Ana SayfaNIVÎSKARÊNSokak ve siyasette ana gündem: Gıda krizi!

Sokak ve siyasette ana gündem: Gıda krizi!

Sinan Çiftyürek / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Gündem, Dünyada olduğu gibi Türkiye ve Kürdistan’da da ekonomik kriz, özelde ise tarım ve gıda krizi.

Van, Diyarbakır, Antep, İstanbul’da… sokak, pazar, varoş ve evlerin gündemi gıda krizi. Nasıl olmasın ki? Bir litre süt 27.95 TL! Sebze meyve mevsiminde bile üç tanesi bir kilo gelen patates kilosu 10-15, domates 10-15 ve biber 15-20, elma 15 TL altına düşmüyorsa, yoksullar belediyelerin ekmek satış büfeleri önünde uzun kuyruklar oluşturuyorsa, evde yemek beroşu (tenceresi) kaynamıyorsa, yani işçiler, yoksullar yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyorlarsa… Asgari ücretlinin, yoksulların gündemi başka ne olabilir ki?

Verilere göre, Türkiye’de Temmuz 2022’de “dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı, bilinen adıyla açlık sınırı 6 bin 840 TL’ye yükseldi”! Eee demek ki 10 milyona yakın asgari ücretli açlık sınırının altında yaşıyor. Çünkü açlık sınırı, 6470 TL olan asgari ücreti geçti.

22 bin 279 lira olan yoksulluk sınırını ise konuşmaya gerek var mı? Türkiye özelde Kürdistan toplumu ezici çoğunlukla yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Zaten Tüketici Hakları Derneği (THD) Başkanı Turhan Çakar, Mayıs 2022’de yaptığı açıklamada “Türkiye’de 25.5 milyon kişinin açlık sınırının, 51 milyon vatandaşın da yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi verdiğini” belirtti. Bu rakamlar her üç kişiden birinin açlık sınırı altında ve her üç kişiden ikisinin ise yoksulluk sınırı altında yaşadığını gösteriyor. İşte zenginlik içerisinde halka açlık-yoksulluk yaşatan kapitalist uygarlığın krizi. Türkiye gibi orta düzeyde gelişmiş bir ülkede tablo buysa, başta Afrika ve Güney Asya ülkeleri olmak üzere Dünyanın gelişmemiş, geri bıraktırılmış ülkelerinde ki tabloyu düşünün.

*İktidar ve muhalefetin esas derdi işçi emekçinin sorunları değil, seçim sandığı!

Sadece işçi emekçilerin değil, iktidar ile muhalefetin de yani aç ve yoksul olmayanların da gündemi ekonomik, sosyal kriz! Çünkü seçimler yaklaşıyor ve sandıktan çıkmanın anahtarı işçi-emekçilerin elinde! Yoksa İktidar ve muhalefetin derdi halkın açlığı, yoksulluğu değil. Dertleri seçimde sandıktan çıkabilmek ve baldırı çıplakların ayaklanıp sırça köşklerini başlarına yıkmalarını engellemek. Dertleri bu! Zaten işçi, emekçi, köylü, yoksullar seçimde belirleyici güç olmasalardı ve ayrıca kapitalistlerin ürünlerini tüketen esas kitle olmasalar, sermaye ve iktidarları güçleri yetseydi onları böcek gibi ezerdi!

*Gıda ve tahıl krizi yeni değil!

Küresel olarak gıda-tahıl krizi Ukrayna-Rus savaşı yokken de vardı. Savaş kışkırtıcılarının ve tekelci spekülatörlerin faaliyetleri var olan krizi tetikledi ve kısmen paniğe neden oldu. Hepsi bu. Gıda krizi neden ağırlaşıp süreğenleşiyor? Bunun nedenleri birden fazladır, çok kısa özetleyeceğiz.

I – Tarım üretimi sadece tarım üreticileri veya kırsal alanda yaşayanlar için değil kentliler için de yaşamsal önemdedir. Tarımsal ürünleri, tarım üreticisi üretir ama üretilenin tüketimi kırsal alanla sınırlı değil kentliler dahil bütün toplum tüketir çünkü tarımsal ürün-gıda olmadan yaşam olmaz! 2022 yılında nüfusunun %65 yani 2/3’si artık kentlerde yaşıyor. Demek ki Dünya nüfusunun 1/3’i, gelişmiş Batı toplumlarında nüfusun %10’u hatta 5’i tarımda olağanüstü makineleşme ile bütün toplum için yeterli ürün-gıda üretebiliyor. Eğer “kullan at” tüketim kültürü pompalaması, israf ve tarımda ticari tekelleşme olmazsa teknoloji desteğiyle nüfusun %10-15 bütün nüfusu besleyecek ürün üretebilir.

İsraf deyip geçmeyelim. İki ayrı kanalda gelişen israf gıda krizinin nedenlerinin başında gelir. Biri; sermayenin aralıksız körüklediği “kullan-at” yani ürünü bir kere kullan ve at kültürüdür. Diğeri başta mutfakta olmak üzere bilinçsiz israftır.

Sermaye sahipleri, milyar dolarlık reklam kampanyalarıyla tüketiciye “Kullan at yenisini tüket”, “Erken eskit yenisini al” yani “tüket de nasıl tüketirsen tüket” kültürünü esasta kültürsüzlüğünü dayatıyor. Ve tabi bununla bağlantılı tarımda geliştirilen tekelleşmenin zengin küçük üretim üzerindeki baskısını ekleyelim! Tarım üretim alanındaki tekeller; fiyatlar üzerinde kurduğu denetimle ve denetledikleri Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) aracılığıyla toplumun en yaşamsal ihtiyaçlarıyla bencil çıkarları doğrultusunda oynuyor. Ve de zengin yereli de temsil eden küçük tarım üreticisini yok ederek gıda üzerindeki denetimini kırsal alandaki en ücra köye kadar götürüyor. İşte krizin asıl nedeni!

Gıda krizinin diğer nedenlerinden biri olan toplumda gerçekleşen bilinçsiz israfa gelince; BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2021 yılı raporuna göre, “dünyada yılda 1.3 milyar ton gıda çöpe gidiyor, israf oluyor. Bunun parasal bedeli 1 trilyon doları buluyor. 4’te biri kurtarılabilse dünyadaki 821 milyon aç insan doyurulabilir” dedi. Yine FAO’nun araştırmasına göre “Türkiye’de yılda yaklaşık 26 milyar ton gıda israf ediliyor, bunun finansal karşılığı 224 milyar lirayı buluyor. Türkiye, kişi başına 93 kg/yıl ile en çok gıda israfının yapıldığı 10 ülke arasında 3’üncü sırada yer alıyor.”

II – Küçük tarım üreticileri ücretsiz ev işçileri olan aile fertleriyle birlikte bir yıl çalışır ve yüksek zamlı girdilerle büyük masraf yaparak ürünü satışa hazırlar. Fakat devlet tekeli ile büyük tarım tekelleri ve tüccarlar üreticinin ürününü ucuza satın alır aslında el koyar! Çünkü borç altındaki küçük üreticinin bekleyecek hali yok. Şöyle ki; 

Küçük üretici çiftçi; gübre-yem-tohum-mazot-elektrik-su başta olmak üzere tarımsal üretim girdilerini son bir yılda %150’den %350’e varan zamlarla alıp kullandı. Ancak üretici çiftçi bir yıllık emek ve yüksek zamlı girdilerle yetiştirdiği ürünleri satmaya kalktığında ise Hükümet tarafından belirlenen zam oranı en fazla %80, 90 oldu. Ki bu oranı da üretici çoğunlukla tam alamıyor çünkü devlet tekeli ya geç alıyor veya parayı geç veriyor. Bu durumda acilen paraya ihtiyacı olan küçük üretici ürününü tüccara belirlenmiş taban fiyattan çok düşük satmak zorunda kalıyor.

Örneğin, Hükümet 2021 yılı için kilo fındık taban fiyatını 26 lira belirledi ama kendisi 24, 25 liraya, tüccar ise 20 liradan almıştı. 2022 için hükümet kilo fındığa 54 lira taban fiyat açıkladı ama kendisi 52 ya da 51 liradan alıyor ve geç alma, geç ödeme gibi nedenlerle üretici tüccara 45–46 liradan satmak zorunda kalıyor. Şimdi böylesi yüksek girdilerle ve tekel-tüccar kıskacında ki çiftçi nasıl üretim yapsın? Dolayısıyla tarımsal gıda üretmek küçük üreticiler için her geçen gün biraz daha zorlaşırken, gıdaya erişmek de asgari ücretliler, yoksullar için büyük sorun haline geliyor. Yazı uzamasın diye gıda krizini derinleştiren nedenleri böyle özetleyebiliriz.

Çözüm ne? Küçük üretici ne yapacak, nasıl yaşayacak? Biz komünistler ne yapacağız?

*İktidar da muhalefet de bolca üreticiler hakkında konuşuyorlar fakat esas olan üreticilerin, küçük üreticilerin kendi sorunları, gelecekleri ve kurtuluşları hakkında kendilerinin konuşup karar verecekleri örgütlü mekanizmaları yaratmaları önemlidir. Bu araçları dahil tarım üreticilerinin tarlada, kahvede, sokakta ve işyerlerinde daha çok siyaset yapmaları gerekiyor.

*Yakın vadede yani bugün, küçük tarım üreticisinin tarım tekel ve büyük tüccarları karşısında devlet tarafından desteklenmesi acil bir taleptir. Yani Hükümet derhal Küçük tarım üreticileri için destek programlarını hayata geçirmeli. Bu amaçla ilk acil adım; çiftçinin tüccar-tefeciye dönüşen bankalara olan borçları ile taşınamaz hale gelen elektrik borçlarının silinmesi gerekir.

*Kürdistan özelinde özellikle zengin yerel üretimin desteklenip geliştirilmesi için belediyelere kendi kaynaklarını kullanma hakkı yasallaştırılması önemlidir.

*Ve on yıllardır “güvenlik” gerekçesiyle valilerin tam bir keyfiyetle uyguladıkları yayla-bölge yasaklarının derhal kaldırılması hayvancılığın gelişmesi için çok önemli.

*Kalıcı çözüme gelince, gıda üretim ve pazarlamasının sermayenin tarım tekelleri ve tüccarların elinden alınmalıdır. Tarımsal üretim ve girdilerini kamu üretip, piyasayı kontrol etmeli. Bununla bağlantılı olarak tarımsal üretimde merkezi ve zengin yerel planlama birlikte ve birbirini besleyecek şekilde geliştirilmeli.

*Komünistler olarak, tarım üreticilerinin sorunlarına çözüme dönük önerilerimizle odaklanmamız lazım. Bu çalışma içerisinde Kürdistan Komünist Partisi’ni emekçi üreticiler içerisinde güçlendirmemiz gerekiyor!

28.08.2022

[email protected]

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights