Fevzi Kartal / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Asırlardır savaş(lar) oldu arifesinde barış(lar) oldu ve bu böyle gidiyor savaş-barış; barış- savaş sür git devam ediyor. Neden savaşlar olmuş, oluyor barışılmasına rağmen? Şu barış denen kavram neden hala savaşa üstün gelmemiş, gelmiyor?
Konunun kökeni ve asıl özünün kavranması gerekiyor. Madem ki savaşlar bitmiyor, madem ki barış anlaşma(sı)ları da bitmiyor. Hatta öyle bir hal almışlar ki devletler ve bloklar şeklinde bu savaşlar devam ediyor tıpkı tabir uygunsa Zigurat ve Olipmus Tanrıları gibi halkları savaştırarak seyrediyorlar bir oyun seyreder gibi, bir sinema filmi izler gibi çıkarlar ve özel mülkiyet ilişkisinin yemediği nane yok.
İşte tüm bu nedenlerden ötürü madem ki bu hal ve gidişattan kurtuluş yok, konunun özü şu melet özel mülkiyeti sorgulamak ve bundan kurtulmanın yollarını aramak daha doğrusu olmaz mı? Özetle şu özel mülkiyeti ortadan kaldırmak gerekiyor her türlü savaşın kaynağı “şurası benim, burası senin şimdilik ve güçler orantısı bağlamında ama güçlenip süper güç olursam hepsi benim; hep bana; sana asla yok”. Özel mülkiyet sorgulanmadan savaşlar da barışlar da sonlandırmaya doğru evrilmez diye düşünüyorum.
Neolitik çağ ve özel mülkiyetin doğuşu
MÖ 8000-5200 dönemi yani Taş devrinin sonu olan “Cilalı Taş devri” ve ya “Yeni Taş devri”. Bu çağda “alet işler el övünür” çeşitli tarım ve üretim araçları bulmuşlar, hayvanları evcilleştirmişler, yerleşim alanları kurmuşlar bu vesileler ile eskiden kısa olan yaşam sürelerini uzatmışlar ki buraya kadar tamam iyi ve güzel. Ama ne yazık ki bir toprak parçasını çevirerek burası benim sana asla yok, bir su kuyusuna el koyarak başkalarının içmesini dahi engelleme yoluna gitmişler vb gibi saymakla çoğaltabiliriz. Bu durumlar özel mülkiyetin oluşmasına kaynaklık etmiş. İşte tam bu durumlardan sonra “dananın kuyruğu kopmuş” kavga, dövüş ve giderek kabile savaşları, sonrasında derebeyler ve devletler savaşı. Şimdilerde ise utanmadan modern denilen devletler vekalet savaşları yerelde genelde blok devletler savaşları. NATO bloğu, ABD, AB [Euro demek etimolojik anlamda Yunanca bir kelime başkalarına karşı anlamındadır], Pasifik İş Birliği, Rusya Federasyonu gibi.
‘O’ ondan üstün olup her şeyi dikta etmeye çalışıyor egemen olmak için her türlü naneyi yiyor ve de olmadık lanetlikler yapıyor. İnsan mı hayvan mı yaptıklarına bakılırsa anlaşılamıyor. Aklından dolayı insan gibi insan olması gerekirken hayvanlar gibi domination (üstün gelme) iç güdüsü içerisinde tabiri caizse dörtnala koşuyor. Hayvan olanlar insan olanlar kadar zarar vermiyor çevresine şu insanlığın yaptıkları dercesine. Bu tür insanlar yerine hayvanları sevmeyi tercih ediyorum. Bütün kötülüklerin ve savaşların kaynağı özel mülkiyet düşkünlüğüdür başka bir şey değildir.
Hatta bu özel mülkiyet düşkünlüğü sadece ekonomik boyutu ile kalmamış sosyal, kültürel alanlara kadar etkisini göstermiştir. Bu durum ayrı bir yazı konusu olabilir. Sendika başkanı ömür boyu başkan kalmak istiyor, parti başkanı ha keza, politikacı ömür boyu profesyonel politikacı kalmak istiyor, eşi hanımına “koca” olmak istiyor ki örnekleri çoğaltabiliriz. İşte bütün bu nalet durumların kaynağı özel mülkiyettir. Özel mülkiyet mantalitesinden kurtulmadan özgürleşemeyiz, özgürleşmeden de savaş mantalitesinden kurtulamayız.
Gel gelelim şu Ukrayna Rusya Federasyonu savaşına;
NATO denilen şu devletlerarası, uluslararası deme uygun düşmez benim açımdan, terör mekanizması her zaman olduğu gibi tükürüğünü yalamıştır. 1989 Berlin Duvarının yıkılmasından sonra genişlemeyeceğiz diye karar almasına rağmen Rusya’nın sınırlarına yakın yerlere kadar genişlemiştir. Macaristan’da yayılma medya kurumları kurmuştur. Buradaki amaç Rusya’yı ve giderek Çin’i kuşatma amacı güdülmekte. NATO Ukrayna ve Ukrayna’ya komşu olan ülkelerde milliyetçi neonaziler kışkırtılmıştır. Putin bir oligarko – yeni çardır savaşı kabul edilemez ama NATO’nun da suçu bu savaşta önemli derecede vardır ve suç ortağıdır. New York Times yazarı T. Friedman’ın şu tespitinde de olduğu gibi “bu Putin’in savaşı. Lakin ABD ve NATO’da masum değil”. Batılı emperyalistler silah boyutu, propaganda medya boyutu ile kalmayıp doğu ülkelerindeki ve Rusya’daki ekonominin mafyalaşmasını körüklemişlerdir, oligarkların palazlanmasına yardım etmişlerdir ve bu oligarkların paralarını batı devletleri bankalarına yatırmasına yardımcı olmuşlardır, şimdi de bazılarının paralarına el koyuyorlar basının yazdığına göre. Şimdide kalkmışlar “Rusya’daki ekonomi mafya ekonomisidir” propagandası yapıyorlar. Batıdaki kapitalizme nerede ise “demokrat kapitalizm” (!) diyecekler; oysa ki “kapitalizm yasal, mafya da yasadışı kapitalizmdir” boşuna denmemiştir. Al birini vur ötekine “bütün bankalar aynı ama yine de biz Osmanlı bankasıyız”(!) gibi.
Düşünen bir insan önce ‘kendi emperyalizmine’ karşı çıkmalıdır ki biz NATO devletleri içerisinde yaşayanlar olarak bunu yapmalıyız.
Siyaset bilimci Emmanuel Loroy France soir gazetesi ile söyleşisinde şöyle diyor; “Rusya ile Batı NATO arasındaki dengesizlik tersine evrildi. Kriz bir kaç hafta öncesine ait değil. Ana akım medya gerçeklerden uzaktır. Ukrayna’daki krizin tarihsel köküne inmek gerekiyor. Akıntıya karşı çıkmak gerekiyor. Acil kriz, Batı tarafından açık bir şekilde desteklenen 2014 Maridan darbesinden kaynaklanıyor. Bu tarihten bu yana, Kiev’deki ardışık tüm hükümetler, yasadışı değilse bile, gayri meşru olmuştur. Ukrayna’daki olup bitenler Suriye’deki savaşa bağlı çünkü ‘aynı kahramanlar’ işin içinde. Anglo-Sakson güçler Rusya’nın koruyucu bariyerini zayıflatmak istiyorlar. Rimland arazisini yani Rusya’nın etrafındaki tüm alanları işgal etmek istiyorlar(…) Rusya bugün NATO’yu geri püskürtmek için askeri kapasiteye sahip”.
Fransa’da dahil bütün Batı dünyasındaki yazarlar ve konunun uzmanları hatta halkların çoğunluğu NATO’nun da suç ortağı olduğu konusunda hemfikirler. Batı ana akım medyası bizlerin savaş karşıtı protestolarını sadece Putin karşıtıymış gibi göstermeye çalışıyorlar ki; oysa genel anlamda bu gösteriler savaş karşıtı gösterilerdir.
Noam Chomsky’in ve J.J. Mearsheimer’in değerlendirmeleri gerçekten yerinde bir değerlendirme NATO’nun uluslar arası teröristliğini görmek bakımından. NATO değilmiydi ülkemizde kontrgerilla kurduran, milliyetçi partiler kurduran vb gibi.
Bu katil bloklar dünyasında Mearsheimer’in de dediği gibi en mantıklı pratik yol, halklar dışsal ezenlerin kültürünün etkisi altında olup bir film gibi izlerlerken şimdilik dünyayı değiştirmeye niyetleri yok, “denge siyasetidir(…)”. Tüm bu hallerden dolayı Ukrayna tarafsız bir bölge olmalıdır. Dengelerin korunması için tek kutuplu bir dünya yerine çok kutuplu bir dünya olmalıdır. NATO terör örgütünün her istediğini yapmasını önlemek bakımından.