Dergimizin 13. sayısıyla tekrar merhaba…
Dünya, Ortadoğu ve Kürdistan’da gündem o kadar hızlı değişiyor ki birini anlayamadan diğerine geçiyoruz.
Tahran’da 13 Eylül’de, “Ahlak Polisi” olarak bilinen İrşad devriyeleri tarafından gözaltına alınan 22 yaşındaki Kürt kadını Jina Emînî işkence sonucu katledildi. Bu nedenle başta Doğu Kürdistan ve tüm İran’da başlayan gösteriler her geçen gün büyüyerek devam ediyor. 20 bine yakın gösterici tutuklanırken, 500’e yakını da eylemler esnasında katledildi. Katil Molla rejimi bununla sınırlı kalmadı. Gösteri nedeniyle tutuklanan ve hakkında idam kararı verilen Mohsen Shekari infaz edildi. İlerleyen günlerde hakkında idam kararı verilen diğer göstericiler de her an idam edilebilir. İran ve Doğu Kürdistan’da kadınlar gösterilerin motor gücü, devrim yürüyüşünün öznesi haline geldi. Bu direniş Jina Emînî şahsında esasen Molla rejiminin barbarlığı altında ezilen yoksul halkların direnişidir. Bu direniş Tahran’da demokrasi, Doğu Kürdistan ve Belucistan’da özgürlük direnişidir. Jina Emînî ile başlayan kıvılcım, Mollaların sarıklarının tutuşmasıyla devam ediyor, edecek. Devrim yürüyüşü büyüyecek, geri dönüş yok!
Bir taraftan içeride sıkışan İran, Kürdistan Bölgesel Yönetimi içerisinde bulunan Komel, PDK-İ ve PAK gibi Kürt patilerinin binalarını, yerleşkelerini bombalayıp kara harekatıyla tehdit ediyor. Diğer taraftan Türk devleti hem yaklaşan seçimlerde elini güçlendirmek hem de stratejik hedefi olan “Misakı Milli sınırları”na ulaşmak istemesi nedeniyle Güney ve Batı Kürdistan’ı havadan ve karadan bombalıyor ve kara harekatı başlatmak istiyor. Öte taraftan Türk devleti Esad’la görüşmenin yollarını arıyor. Hem İran hem de Türk devleti için tüm mesele Kürtler anasını görmesin meselesidir. Yani Kürtler siyasi statü elde etmesin de ne oluyorsa olsun siyasetidir. Yalnız bu sefer yanılıyorlar. Ne dünya eski dünya ne de Kürtler eski Kürt!
Seçim süreci bir süredir başlamış görünüyor. Malum bir tarafta Cumhur ittifakı diğer tarafta Kürtlerle yan yana gelmemek için elinden geleni yapan Millet İttifakı var. Biz Kürtler varlığımızı reddeden bu ittifakları desteklemek zorunda değiliz. Alternatiflerimiz her zaman var. Olması gereken Türkiye’de demokrasiyi, Kürdistan’da özgürlüğü savunan emekçi yoksul halkların ittifakını kurmalıyız, desteklemeliyiz.
Asgari ücrete zam herkesin gündemi. Bu gündem muhtemelen dergi size ulaştığında gündemden düşmüş olacak. Birincisi; işveren ve hükümetle masaya oturacak olan Türk-İş asgari ücret pazarlığını kendi açıkladıkları açlık sınırı olan 7785 TL’den başlatacaklarını açıklaması tam bir garabettir. İşçiler şunu iyi bilmeli, asgari ücret masasında işçiyi temsil eden bir sendika yok. Türk-İş bu masada işveren ve hükümetin ortağıdır. İkincisi; asgari ücretle çalışan sayısı tüm çalışanların %60’ına ulaşmış durumdadır. Dünyanın hiçbir yerinde bunu göremeyeceğimiz gibi bu oran aynı zamanda yoksullarla zenginler arasındaki orta sınıfın da bitmeye yakın olduğunu göstermektedir. Bu tablo AKP+MHP’nin en iyi yaptığı şey olan yoksul ve orta kesimden alıp zengine verme politikasının bir sonucudur.
Bir süre önce Diyarbakır’da Amed Marksist Okul’u 5 dilde yaptığı açıklama ile kuruluşunu ilan etti. DMA’nın kuruluşunu heyecanla karşıladık, onları kutluyoruz. İnanıyoruz ki Kürdistan’da Marksizm’i daha da geliştirip büyütecekler. Dergimiz Kürdistan’da yapılacak tüm Marksizm çalışmalarına açıktır ve destekleyecektir.
Bu sayımız da dergimizde dosya konusu belirledik. Bu tarz zaten yayın geleneğimizde vardı, bir süredir uygulamıyorduk. Dosya konumuz, şu an Kürdistan’ın tüm parçalarında en çok ihtiyacımız olan ulusal ittifak meselesi. Dergimizde bu konuda birbirinden önemli makaleler bulunmaktadır. Diğer taraftan konusu dosya dışı olan birbirinden önemli makaleler de var. İlgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz. Dergimizin en önemli sorunu bu aralar kadın yazarlarımızın yazmamasıdır. Kadın yazar ve okuyucularımızın bu konuda inisiyatif almalarını bekliyoruz.
İyi okumalar…
Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 13 / Aralık 2022 (PDF)
Tüm sayıların PDF formatlarına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz