Ana SayfaNIVÎSKARÊNBoykot çağrıları üzerine 

Boykot çağrıları üzerine 

Eren Daldal / Yazarın diğer makaleleri  

Boykot kelimesi ilk defa duyduğumuz bir sözcük değil, daha önce sıklıkla İslamcı cenahtan da sık sık duyuyorduk. 

Bugünlerde de CHP lideri Özgür Özel’in çağrısı ile iktidar yanlısı ürün ve hizmetler boykot edilmeye başlandı. 

Ancak bütün bu çağrılar ve eylemler olurken toplum olarak boykot kelimesinin anlam ve içeriği, nasıl uygulanması gerektiği hakkında çok az bilgi sahibiyiz. 

Bu yazıda “Boykot” çağrıları üzerine sosyalist bir bakış atacağız. 

Öncelikle boykot kelimesinin sözcük anlamını bilmek gerekiyor. Boykot kelimesi TDK’ya göre “Belli bir amacı gerçekleştirmek için baskı yapmak ereğiyle, bir kimseyle, bir yerle, bir topluluk, kuruluş ya da bir ülkeyle her türlü ilişkiyi kesme kararı” olarak açıklanıyor. 

Buradaki amaç nedir?  

Boykot yaparak nasıl bir baskı kurabiliriz? 

Kısa bir bakış atalım hemen, kapitalizm tüketim değil üretim çılgınlığıdır, kapitalizmin temeli ihtiyaç fazlası üretim ile atılmış ve üzerine inşa edilen sistem ise bu fazla üretimin pazarlanması ve satışı üzerine kurulmuştur. 

Bunu en iyi yoldaş Marx’ın Kapital’de değindiği “Para Meta Para” ve “Meta Para Meta” kuramları üzerinden anlayabiliriz. 

Kapitalizm ortaya çıkmadan önce “Meta Para Meta” denklemi ile üretim ve tüketim yapılmaktaydı. 

Meta kelimesi “Satılmak üzerine üretilen ürün” olarak anlamlandırılır. 

Kapitalizm hayatımıza girmeden önce “Sanayi Devrimi öncesi” üretim ve tüketim ilişkisi “Meta Para Meta” şeklindeydi, bu konuda Orta Çağda yaşayan bir köylü örnek gösterilebilinir. (Ağalık sistemi göz ardı edilecek şekilde örneklendirme yapacağım) 

Kapitalizmden önce yaşayan bir çiftçi toprağı ekmek üzere tohum satın alır (meta) ardından bu toprakta ihtiyacı kadar (kendi tüketimi +diğer ihtiyaçlarını karşılayacak kadar kâr elde edebileceği miktar) üretim yapar (para) ve kazancıyla ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra kalan para ile tekrardan tohum satın alır (meta). 

Ancak Kapitalizmin doğuşu ve gelişmesi ile bu sitem yıkılır ve daha fazla üretim yapılacak yeni bir formül geliştirilir. 

Bu formül “Para Meta Para” formülüdür, Sanayi Devrimi sonrası bir burjuvanın iş yapabilmesi için bir sermayesi vardır (para) (bu sermayenin hangi ahlaksızlıklar ile elde edildiğine değinirsem eğer yazı okunamayacak kadar uzayacağı için sizlerin bilgisine güveniyorum) ve bu sermayeyi katlamak için toprak, işçi ve buğday (yanlış okumadınız işçi yani insan kapitalizm içerisinde para ile alınabilen bir metadır) tohum satın alır (meta) ve burada elde ettiği gelir ile kâr elde eder (para). 

İlk çiftçi ile ikinci burjuva örneği arasındaki fark; çiftçinin ihtiyaçlar burjuvanın ise kâr odaklı üretim yapmasıdır. 

Bu örnekten yola çıkarsak paragrafın başındaki “Kapitalizm tüketim değil üretim çılgınlığıdır” cümlesini de gayet anlayabiliyoruz, çünkü kapitalizm de tıpkı çiftçi gibi ihtiyaç kadar üretim yapsaydı eğer sermayesini katlayamazdı ve rakipleri arasında yok olurdu. 

Unutmayın kapitalizm kendi uşaklarını dahi gözünü kırpmadan yiyebilecek aç bir canavardır! 

Peki ya bu ihtiyaç fazlası nasıl satılıyor? 

Medyada gördüğünüz reklamlar, sosyal medyada dilden dile dolanan akımlar, emperyalist paylaşım savaşları ve daha birçok kapitalist barbarlık sizlere aslında ihtiyaç fazlasını “ihtiyaç” olarak dayatıyor. 

Yakın zamanda bunun en iyi örneğini “Dubai Çikolatası” pazarlaması üzerinden bizzat toplum olarak yaşadık. 

İşte kapitalizm tüketim değil de üretim temelli bir sistem olduğundan dolayı “boykot” çağrılarını sık sık duymaktayız. 

Tüketimi durduğunuz da sistemi de durdurmuş olursunuz. 

Bu caydırıcı gücü egemen sözde halk önderleri de sık sık kullanmaktadır, ancak bu kapitalist uşakların yaptığı da “Onun burjuvasından yapma benim burjuvamdan tüketim yap” demekle aynı şeydir. 

Yalnızca dürüst olup bu cümleyi halka karşı kuramamaktalar, tıpkı bütün “DÜZEN” partilerinin liderleri gibi. 

Ancak yukarıdaki paragraf sayesinde tüketimi durdurmanın tıpkı üretimi durdurmak (grevler vb eylemler gibi) kadar önemli olduğunu kavradığınızı düşünüyorum. 

Gelelim boykotun egemenlerin kontrolündeki ve asıl olması gereken amacına. 

İşçilerin kapitalist düzen içerisinde para karşılığı satın alınan bir ürün olduğuna değinmiştim, insanın makineleşmesinin (ürünleşmesinin) ve kapitalizmin dünyayı nasıl yok ettiğinin en net açıklaması artı değer kavramının açıklanması ile yapılabilir. 

Artı değer kavramı en basit şekilde “İşçilerin üretiminden patrona kalan kâr” biçiminde açıklayabiliriz. 

Şimdi de insanların nasıl makineleştirildiğini ve kapitalizmin bizi nasıl bir barbarlığa sürüklediğini bir kalem fabrikası örneği üzerinden açıklamak istiyorum. 

Bu fabrikada bir kalem üretmek için 5₺ ham madde ve fabrika (elektrik, makina vb) 5₺ de işçinin emeğine biçilen fiyat olarak toplamda 10₺ harcanıyor ve bir kalem bu fabrikada 15₺’ye satılıyor. 

Patron her zaman daha fazla kâr elde etmenin bir yolunu düşünür ve bunun için öncelikle kalemin satış fiyatını arttırmaya yönelir, ancak pazar rekabeti ve halkın alım gücü göz önünde bulunduğunda yapacağı fiyat arttırımı da doğal olarak sınırlı olacaktır, bu miktarı 5₺ olarak farz edelim. 

Patron artık bir kalemden 5₺ kâr elde etmek yerine 10₺ kâr elde etmektedir ancak bu da barbar kapital için yeterli olmaz ve tıpkı bir kene gibi bu seferde işçinin kanını emmeye başlar. 

Önce fazla mesailer ile örnek olarak günde 10 adet üretilen kalem sayısını 15’e çıkarır ve günlük kârını 100₺’den 150₺’ye yükseltir. 

Ancak bununla da yetinmeyen patron bu seferde işçinin cebine göz koyar, unutmayın zenginlerin işçilerden sadece 2 beklentisi vardır, sabah işe gelmeleri ve kendileri çalışamayacak duruma geldikleri zaman sabah işe gidecek çocuklar yetiştirmeleridir. 

Bu yüzden patron 5₺ ile nispeten refah içinde yaşayan işçisinin ücretini yalnızca hayatta kalabileceği ve yeni işçiler yaratabileceği bir miktara düşürür. 

Örneğimizde bu ücreti de 2₺ olarak farz edelim, patron bu şekilde günlük 150₺’ye çıkarmış olduğu kârını 195₺’ye yükseltir. 

Ancak kapital bununla da yetinmez bu seferde ham madde giderlerini düşürmeye odaklanır. 

Bu noktada da işte 1. ve 2. Dünya Savaşları, bölgesel birçok savaş, katliamlar ve sömürgeleşme ortaya çıkmaktadır. 

Tabii daha ucuza işçi çalıştırmak için başka ülkelerde fabrika açan gözü dönmüş patronlar da bu işin cabasıdır. 

İşte boykot bütün bu ahlaksızlıklar ve barbarlık üzerine kurulmuş olan düzeni yıkmakta önemli bir direniş yöntemidir. 

Ancak düzen partileri boykotu kendi sermayelerini güçlendirmek ve rakip sermayeleri güçsüzleştirmek için halkı bir koyun gibi güderek kullanırken sosyalist ve devrimci bir bakış açısı ile boykot örgütlü yaşamın vazgeçilmez bir parçası olmaktadır. 

Boykotun devrimci amacı sistemi yıkmak ve insanları ürün olarak gören barbarlığa son vermektir! 

Boykotun kelime anlamındaki “Belirli bir amacı gerçekleştirmek için baskı yapmak…” noktasına değinmek gerekiyor. 

Sistem içerisindeki gruplar amaç olarak öncelikle kendi sermayelerini arttırmak sonrasında ise düşman sermayeyi zayıflatıp ellerindeki ekonomik gücü ortadan kaldırmaktır. 

Bunu İslamcı camiada gayet net bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. Erbakan döneminde ortaya çıkan (ki nasıl ortaya çıktığını hepimiz gayet iyi biliyoruz) bir yeşil sermaye ve bu yeşil sermayeye teşvik için yürütülen boykot kampanyaları… 

Ancak bir devrimci için boykot tüketimi bir gruptan alıp diğer gruba vermek değildir, düzene karşı bir başkaldırı ve direniştir! 

Boykot ile durdurulan tüketim burjuvaziyi içlerinden çıkamayacakları kadar büyük bir karanlığa götürebilir, emekçi halkları bilinçlendirip devrime ulaşacak bir bilinç sıçraması yaşatabilir. 

İhtiyaçtan fazla tüketim kapitalizme hizmettir, bir devrimci örgütlü yaşamında asla kapitalizme hizmet edemez, tam da bu sebepten ötürü boykotu devrimci yaşamı ile bütünleştirmek zorundadır. 

Bir devrimci yalnızca belirli bir sermaye grubunu boykot etmek yerine bütün sistemi boykot etmelidir. 

İhtiyaçlarını elinden geldiği kadar kapitalizm dışı alternatif üretim alanlarından karşılamalı, halkı sömüren şirketlerle elden geldiğince az ilişkiye girmelidir. 

Boykotun amacı sistemi yıkmak, yöntemi ise sisteme karşı koymaktır! 

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights