I – 24 Haziran seçimlerine iki gün var, heyecan halen genelde zayıf! Yaz sıcaklığına denk gelen Ramazan orucu ve tarımsal mevsimin etkisi var ama salt bunlarla izah edilmez! Diğer önemli nokta bu seçim, heyecanın olmayıp katılımın yüksek olacak olması gibi birçok şeyi altüstü edecek! Halklar bir nevi “sandığa gidelim ne yapacağımızı biliyoruz” duyarlılığındalar!
Sinan Çiftyürek / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
II –Türk siyasetçisine Diyarbakır’da doğruyu söyletip Ankara MGK toplantısında şaşırtıp yanlış söyleten meselenin adı Kürt hatta artık Kürdistan meselesi! Dün sırasıyla Özal-Demirel-Erdoğan, bugün de İnce ve Karamollaoğlu Diyarbakır’da meselenin adını doğru koydular; Kürt sorunu! Türk siyasal parti ve liderleri muhalefette ve iktidarın ilk günlerinde Diyarbakır’da “mesele Kürt sorunudur” derler! Sonra MGK’dan gerekli brifingi alınca vazgeçip şimdi Erdoğan’ın meydanlarda halka tekrarlattığı tekleri sıralamaya başlarlar! Türk siyasal liderler istinasız Kürt meselesinde Diyarbakır’da doğruyu söyleyip MGK’da ise tersini kabullenerek şaştılar! Dileriz İnce/CHP ve Karamollaoğlu/SP bu kez geleneğin dışına çıkar en azından Kürdün anayasal varlığını kabul ederler.
III – Muharrem İnce, “Kürt sorununu nasıl çözeceğiz?” diye kendine sorup yanıtlarını sıralarken; “Bir: Kürtler onure edilmek istiyor. Türklerin de kaygıları var Türklerin kaygılarını gidereceğiz Kürtleri onure edeceğiz. İki; samimi olacağız. Yalan yok, gizli kapaklı görüşme yok. Çözüm yeri TBMM. Başka bir yer değil. Üç: Cumhurbaşkanı olduğumda TRT kanallarından birini bu işe ayıracağım tartışma programı olacak. Zaten bir işe yaradığı yok, bari bir işe yarar. 24 saat yayın yapacak, insanlar tartışacak. Dil meselesini tartışacak. Ben oy değil, sorunu çözmek istiyorum” der. Der ama genel geçer iyi sözlerden başka meseleyi nasıl çözeceğine dair somut bir şey söylemez.
İnce’nin somutluk adına, “Kürt sorununu 3 B ile çözeceğiz. Barışacağız, büyüyeceğiz, bölüşeceğiz. Barışacağız, ekonomimiz büyüyecek ve bu büyümeden Hakkari’de payını alacak” önermesi de iyi niyetin ötesinde meseleye siyasal bir çözüm getirmiyor!
IV – AKP yöneticileri ve Erdoğan danışmanları, 24 Haziran seçimleri yaklaştıkça ve kazanamayacaklarını gördükçe korkuyla; “seçimler de AKP ya meclis çoğunluğunu elde edecek ya da seçimler yenilenecek” diyerek tehditler savurmaya başladılar. Ki Erdoğan’da; geçtiğimiz günlerde “kendisinin cumhurbaşkanlığını kazandığı, ancak parlamentoda ‘karışık bir tablonun ortaya çıkması’ durumunda ne yapacağıyla ilgili bir soruya ‘Önce seçim sonuçlarını bir görelim. Sizin dediğiniz anlamdaki bir neticeye göre hazırlıklarımız şüphesiz olacaktır. A, B, C planlarımız var’ açıklaması” beyanlarla; “ya 24 Haziranı alır ya da seçim yenilenir” tehditleriyle algı operasyonu yapıyorlar. Yani halkta, “ne yaparsak yapalım AKP’yi iktidardan düşüremeyiz” algısıyla yılgınlık yaratmak istiyorlar ama bu ters tepecek!
Elbette AKP ve Erdoğan 16 yıllık iktidarını bırakmak istemiyor. Çünkü İktidardan düşersek; yolsuzluğun, rüşvetin; çıkmaza sokulan dış siyasetin; haksız-hukuksuz işten atılan on binlerce kamu görevlisinin; halkın başlarına yıktıkları evlerinin; Roboski’nin… hesabı sorulur korkusu var! Ama her parti iktidarı gibi AKP iktidarının da başlangıç gibi sonu da olacak!
V – AKP ve Erdoğan’ın bu seçimlerde bu kadar hırçın ve korku yüklü olmalarının temelinde; ekonomik kriz ve Kürt meselesi yatıyor. Ki her ikisi de 2002 seçimlerinde tek başına iktidara gelen AKP’nin lehine işliyordu şimdi ise aleyhine işliyor.
Ekonomik krizin hissedilir sonuçları pazara-esnafa-mutfağa yansıyor ki AKP miting ve toplantıları geçmiş yılların aksine sönük geçiyor, fanatik AKP’liler de durgun-düşünceli. Yani AKP suyunun bu kez essahtan ısındığının birden fazla verisi var ki bunların başında Konya-Urfa-İstanbul… esnafının ekonomik kriz nedeniyle büyüyen tepkisi. Dün Erdoğan’a laf söyletmeyenler şimdi “bizi perişan etti” diyorlar ki dağıtılan seçim rüşvetleri de tepkiyi yatıştırmıyor! Bu kez AKP/Erdoğan’ın işi çok zor çünkü baskın seçimle ekonomik krizin sonuçları mutfağı yangın yerine çevirmeden seçime gitmek istedi ama görünen o ki ekonomik krizin sonuçları soğanın kilosunun 7 liraya çıkması gibi mutfağa yansıdı bile! Durdurulamayan döviz kuru yükselişi ile paralel zaten bozuk olan dış ticaret dengesinin hızla bozulmasını; güvenli liman arayan sermayenin kaçmaya başlamasını da ekleyelim.
AKP seçmene ekonomik alanda “vergi ve pirim borçlarının yapılandırılması, imar affı, emeklilere bayram ikramiyesi, üniversitede kaydı silinenlere af gibi paket üstüne paket açıp talep yaratarak seçim rüşveti vermesi de halkta beklenen karşılığı bulamıyor, bulmaz!
Kürt meselesinde, AKP/Erdoğan bir yandan fısıltı gazetesi aracılığıyla “yeni çözüm gelecek” mesajlarını yayarak Kürtlere yeniden göz kırpıyor. Diğer yandan ise Efrin’den Kandil’e uzanan operasyonlarla uzun vade de Osmanlı Kürdistan’ı hesapları yakın vade de ise 24 Haziran’da Türk ırkçı milliyetçi dalgayı arkalamak istemesi de beklenen karşılığı bulmuyor. AKP’nin, MHP ile kurduğu Cumhur İttifakı’nın Kürt halkında ve de Liberal kesimde yarattığı tepkiyi ekleyelim. AKP-MHP’nin Cumhur İttifakına, liberallerden daha fazla Kürtlerin tepki verecekleri 24 Haziran’da görülecek ki Erdoğan’da bunun farkında!
VI – Halkımız Erdoğan’ın “HDP’yi sandığa gömün” ve Selahattin Demirtaş” “terörist” demesini, özellikle Muharrem İnce’yi eleştirirken “Bu ziyaret ettiğin şahıs değil miydi 53 Kürt kardeşimin ölümüne neden olan. Neymiş serbest bırakılması gerekiyormuş. 53 Kürt kardeşimi öldürdüler. Yargı tecelli edecek… Gereği neyse olacak. Cezaevindeki zatın elinde 53 vatandaşımızın kanı var” diyor. Kim diyor? Tarafsız davranacağına dair yemin etmiş devletin bir numaralı yöneticisi ve iktidar partisi lideri Erdoğan! Erdoğan bunu derse PÖH, JÖH ve taraftar ne yapar, HDP seçmeni sandığa güvenli nasıl gidecek sandıkların güvenliği nasıl sağlanacak? Sorular…!
Dahası var, Erdoğan “Arkadaşlar, HDP üzerinden parti teşkilatımızın çok farklı çalışma yapması lazım. Bunu dışarıda konuşmam. Burada sizlerle konuşuyorum, niye sizlerle konuşuyorum? Çünkü, onların baraj altı kalması demek, bizim durumumuzun çok daha iyi bir noktaya gelmesi demektir” deyip (T24) konuşmasının devamında, “Markaja almak diyoruz ya markaja alacaksınız” talimatını vermesiyle AKP teşkilatları ile Cumhur İttifakı şimdiden birçok ilde genelde yurtsever-devrimci-demokratik güçleri özelde de HDP’yi markaja alıp üzerinde çalışmaya başladılar bile!
Kürt halkının birden fazla nedenle Kürt siyasal partilerine ve özelde HDP’ye eleştirileri var ama sonuçta sandığa gittiğinde “yanlışları olsa da bu bizimdir” diyerek destek verecek, vermelidir. Hatta Kürdistan seçmeninin geçmiş seçimlerden daha fazla HDP’ye destek vereceklerine inanıyorum. Başlarına yıkılan evlerinin öfkesiyle, seçilen belediye başkanları ve vekillerinin yani iradelerinin görevden alınıp içeriye atılmasına duydukları tepkiyle, Kerkük-Efrin-Şengal bilinciyle ve yukarıda aktardıklarıma ilişkin tepkiyle HDP’ye destek çıkacaklar.
VII – Hedeflenen Kürdistani Seçim İttifakı yaratılamadı. Niçin, neden yaratılamadı? Bunu burada tartışmanın bir yararı yok. Zira Kürtlerin ulusal ittifakı, hem seçimlerin ötesinde ulusal özgürlüğe odaklı bir ittifak hem ayrıca önümüzde başka seçimler var. Herkesin bu bilinçle hareket etmesinde yarar var ve hareket edildiği kanaatindeyim! 22. 06. 2018