“Yalnızca yoldaşlık
İhaneti, engelleri aşmanın tek yolu bu
Bundan ötürü sevgim bir merhabadır
Dağ yolunun sisli yürüyüşünde
Seninle yeniden buluşacak”
(Güngör Gençay, Dolunay Üstü Görüntüler)
Bülent Tekin / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Türkiye’de mutlaka tam demokrasi değerleri olması gerekir(di). Bu değerler kısaca insan haklarıdır. Hukuk devleti, güçler ayrılığı, adalet, eşitlik, kadın ve çocuk hakları, gücü sınırlandırılmış iktidar, anayasada liberal demokratik standartlar, insan hakları, azınlık hakları, gibi değerlerdir. Hele bir de NATO üyesi ve AB’ye girme isteğiniz varsa, bu değerler mutlaka bu topraklarda olmalıdır. Çoğu zaman bu değerler Batı değerleri olarak da anılmaktadır. Bu değerlerin, özellikle 1946 ve belki de 1950’lerden bu yana mutlaka içselleştirilmesi gerekirdi diye düşünüyorum.
Türkiye 2000 ile 2010 yılları arasında AB’ye girebilmek düşüncesiyle önemli düzeyde iyileştirmeler ve reformlar yapmaya çalıştı. Daha sonra AB, ABD ve diğer ülkeler ile daha iyi bağlantılar kurulmaya çalışıldı ama bir eksiklik vardı. Reformlar olması gerektiği gibi devrede olamadı. Bu bir eksiklikti. Aslında 1945 yılı İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan soğuk savaş sırasında Türkiye Batı dünyasında kendine bir yer bulma ihtiyacını duymuştu. Soğuk savaş yılları içinde Türkiye Batı değerlerini uygulama çabası içine girebilseydi bugünlerde gelinen demokrasi seviyesi çok farklı olabilirdi. O yıllarda Batı demokrasi değerlerine pek fazla bir yanaşma olmadı, sanki salt görünürde bir Batı ülkesi olunmuş gibiydi.
Batı demokrasi değerleri yani insan haklarına tam uyumlu olmak isteniyorsa Batı’da uygulanan hak ve özgürlükler bu topraklarda eksiksiz olarak olmalıdır. Özellikle 1950’lerden bu yana büyük bir mesafe kat edilmiş olunmalıydı. Sözünü ettiğimiz konular demokratik hukuk devleti, güçler ayrılığı, gücü sınırlandırılmış iktidar, anayasada Batı demokrasilerine ait demokratik metinler, insan hakları, azınlık hakları, kadın, çocuk, gençlik ve ekolojiye (doğaya) saygıdır. Tüm bu konularda önemli düzeyde ilerlemeler kaydedilebilirdi.
Bugün gelinen nokta, bir taraftan NATO üyeliği varken diğer taraftan sanki Rusya ile bir stratejik ortaklık varmış gibidir. Jeopolitik konum nedeniyle tabii ki bazı istisnalar olabilir ama bu durum asla Kopenhag kriterleri ve AB tipi demokrasi dışında bir arayış intibaının verilmemesidir. Bir yandan Rusya-Çin-İran ekseninde olmayı istemek gibi bir intiba verirken NATO üyesi ve AB’ye girme iddiasını taşıyabilmek gibi görünebilmenin zorluğunu bilmek gerekir diye düşünüyorum. Böylesi bir durum büyük çelişkiler içerir.
Osmanlı’dan beri tüm reformlar ve ilerlemeler daima Batı ile yakınlaşma durumu ile olmuştur. İnsanlığın aslında en önemli talebi ‘nefes alabilmek’tir. Yaşamak için, canlı kalmak için zorunlu olandan bahsediyorum. Toplum ya da devlet içinde yaşamanın da unsuru ve boğulmamanın tek yoludur. Bu da devlet ve toplumun özgürlükler içinde yaşamasıyla, nefes almasıyla olabiliyor. Enflasyon, pahalılık, işsizlik, derinleşen yoksullaşma, basın özgürlüğü, Kürt sorununun yok sayılması bugün için çok önemli bir sorun oldu. AB talebi olan bir ülke için önemli durumdur. Burada nefes almak kadar önemli bir yaşam varlığından bahsediyorum.
Ülkenin gelişmesi ve refahı ancak Batı’ya entegre olmakla olanaklı. Daha iyi bir durum (sistem) şu an bilinmiyor. İnsanca yaşanabilirlik tam demokrasiyi inşa etmekle olanaklıdır. İyimserliği yitirmeden bütün zorluklara karşın yaşananlardan ders almak gereklidir.
Şair Güngör Gençay’ı (24 Temmuz 1934-22 Nisan 2012) anma ve güzel bir gelecek inşa etmek için geleceğe söylenecek sözler adına bir şiirini dile getirmek istiyorum:
Kibritin ucundaki yangın
Kıpır kıpır tomurları baharın
Karakışlarında gizleniyor
Üşümüş gecelerin sıcak insanı
Işıtıp bir grev gününü daha
Doğacak güne yaslanıyor
Ayşe’dir tüm kadınların adı
Necmiye ya da Hatça
Şimdi aynı oktavda büyüyen sesleriyle
Grev türküleri şenleniyor
Sözleri çiçeğidir bir ağacın
Yürekleri koruyucu yapraklar
Bir sevdanın çeperinde dolanıp
Birbirine kitleniyor
Yarına ve bin yıl ötelere
Söylenecek sözleri var.
Ateşin ucundaki ateş
Ateşin yandığı yer Malazlar
Malazlar’da her doğan günle birlikte
Geleceğin türküsü söyleniyor
SİYASİ HABER