Sinan Çiftyürek / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Kürt siyasetinin yüz yıldan beri en çok konuşup tartıştığı iki kelime nedir denilirse, yanıt şüphesiz ki Ulusal İttifak olacak. Fakat üzerinde yapılan onca tartışma, denemeler ve kimi adımlara rağmen halkımızın ulusal özgürlük mücadelesinin gerektirdiği düzeyde ittifaka halen ulaşılamamıştır. Elbette dörde parçalanmış Kürdistan’ın yarattığı tarihsel trajedinin siyasal, sosyal, ekonomik, askeri sonuçları başta olmak üzere bu durumun birden fazla nedeni vardır. Ama ne kadar ağır sonuçlara yol açarsa açsın hiçbir neden Kürt siyasetinin ulusal özgürlük mücadelesi sürecinde gerçekleştirmesi gereken ulusal ittifak adımlarını atmamasının gerekçesi olamaz.
Ulusal ittifak, her halk gibi Kürt halkının da bağımsızlık mücadelesinde, önemli olmanın ötesinde tayin edicidir. Ulusal birlik bu özelliğini kurtuluş mücadelesi boyunca korur. Ne zaman ki ulusal kurtuluş mücadelesi başarıyla sonuçlanıp Kürt halkı kendi kaderini tayin hakkını (UKKTH) elde eder, ondan sonra ulusal ittifak tümüyle olmasa da önemini yitirecek en azından bileşen ve hedefleri değişecek. Çünkü UKKTH elde etme sürecinde ulusal ve sınıfsal kurtuluş mücadelesinde, ittifaklar başat hedef ulusal kurtuluşa göre öne çıkacaktır. Elbette şunu belirtmemiz gerekiyor, KKP olarak ulusal ve sınıfsal kurtuluş mücadelesini aynı süreçte başarmak hedefimiz var ve bu hedef geçmişte gerek Asya’da Çin, Vietnam gerekse kimi Afrika sömürgelerinde gerçekleşmiş deneyimlerle dolu. İlk adımda sadece ulusal bağımsızlık mı yoksa aynı devrim sürecinde iki temel hedef olan ulusal ve sınıfsal kurtuluş birlikte yaşanarak mı gerçeklik kazanır? Bu soruların yanıtlarını şimdiden kesin olarak belirlememiz mümkün değil. Biz yapılması gerekeni yapalım gerisini halkın ve işçi sınıfının mücadelesi belirleyecek.
Ulusal İttifakın Belli Başlı Yeni Sosyolojik Girdileri nelerdir?
Öncelikle halkımızın 150 yıllık bağımsızlık mücadelesinde ulusal ittifakın değişen sosyolojisi ile birlikte ittifakın bileşenleri olarak siyasi partilerin yanı sıra demokratik sivil kurumların ve esas halkın ulusal ittifaktaki yerleri üzerinde durmamız gerekiyor.
“Her olgu gibi ulusal ittifak sosyolojisinde de değişimler yaşandı, yaşanıyor. Başta bu değişim ve yeni gelişmeleri özetleyeceğiz. Devamında, ‘konjonktürün birlik için yarattığı fırsatları yeterince değerlendirememeyi engelleyen parametreler’ ile ‘Kürt ulusal birliğinin Türkiye, Irak-Suriye ve İran halklarıyla ilişki, çelişki, sonuçları ve Ortadoğu yansımaları’ şeklinde iki başlık altında konuyu ele alacağız.
Bölge ve Kürdistan’ın yeni siyasi, askeri, ekonomik süreç ve olgularını dikkate almayan ulusal ittifak politikalarının sonuçsuz kaldığını pratikte yaşıyoruz. Yeni olgu ve süreçler üzerinde eski ulusal ittifak politika ve modelleri karşılık bulmuyor. Eski olan yürümüyor, yürümez; yeninin sahnede yerini alması gerekiyor ki son yıllarda bunun sancıları çekiliyor. Ulusal ittifakın belli başlı yeni girdileri olarak;
Bir; Kürtler çoktandır ‘Dünyadaki avukatsız halk’ durumunu aştı. Başta Kürt halkı tüm parçalarda kitlesel olarak ve kavga içerisinde modern ulusal bilinçle buluşarak kendi davasının kararlı savunucusu haline geldi, geliyor. Dolayısıyla geçmişten farklı olarak, halkı içermeyen (biçimleri farklı olabilir) ulusal ittifak modelleri kalıcı ve çözümleyici olamaz. Ayrıca ulusal özgürlüğü ve bağımsızlığı için ülkede ve yurtdışında bedel ödeyen kararlı ve geniş Kürt hukukçular gerçeğimiz de çoktandır var. Ve artık ‘şimdi Kürtlerin dağlardan başka dostları da var’ diyen bölgesel ve uluslararası dostları ve gönüllü lobiler halkası da oluşuyor!
İki; Dört parçadaki kazanım ve kayıpları, parçalar üstü bilinçle sahiplenen bir Kürdistan halkı gerçeğimiz de var. IŞİD’in Kobani kuşatması ve Şengal’de Êzidi halkımıza karşı vahşice saldırı ve katliamlarında; 25 Eylül 2017 bağımsızlık referandumunda; İran planlamasında Kerkük ve diğer Kürdistan kentlerinin 17 Ekim 2017 işgalinde; Efrin, Gri Sipî, Serêkanîye…’de yaşananlara karşı halkın ortak yas tutması ve sevinmesi, ulusal ittifakın yeni girdisi olarak dikkate alınmak zorunda. Bu duruş; parçalar üstü ulusal kongrenin zemini olarak da okunmalı.
Üç; Geçmişe göre kitlesel olarak siyasetin öznesi haline gelmiş kadınlar, yani Kürdistan kadın hareketi gerçeğimiz var. Politikanın ve artık siyasetin (özerk veya federal devlet yönetiminin) de her alanında, erkeklerle aynı cephede düşmana karşı ulusal özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi veren ve Kobani direnişi ile de dünyaya mal olmuş Kürdistan kadınını içermeyen ulusal ittifak adımları başarılı ve kalıcı olamaz!
Dört; Dün nüfusun %80’nin kırsalda yaşadığı feodal, yarı feodal kapalı toplum yapısından farklı olarak; bugün kapitalist gelişmeyle paralel %70’i kentleşen ve ekonomik, siyasi, kültürel olarak küreselleşen Dünya ile ilişkilenen günümüz Kürdistan toplumu gerçeği de ulusal ittifaka yansıyacaktır. Örneğin, dünün demokratik kitle örgütlerinden farklı olarak kapitalizmle birlikte gelişen ekonomik, ticari, mesleki, sosyal, kültürel zengin sivil toplum örgütleri var. İttifak modeli ile program-tüzüğünde bu kurumlar hesaba katılmak zorunda.
Beş; Kürtlerin vur-kaç stratejisine dayanan mücadelesinin sürdüğü koşullarda ki ulusal ittifakın biçim ve içeriği; en azında Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) ile Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi (KDSÖY) alanında artık geçerli değil! Çünkü bu iki parçada ulusal orduya dayalı coğrafya-ülke-halk savunması gerçeği var. Bu nedenle Kürt siyasetinin resmen ve fiilen konfederal statüye sahip ulusal kazanımları savunmakla yüz yüze gelme durumu ulusal ittifakın başka bir yeni girdisi. Ayrıca konfederal sistemlerin var olduğu iki parçada ulusal ittifak, doğrudan halkın aktif öznesi olduğu iktidar odaklı olmak zorunda. Çünkü iki parçada yerel ve merkezi yönetimler seçimle belirleniyor. Bütün bunlar ulusal ittifaka yansıyacak, yansıyor da. Bir süredir Rojava’da PYNK ile ENKS arasında sürdürülen İttifak çalışmaları bu yeni girdilerle şekilleniyor. Kuzey ile Doğu Kürdistan’da da özetlediğimiz yeni değişim-gelişmeler nedeniyle ulusal ittifakın yeni girdileri olacak.
Altı; KBY ile KDSÖY’nin siyasi, askeri olarak bölgesel-küresel denklemde yer almaları ve IŞİD’e karşı savaştaki etkin rolleri, hatta Kürtsüz siyasi ve askeri denklemlerin kurulamıyor olması, ulusal ittifakın bir diğer yeni girdisi. Bu durum en başta Kürt halkının dostları halkasını genişletiyor. Gönüllü kurulan “Kürtler İçin Adalet” lobisi; IŞİD karşıtı savaşta Kürtlerle dayanışma içindeki Uluslararası Koalisyon’un ve Hewlêr’i ziyaret eden Papa’nın verdikleri destek siyasetin yeni girdileri olarak görülmeli. Açıkça KBY ile KDÖSY, KDP ile PYD, Peşmerge ile DSG’ye ayrım yapmadan dayanışmada bulunmaları ve hatta açıkça ‘biz ayrım yapmıyoruz’ beyanları ulusal ittifak açısından da dikkate alınacak gelişme” diye özetlemiştim ulusal ittifakın değişen sosyolojisini. (Demokratik Modernite Dergisi 6 Ağustos 2021 Kürdistan’ın Değişen Siyaset Sosyolojisi Ve Ulusal İttifak!) başlıklı yazımdan. Bu altı başlık altında Kürdistan parçalarında ulusal ittifakın özgün farklılıklarını da belirtmiş olduk.
*Sömürgeciler, Kürt halkının ulusal mücadelesine karşı ittifak kurarken, Kürdistan siyaseti neden halkının davası için kalıcı ittifak kuramıyor?
Bu sorunun yanıtını, Kürdistan’ın değişen sosyolojik yapısını yukarıda özetlerken meselenin bir boyutu üzerinde durmuş olduk. Aşağıda daha çok siyasal boyutlarını ele alacağız.
İlkin; Kürdistan partileri on yıllardan beri parçalanmış Kürdistan’ın yarattığı tarihsel trajedinin siyaset üzerindeki ağır sonuçlarını yaşıyorlar. Halkımızın ulusal bağımsızlık mücadelesinde her defasında ağır hasara yol açan “Düşmanımın düşmanı dostumdur” siyaseti halen aşılmış değil. Maalesef halkımız halen özgürlük mücadelesinde bu siyasetin ağır sonuçlarını yaşamaya devam ediyor ki bunu en net haliyle Kerkük işgalinde yaşadı. Bu konuda da yukarıda alıntı aldığım yazımdan aktaracağım.
“İkinci büyük risk, dörde parçalanmışlığın yarattığı tarihsel strateji karşısında, ‘düşmanımın düşmanı dostum’ siyaseti, ulusal ittifakların ve dolayısıyla fırsatları birlikte değerlendirmenin bir diğer engeli. Kürdistan’ın bölünerek dört ayrı devletin denetimine bırakılması, Kürt ulusal birliğini olumsuz etkileyen faktörlerin en başında gelir. Çünkü tarihsel trajedi koşullarında ‘düşmanımın düşmanı dostum’ siyaseti gereği; A partisi Irak rejimine karşı, Türkiye ya da İran, Suriye ile ilişki kurup destek aramıştır. B partisi de Türk devletine karşı, Irak, İran ya da Suriye ile benzer bir ilişkiye girmiştir. C partisinin ise İran veya Suriye rejimine karşı aynı taktiği izlemelerinin birden fazla olumsuz dönüşü oldu ve bu halen devam ediyor. Sömürgeci rejimler bu taktiğin kendilerine sağladığı imkânlarla; Kürt siyaset hamlelerini ve halkın lehine kullanabilecekleri fırsatları ya içten çelme takarak veya kritik evrelerde desteklerini çekerek hatta koordineli saldırarak engelledikleri sıkça yaşandı.
İran ile Irak’ın 1975 yılında Güneyli Kürt ulusal hareketine karşı Cezayir’de imzaladıkları ‘Sınır ve İyi Komşuluk Anlaşması’… 2013 yılında sürdürülen Ulusal Kongre çalışmasının son anda sonuçsuz kalması… 25 Eylül 2017 bağımsızlık referandumunda %93 evet ile büyük bir darbe alan sömürgecilerin bir ay bile geçmeden İran koordinatörlüğünde ortak saldırıya geçmeleri… Sömürgeci ittifakın çapraz saldırısı altında 16 Ekim 2017 Kerkük ve diğer kentlerin yeniden işgale uğraması… Türkiye’nin, Suriye rejimine hem basıncı hem de anlaşması sonucunda Öcalan’ın Suriye’den çıkartılması… Bu gibi yaşananlar ‘Düşmanımın düşmanı dostum’ taktik siyasetinin sadece öne çıkanlarıdır.
Kürt partileri, parçalanmış Kürdistan’ın yarattığı tarihsel trajedi koşullarında bu taktiğe başvurmak zorunda kaldılar ve sömürgeci rejimlerden elbet yararlandılar ama devletlerin de Kürt partilerinden ‘yararlandıkları’ açıktır ve sonuncusu Kerkük işgalinde yaşananlar olmak üzere bunun sayısız örneği var. Kürdistan parçalanmışlığı aşılmadıkça Kürt partileri izledikleri bu taktik politikayı tümüyle aşamazlar ama parçalar üstü kurulacak Ulusal Kongre ile etkilerini sınırlandırabilirler. Bugün Ulusal Kongre kurulamıyorsa en azından ‘Arap Birliği’, ‘Türk Birliği’ benzeri “Kürt Birliği” mekanizması yaratılabilir. İster Ulusal Kongre ister Kürt Birliği ya da başka bir ortak ulusal mekanizma ile olsun; Kürt ulusal özgürlük davasını BM ve diğer uluslararası kurumlara taşımanın yanı sıra fırsatları halkın lehine kullanmada da birlikte hareket edilebilir!” (agy)
Açıktır ki sömürgeci devletler, federal veya bağımsız Kürdistan’ı engellemek için aralarındaki çelişki ve çatışmalara rağmen ittifak yapabiliyorlar. Şimdi de en net haliyle KBY ile KDSÖY’e karşı işbirliği ve ittifakları sürdürüyorlar. Bunu en son bağımsızlık referandumunu engellemek ve Kerkük ile diğer Kürdistan kentlerinin işgal edilmesinde İran öncülüğünde kurulan “kutsal” sömürgeci ittifakla yaşandığını yukarıda özetledik. İlginçtir Kürt partileri somutta PDK ile YNK Kerkük ve diğer kentlerin işgallerine karşı ortak savunma yapmak bir yana YNK içindeki bir kanat İran öncülüğündeki işgale yol vererek destek olmuştur. Yani YNK yıllarca ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ siyasetiyle İran devletinden aldığı desteğin bedelini Kerkük’te işgale yol vererek ödemiştir.
İkincisi ve önemlisi; aynı ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ siyasetinin ulusal bağımsızlık mücadelesi üzerinde ağır sonuçlara yol açan başka önemli bir durum var ve halen yaşıyoruz. Bu sorun şudur: kimi partilerimiz, somutta PDK ile PKK, YNK ile PDK, PKK ile PDK-İ bazen birbirlerinden algıladıkları “tehditleri” sömürgeci rejimlerden algıladıkları tehdidin önüne alabiliyorlar. Ki pratikte devam eden bu durum siyaset pratiğinde bazen ölümcül sonuçlara neden olmaktadır. Parçalarda kalıcı geniş ulusal ittifakın ve esas parçalar üstü Ulusal Kongre’nin kurulamamasının en önemli nedenlerin başında bu durum gelmektedir. Çağrımız ilgili partilerimize şudur; Kürdistan üzerindeki iç hegemonya mücadelenizi bağımsız ya da federal Kürdistan’ın kurulmasının sonrasına bırakın. Şimdi ki süreçte ne kadar zor olursa olsun, birbirinizden aldığınız “tehdidi” tümüyle ortadan kaldıramıyorsanız bile en azından ulusal ittifak kurmanın önünde engel olmaktan çıkartın.
Üçüncüsü; yani Kürt siyaseti parti gözlüğü ve çıkarları yerine halkın ulusal özgürlük mücadelesinin çıkarlarını öne almak ve bu çıkarlar etrafında ortaklaşmanın tarihi sorumluluğuyla yüz yüzedirler. Dolayısıyla Kürt partileri, ya bu sorumluluğun gereği olan adımlarını atarlar ya da Kürt partilerinin ulusal ittifak meselesinde halkın birlik eğiliminin gerisinde kaldıkları eleştirisiyle yüzleşmeye devam ederler. Kobani savunmasında kısmen de olsa halkın birlik eğiliminin gereklerine uygun davranıldı ve Peşmerge Silopi, Nusaybin, Kızıltepe vb. sınır kentlerinden Kobani’ye geçerken halktan büyük coşkuyla destek gördüğü hafızalarda tazedir. Ama Kerkük sınavının ise tam tersine çok kötü sonuç ürettiği canlılığını koruyor!
Dördüncüsü; Kürdistan’ın güçlü jeopolitiği halkımız için kalıcı büyük fırsatlar sunduğu gibi bazen geçici fırsatlar da sunuyor. Fakat Kürt siyaseti bunu lehine kullanamadığı için sömürgeci düşman bu fırsatları Kürt siyasetine karşı kullanarak güçsüzlüğe dönüştürüyor! Kürt siyaseti ancak ulusal ittifakla; Kürdistan jeopolitiğini halkının ve ülkesinin lehine kullanıp güce dönüştürebilir. Örneğin KBY ile KDSÖY’nin resmi ve fiili konfederal yapıları şimdilik geçici ama önemli jeopolitik fırsatlar sunuyor. Bu fırsatların başında, başta savunma alanlı olmak üzere şimdiden yüzleştikleri birbirlerini bütünlemeleri zorunluluğu. Hewler ile Qamişlo ortaklaşmadan hatta kalıcı ulusal ittifak kurmadan her birinin tek başına yol alamayacağı görülüyor. Burada parça ve parti çıkarı aşılarak KBY ile KDSÖY’nin ortaklaşmaları en azından dayanışma içerisinde olmaları lazım. Yoksa arlarındaki bağlantı noktaları olan geçiş köprüleri üzerine kavga ve köprüleri kapatmakla sadece iki yönetim değil dört parçada halkımız zarar görür, görüyor.
Beşincisi: Kürt siyaseti geçmişte gerek kendi arasında gerekse kendi merkezi otoriteleri etrafında birleşme yönünde ciddi zaaflar taşıdığı içindir ki; tarihimiz ulusal önder ve kadroların ulusal ittifakın bağımsızlık mücadelesindeki tayin edici rolü üzerine uyarılarıyla doludur. Örneğin; Ehmedê Xanî, Mem û Zîn eserinde:
“Eğer aramızda yalnız uyum olsaydı,
Eğer aramızda yalnızca bir kişiye itaat etseydik,
O bizi kölelikten kurtarırdı.
Türkler, Araplar, Farsların köleliğinden kurtulup
Dinimizi ve devletimizi yüceltirdik.
Ve okumada ve akıllılıkta önde giderdik!”
Qazi Muhammed de idam sehpasında:
“Her halkın ulusal başarı sembolü, birliktir, işbirliği ve dayanışmadır… Kürtlerin, yeryüzünde yaşayan öteki halklardan eksik bir yanı yoktur… Düşmanlarının baskısından kurtulan halklar da sizin gibiydiler ama onlar kurtuluş için birlik sağlamışlardı!”
Cigerxwin; “Kurdino! bibin yek! Ger hûn nebin yek, hûn e herin yek bi yek” dediler.
Bu üç Kürt aydın ve siyasetçinin ittifak için yaptıkları öneri ve vasiyetlerine, şimdi halkımızın bölgesel ve küresel dostlarının açık çağrıları eklenince, Kürt partilerinin ulusal ittifak için “yerim dar oynayamam” deme şansı ve seçeneği kalmıyor!
*Kuzey Kürdistan özelinde kalıcı ulusal ittifak neden kurulamıyor?
Aslında buraya kadar yazdıklarımız Kuzey Kürdistan’da kalıcı ulusal ittifak neden kurulamıyor? Sorusunun da birden fazla yanıtlarını içermektedir. Atılan kimi somut adımların durumunu ele almadan önce tamamlayıcı olarak şunu ekleyelim; Kürdistan Bölgesi’nde ve Rojava’da Kürt partileri arasında yaşanan gerilimler direk olarak Kuzey Kürdistan’da ki ulusal ittifak çalışmalarını olumsuz etkiliyor. Bunun çokça örneği var. Sadece Rojava’da PYD ile ENKS arasında ve Şengal ile KBY’nin Kuzey kesiminde yaşanan iç gerilimlerin Kuzey’deki ulusal ittifak çalışmalarını nasıl zehirlediğini somut olarak yaşadığımızı eklemekle yetinelim.
Kuzey Kürdistan’da epeydir ikili ittifak çalışmaları sürüyor. Devam eden bu ittifak çalışmaları kalıcı ulusal ittifaka evirilebilirler mi? Özetlediğimiz sosyopolitik durum, genelde ulusal ittifak çalışmalarının, özelde Kuzey Kürdistan Ulusal İttifak Çalışmalarının önünde aşılması gereken birden fazla bariyerler olduğunu bize çıplak gösteriyor. Bu engeller nedeniyle 2019 yerel seçimlerde kurulan ve seçimler sonrası kalıcılaşmayı hedefleyen Kürdistani İttifak Çalışması kimi hamlelere rağmen halen kalıcı ittifaka dönüşemedi. Peki engeller aşılamaz mı? Aşılabilir! Ama bunun için başta partilerimizin güçlü bir iradeyle, Kuzey parçasının diğer parçaların iç gerilimlerinden kendini tümüyle olmasa bile arındırarak ulusal birlik için engel olmaktan çıkartması lazım. Ayrıca Kuzeyde kalıcı ulusal ittifak sağlandığında, çokça konuşulan diğer parçalar üzerindeki olumlu etkisini göz önünde bulundurarak adım atması gerekiyor. Bu açıdan Kürdistan siyasetinde “Kırk yıllık soğuk savaş duvarını yıkalım” şiarında somutlaşan kimi hamle ve çağrılar yapıldı ama yarı yolda kaldılar. Kaldığı yerden yeniden bu hedefte ilerleye bilinir. Bunun için, Platforma Zimanê Kurd’te 4. yılına giren 9 parti ve grubun ortak çalışmasının siyasette de kısmen de olsa yarattığı buz kıran rolü ve yine kısmen yarattığı yumuşak iklim deneyimi önemlidir, değerlendirilebilir. Bu zeminin deneyimi Kürdistani İttifak Çalışması ile PSK, PAK, TEWGER, HAK-PAR yakınlaşması için iki taraf da çaba harcarsa yol alınır. Kalıcı ulusal ittifak kurulamazsa bile ortak iş yapılabilinir, yapılmalıdır.
İçerisinden geçtiğimiz süreçte ulusal ittifakın önemi üzerinde ayrıyeten durmaya gerek yok. Her şey bir yana toplam seçmenin %22’si ve 30 milyona yakın nüfusu bulan Kürt halkının varlığının, Türk rejiminin ırkçı kodlarıyla halen resmen kabul edilmemesi bile ulusal ittifak için tek başına yeterli bir nedendir. Bu duruma şunu ekleyelim; Türk rejiminin, dünyada eşi benzeri görülmemiş ırkçı-milliyetçi yönelimle, Kürt halkına karşı “ikinci kurtuluş savaşı veriyoruz” söylemi önemlidir. Cumhur İttifakı’nın bu politikayı daha büyük çaplı sürdürüyor olması Kürt ulusal özgürlük mücadelesi açısından geçmiş yıllara göre daha büyük riskler içermekte. Kürt siyaseti, sömürgeci sahte “ikinci milli kurtuluş” çağrı ve pratiklerini ancak ulusal ittifakla göğüsleyebilir.
Sonuç yerine; Yeter ki parti gözlüğü ve çıkarlarıyla olgu ve süreçlere bakmayı aşabilelim gerisi gelir. Böyle bakabilmek ulusal ittifakın kurulmasında olmazsa olmazlarımızın başında gelmektedir. Yeter ki Kürt siyaseti; Kürdistan’ın değişen sosyolojisiyle uyumlu yani ülkemizin, halkımızın, siyasetimizin prizmalarından süzülmüş ulusal ittifak adımlarını atmaya sorumlulukla yönelsin. Ve yeter ki İttifak çalışmaları soyut değil somut süreç ve olgular üzerinden yürüyebilsin gerisi gelir.
Somut ve güncel görev, ulusal ittifak için çalışmasını sürdürerek kalıcılaştırmak; hangi açıdan bakarsak bakalım, Kürdistan siyasetinde partilerimizin öncelikli görevlerinin başında gelmektedir. Kalıcı ulusal ittifak kurulursa, bu ittifakla yakınlaşmakta olan seçimlerde ortaklaşmak da sağlanabilir.
11 Kasım 2022
Bu makale: Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 13 / Aralık 2022 (PDF) yayınlanmıştır.