2000’lerden sonra gerek sınıf çerçevesinde ekonomik olarak gerekse de ulusal kimlik olarak çifte bir baskıya maruz kalan Kürt proletaryası henüz geçmişin birikimleri ile ayaktadır. Bir sonraki kuşak felaketin eşiğindedir.
Küresel iklim krizi ya da felaket(ler)iyle karşı karşıya olduğumuz tabloda Karl Marx’ın kapitalizme yönelik ekolojik eleştiri ve değerlendirmelerinin önemi her zamankinden çok daha net biçimde ortaya çıkıyor.
Evet ahlâkı/ etiği var eden de, yok sayan da insan(lar)dır. Ya da İnsan(lık)ın ilerlemesinin önündeki engel bazen yine insan(lık) iken; insan(lık) için en zor olan, her gün insan kalabilmektir.
Kapitalizmin yerküresinde para ekonomi bir değiş tokuş aracı olmanın ötesinde, efendidir. O kapitalizmin dini paradır. Hâliyle başkaca bir dini, imanı, milliyeti, aidiyeti olmaz.
Siyanürle altın ayrıştırmanın ağır sonuçları olduğu yaşanmış olaylarla ortadayken; bu üretimlerin insanlık için hiçbir yararı olmadığı herkesin malumudur. Örneğin dünyada altının yüzde 85’i mücevherat için tüketilmektedir!