir avuç onurlu insan hariç kimsenin sesi çıkmıyor. Aşağıda ses çıkarması beklenenlerin durumuna değinmeye çalışacağız.  Hamas’ın 6 Ekim 2023’teki terör saldırısından sonra İsrail Gazze’ye kara, hava ve denizden saldırdı, şimdiye kadar 25 binin üzerinde sivil öldürdü, büyük bir katliam yaptı. Ancak İsrail saldırılarının daha ilk gününden itibaren İsrailli demokratlar, sosyalistler, komünistler Filistin bayrağı ile Küdüs’te, Telaviv’de ve daha birçok şehirde gösteri yaparak katliamı protesto ettiler, ediyorlar. Savaşa ve ölümlere son verilmesini istiyorlar.

Peki Türk solu ne yaptı ya da ne yapıyor? TKP’nin (Türkiye Komünist/Kemalist Partisi) genel sekreteri Kemal Okuyan şöyle diyor; “Türkiye Cumhuriyeti’ni düşman ve gayrimeşru görenlerin uluslararası dengelerin karanlığında kanlı bir stratejiyi hayata geçirme çabalarına seyirci kalamayacağız. Türkiye’nin güvenliğini, sınır ötesi operasyonlara, sınırların her yönden ihlaline, yabancı üslere, NATO’ya, içeride emekçi halkı birbirine düşmanlaştıran politikalara bağlayanların da karşısında olacağız” diyor. (Arzu Demir, Yeni Özgür Politika, 18 Ocak 2024) AKP ve MHP’nin söylemlerinden faklı olmayan bu açıklamalara şunları da eklemeyi ihmal etmiyor Kemal Okuyan “Etnik kökenlerine bakmadan, eşitlik fikriyle bu ülkeyi ayağa kaldırmak için mücadele ediyoruz” Tabi hepimiz Türk’üz, hepimiz Sünniyiz değil mi Kemal bey. Peki sizin tek millet, tek dil, tek devlet diyen Erdoğan ve Bahçeli’den ne farkınız var? Birçok insan tamam anladık TKP zaten her zaman böyleydi diyecek. Evet doğru, onlar SİP olarak kuruldukları ilk günden itibaren özellikle de Kürdler olmak üzere, Türkiye sınırları içinde yaşayan, Türk olmayan tüm halklara, inançlara karşı hep ırkçı politikalar izlediler. İyi de diğerleri ne yapıyor sorusunu cevaplamaya çalışalım. TİP ( Türkiye İşçi Partisi )  Türk Devletinin Güney Kürdistan’a saldırısını “Kuzey Irak’taki sınır ötesi operasyon” olarak nitelendiriyor ve şöyle diyor; “Saray’ın sınır ötesi operasyon tezkereleriyle gençleri gözünü kırpmadan ölüme yolluyorlar. Çözüm yerine ölüm, barış yerine savaş isteyenlere soruyoruz”: “Neden bu çocuklar ölüyor? Neden ateş hep sıvasız evlere düşüyor?” Katliamın ve işgalin adı sınır ötesi operasyon oluyor. Yani birileri “devletimize” saldırıyor oda sınır ötesi operasyonlarla kendini savunuyor. Birbirinden ayrılanlar yeniden ortaklaşıyor herhalde. “Devletimize” zeval gelmesin ortaklığı!

Dersim’de (bence buna Tunceli ittifakı demek daha uygun) en geniş ittifak adı altında bir araya gelen EMEP, SMF (Sosyalist Meclisler Federasyonu), EÖC (Emek ve Özgürlük Cephesi) ve TİP (Türkiye İşçi Partisi), EMEP il başkanı Ergin Tekin’nin okuduğu ortak bildiride şunları belirtiyorlar. “Somut olarak Dersim merkez, ilçeler ve bir beldeyi kapsayan ortak program, ortak yönetim ve ortak protokolün en doğru, birleştirici ve demokratik ittifak olduğunu savunuyoruz. Bu tutum etrafında birleştiğimizi burada halkımıza ilan ediyoruz” dedi. (Evrensel Gazetesi 24 Ocak 2024) Hangi halkımıza? Türk halkına, Kürd halkına ya da Türkiye ve Mezopotamya halklarına?  

Devam ediyor E. Tekin “Burjuva cephesinin durumunu takip etmekle birlikte mücadelemizin varlık gerekçesi olan demokratik, sosyalist cephenin sürece dair hazırlık ve politikaları sorumluluğumuzun esasını oluşturmaktadır” diye ekliyor.

Kürdistan’ın kalbinde Kürdlerin olmadığı en geniş ittifak! Kime karşı? Dersim’de en güçlü politik yapı herhalde AKP-MHP ortaklığı değil ve en geniş ittifakta onlara karşı da değil! Hangi burjuva cephesinin durumu takip ediliyor. Dersim ya da Kürdistan burjuvazisi mi? EMEP yöneticisi ayrıca DEM Parti ile görüşmelerde istenen ilerlemenin kaydedilmediğini belirtiyor. Bu cümle aslında birçok şeyi özetliyor. Kürdistan’da Kürdlere karşı ittifak; demokratlar ve sosyalistler adına. Bu cephenin içinde Kürdistani olan herhangi bir parti veya kuruluş yok. “Dostlarımız” bize yine demokrasi ve eşitlik getirecekler.

Bu durum karşısında biz Kürdler ne yapmalıyız? 31 Mart 2024 yerel seçimleri Türkiye’de sadece yerel seçim ancak Kürdistan’da öyle değil. Kürdistan için bu seçim aynı zamanda bir referandumdur, yeniden dönüşü sağlamaktır. Kürdlerin kendilerini yeniden yönetme seçimidir. Onun için her şeyden önce Kürdistan’da mümkün olan en geniş Kürdi cepheyi oluşturmak durumundayız. Kürd siyasi partileri, parti ve grup çıkarlarını bir kenara bırakıp Kürd halkının çıkarlarını öne almalı ona göre hareket etmeli. El ele vererek Kürdistan’da barışın ve demokrasinin temellerini daha güçlü bir şekilde atabiliriz, atmalıyız.

24.01.2024

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights