Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), 13 Kasım Pazar günü Taksim’deki bombalı saldırının ardından Suriye ve Irak’ın kuzeyinde çeşitli bölgelere hava saldırıları düzenledi.
Dün gece saatlerinde Diyarbakır 8. Ana Jet Üs Komutanlığı’ndan havalanan savaş uçakları, Kobani’den Derik’e kadarki sınır hattı boyunca hava saldırıları düzenliyor.
Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) resmi Twitter hesabından yapılan ilk paylaşımda, Taksim saldırısına atıf yapıldı ve “Hesap zamanı. Alçaklardan hain saldırıların hesabı soruluyor!” denildi.
Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51’inci maddesine gönderme yapan MSB, “51. maddeden doğan meşru müdafaa haklarımız doğrultusunda, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde bulunan ve teröristler tarafından ülkemize saldırılarda üs olarak kullanılan bölgelere Pençe Kılıç Harekatı icra edildimiştir” ifadelerini kullandı.
Bakan Akar’dan açıklama
MSB’nin Suriye’nin kuzeyi ve Irak Kürdistan Bölgesi’ne hava harekatı başlatıldığını duyurmasının ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, açıklama yaptı.
AA’da yer alan habere göre; Akar, “Pençe-Kılıç Hava Harekâtı” olarak adlandırılan operasyona ilişkin, “Ülkemizin ve milletimizin güvenliğine kastedenlerden yaptıklarının hesabını bugüne kadar sorduk, sormaya devam edeceğiz” dedi.
BM Antlaşması’nın 51. maddesi şöyle:
“Bu Antlaşmanın hiçbir hükmü Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına halel getirmez.
“Üyelerin bu meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen Güvenlik Konseyiíne bildirilir ve Konsey’in işbu Antlaşma gereğince uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimde etkilemez.”
SANA: Suriye askerleri öldü
Suriye Devlet Ajansı (SANA) hava saldırısında Suriye askerlerinin öldüğünü duyurdu. SANA’ya konuşan bir ordu mensubu, “Pazar günü şafak vakti Halep kuzeyi ve Haseke kırsalındaki Suriye topraklarına yönelik Türk saldırılarında bir dizi ordu personeli şehit oldu” açıklamasını yaptı.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), 6 Suriye askerinin ve 9 Suriye Demokratik Güçleri (SDG) savaşçısının öldüğünü iddia etmişti.
SDG ve PYD’den açıklama
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, Twitter hesabından yaptığ açıklamada, “Güvenli bölgelerimizin bombalanması tüm bölgeyi tehdit ediyor. Bu bombalama hiçbir partinin lehine değil. Büyük bir felakete yol açmamak için her türlü çabayı gösteriyoruz ama savaş çıkarsa sonuçlarından herkes etkilenecek. Saldırılar, artık saldırgan, barbarca bombardımana maruz kalan bölgelerimizle sınırlı kalmayacak. Ailelerimizi evlerinde kalmaya ve güvenlik güçlerinin direktiflerine uymaya davet ediyoruz” dedi.
SDG Sözcüsü Ferhad Şami ise; Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Kobanî bombaladığını söyledi. Şami, ayrıca Girê Spî’nin (Tel Abyad) doğusundaki Kazali, Tel Rıfat (Arpêt) ve Zirkan’da Suriye hükümet güçlerinin de hedef alındığını; hava saldırıları sonucu ölenler ve yaralananlar olduğunu belirtti.
“Sessizliği kınıyoruz”
ANHA’ya konuşan Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanlık Komitesi üyesi Foza Yusif, Türkiye’nin saldırılarıyla ilgili, “Türk devletinin Suriye’de dünyanın ve uluslararası güçlerin gözü önünde bölgelerimize vahşice saldırdığı, Kuzey ve Doğu Suriye’nin tüm bileşenleri ile Suriye’nin toprak bütünlüğünü hedef alan bu saldırıları kınıyoruz.
Uluslararası güçlerin bu saldırılar karşısındaki sessizliğini de kınıyoruz. Bu saldırı, Türk devletinin halkımıza yönelik soykırım politikasının bir parçasıdır. Türk devletinin ilan ettiği sözde ‘terörle mücadele’ tüm Suriye için bir tehdittir” dedi.
Şam kontrolündeki noktalara da saldırı
Kuzey Suriye merkezli basın kuruluşu ANHA; saldırının kentin batı ucundaki Kobanî ormanı ve Cerablus yolunu hedef aldığını yazdı.
ANHA, Kuzey ve Doğu Suriye’nin birçok bölgesini yoğun biçimde bombalandığını bildirdi. Girê Spî’deki Şam hükümet noktasına yönelik bombardımanda ölü ve yaralıların olduğu bilgisini paylaştı.
Taksim saldırısı
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 13 Kasım Pazar günü Taksim’de yaşanan 6 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırıdan PKK ve YGP’yi sorumlu tutmuştu.
“Bize verilen mesajı aldık. Tekrar altını çizerek ifade ediyorum: Amerikan Büyükelçiliğinin taziye dilemesini kabul etmiyoruz, reddediyoruz.
“Kobani’yi, terör bölgelerini besleyen ve oradan Türkiye’nin huzurunu bozmaya çalışan bu anlayışa, kendi senatolarından para gönderen bir devletle müttefikliğimiz elbette tartışılmalıdır. PYD’yi orada kim besliyorsa, PKK’ya kim iç istihbarat sağlamaya çalışıyorsa fail odur” demişti.
YPG ve PKK saldırıyı üstlenmemişti
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi (AANES) ise açıklamasında “Olayın ardından Türk devleti ve istihbaratı, Özerk Yönetim ve askeri kurumlarının bu olayla bağlantısı olduğunu iddia etti […] bu iddialarının amacı, bizimle savaşmak ve bölgenin huzurunu yok etmek için bahane üretmektir.
“Elimizde Ehlam Beşîr’e ait hiçbir belge bulunmuyor. Uluslararası güçler soruşturmaya dahil olmasını ve sonuçlarını Türk kamuoyuna ve kamuoyuna açıklamaları için bu olayla ilgili soruşturma başlatılması çağrısında bulunuyoruz. Türk devleti kendi politikalarını gözden geçirmelidir” demişti.
PKK de yaptığı açıklamada saldırıyla hiçbir ilişkilerinin olmadığını belirtmişti.
Kim nereyi kontrol ediyor?
Kırmızı Bölge: Badiya ve civarı hariç Humus eyaletinin tamamı, Hama, Lazkiye, Tartus, Dara, Süveyda, El Kunatra ve Şam eyaletlerinin tamamı Esad rejiminin kontrolünde. İdlib, Rakka, Halep ve Deyr Ez Zor eyaletlerinin güney yarıları da yine Esad’ın kontrolünde. Ayrıca Nusaybin ve el Esker şehirlerinin içerisinde de rejimin kontrol ettiği küçük cepler var. Bu şekilde Rusya ve İran destekli Suriye rejimi ülkenin üçte ikisini kontrol etmeye devam ediyor.
Sarı Bölge: Rejimden sonra ülkede en fazla kontrolü Demokratik Suriye Güçleri (DSG), elinde bulunduruyor. DSG, Haseke eyaletinin kuzey batısı hariç tümü, Rakka’nın kuzeyi hariç güneyinde yer alan rejimden geri kalan orta bölümü ve Halep eyaletinin kuzey doğusunu kontrol ediyor.
Yeşil Bölge: Üçüncü aktör ise Türkiye destekli gruplar. Bunlar da Afrin’den Cerablus’a ve Akçakale’den Ceylanpınar’a ülkenin en kuzeyinde Türkiye sınırında birbiriyle teması olmayan iki yatay uzun koridoru kontrol ediyor. Ayrıca Humus’un güney doğusu ve ve Rif Dimaş eyaletinin doğusundaki bir bölümde kontrolünde.
Mavi Bölge: Ülkenin en güney batısında İsrail ile Suriye arasında yer alan Snir ile Afik şehirleri arasındaki ihtilaflı bölgede de Birleşmiş Milletler ve batılı ülkeler etkili.
Gri ve Turuncu Bölge: Suriye’de hala IŞİD (gri) ve Tahrir el Şam/El Nusra (turuncu) gibi İslamcı örgütlerin de barınabildikleri yerler var. Bunların başında İdlib geliyor ve özellikle Esad rejiminin kontrol ettiği alanda küçük cep bölgeler olarak yer alıyorlar.
(RT) BİANET